Ata olmasaydı Abraham Sweetvoice olurdum!

İbrahim Tatlıses aradı. 10 gün önce programında yaptığı "Ata-Ato" benzetmesi ve "Atatürk çok temiz rakı içerdi" şeklindeki sözlerine açıklık getirdi

Haberin Devamı

İbrahim Tatlıses aradı. 10 gün önce programında yaptığı "Ata-Ato" benzetmesi ve "Atatürk çok temiz rakı içerdi" şeklindeki sözlerine açıklık getirdi. "Bizde..." dedi "Sevdiğimiz insanın ismini kısaltmak adettir. Ata'mızı çok sevdiğimiz için ona Ato dedim. Benim kızımın ismi Melek Zübeyde'dir. Çok saygı duyduğum iki insanın annelerinin adını kızıma verdim. Biri, çok sıkışık bir zamanımda bana borç verip, hayatımı kurtaran Erol Simavi'nin annesi Melek Hanım, diğeri de Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'dır. Üstelik kızım 10 Kasım'da dünyaya geldiği için de adının ayrı bir anlamı vardır. Atatürk bizi düşman eziyetinden kurtardı. O olmasaydı belki de benim ismim şu anda İbrahim Tatlıses değil, Abraham Sweetvoice olacaktı..."

Rakıyı da kirlettik
Tathses, Atatürk'ün rakı içmesini gündeme getirmesinin ise "Her şeyi kirlettiğimiz gibi, Ata'nın rakısını da kirlettik. Onun bile sahtesini yaptık" şeklinde bir gönderme yapmak istemesinden kaynaklandığını ama programın kısıtlı süresi içinde bunu yeterince vurgulayamadığını belirtti. Tatlıses, bu haftaki programının düşük reyting almasının nedeninin ise "bant yayın" olduğunu, zira halkın artık bayat hiçbir şeyi kabul etmediğini vurguladı. Herkese eşit mesafede duran, insanlara eşit seviyede söz hakkı tanıyan "Yakından Kumanda", Tatlıses'in bu açıklaması da okurlarına duyurmayı görev bilir.

Tekstile atılıyor
Ve İbrahim Tatlıses, gıda, ulaştırma, medya, plakçılık ve eğlence yeri işletmeciliğinden sonra şimdi de tekstil sektörüne giriyor. Geçtiğimiz hafta İsviçre ve İngiltere'de konuyu araştıran Tatlıses, büyük mağazalarda satılan giyim eşyalarının önemli bir bölümünün Türkiye'den geldiğini öğrenince, erkek giyim firması kurmaya karar verdi. Sanatçı, marka olarak da kendisine "Bay Tatlıses" ismini seçti.

Dizilerde neler moda?
Yeni dönem dizilerinde iki moda var. Birincisi, karakter isimlerinin Doğu ve Güneydoğu'dan, çoğunlukla da Kürtler'in kullandığı isimler arasından seçilmesi. Örnek mi? Havin, Baran (Haziran Gecesi), Hazar, Zilan, Dilan, Civan (Aşka Sürgün) gibi. İkinci özellik ise ilk başta imkansız gibi görünen aşkların daha sonra tutku serüvenlerine dönüşmesi. "Sensiz Olmuyor"da Gönül-Arda, "Gümüş"te Mehmet-Gümüş, "Aşka Sürgün"de Hazar-Zilan, "Yağmur Zamanı"nda Fırat-Eylül aşkları gibi... Yani önce "istemem" sonra da "yan cebime koy" durumu... Askıda senaristlerin ince bir taktiği var. Malum, herkesin içinde yaşattığı "imkansız" bir aşk vardır. Maksat, ekran başındakileri "imkansız aşk" olmadığına inandırıp, umut ve tutku ile ekrana bağlamak...

Damat sınır ihlali yapınca
Dün Seda Sayan canlı yayında kulaklığından gelen habere inanamadı. "Sayın seyirciler sizlere bir son dakika gelişmesini duyurmak istiyorum. Damat adayı Türker, Size Anne Diyebilir miyim? evinden kaçmış... Vallahi..." Stüdyodaki seyirciler inanmadı. İçlerinden biri sordu: "Şaka yapmıyorsunuz değil mi?" Seda Sayan ciddileşti: "Böyle şeyin şakası mı olur canım..." Sanki kaçan Türker değil de İmralı'daki Apo...

Aslında evden kaçan filan yoktu. Maksat, öğleden sonra aynı kanalda yayına girecek olan Ebru Akel'in sunduğu programa "reyting gazı vermek"ti. Seda, azıcık reyting oyununa gelmişti... Olaya gelince: Türker sabaha karşı saat 06.00'da kameralar kayıttayken, bahçenin duvarına masayı dayadı. Duvarın üzerinden atlayıp, gelin adaylarının bulunduğu bölüme geçti ve sevgilisi Öznur'u buldu. "Seni görmeden uyuyamazdım" dedi. Gençler bir süre sohbet etti ve Türker sonra kendi bölümüne dönüp, uykuya daldı. Bu davranışı nedeniyle Türker'e bir de ihtar verildi.

Ama Türker farkında olmadan kendini ve programı büyük bir riske atmıştı. Malum, aynı binada Show TV'de yayınlanan "Bir Prens Aramyor"un evi de bulunuyordu. Ya Türker, uyku mahmuru, yolu karıştırıp, Show TV'nin gelin adaylarının arasına dalsaydı? İşte o zaman seyreylerdiniz gümbürtüyü... "Sınır ihlali" nedeniyle Show TV ile Kanal D arasında savaş çıkardı!

Semra Hanım turnede ne yapar?
Semra Hanım turneye çıkmaya hazırlanıyor. "Size Anne Diyebilir miyim?" evinin unutulmaz kaynanası Semra Hanım, Fatih Ürek ve oryantal Tanyeli ile birlikte 15 günlük bir turneye çıkacak. Semra Hanım ve ekibinin 25 Aralık'taki ilk durağı ise Balıkesir olacak. Sürekli olarak parasızlıktan yakınan Semra Hanım böylelikle aile bütçesine katkıda bulunmaya çalışacak.

Peki ya Semra Hanım sahnede ne yapacak? İşte bu henüz belli değil. Sesi, şarkı söylemeye pek müsait görünmüyor. Dans şovu için yaşı biraz geçkince. Taklit yeteneği deseniz, sadece "boynuz sallayan geyik" ile sınırlı. Tek meziyeti "gelin adaylarına kulp takmak" olan Semra Hanım, sanırım sahneden gözüne kestirdiği hanımlarla ağız dalaşına girecek.

Gafoloji
Star TV'de Chelsea ile Barcelona arasındaki Şampiyonlar Ligi karşılaşmasını anlatan spiker, İspanyol ekibi 3-0 geriye düşünce şöyle dedi: "Teknik Direktör Rijkaard'ın yüzü kireç gibi oldu." Ama gelin görün ki, sözü geçen Hollandalı Rijkaard, Sezen Cumhur'un "çikolata renkli" diye tarif ettiği türden siyahi biri

Zaptiye
Sanatçılar arasındaki ilk "kebap imparatoru" İbrahim Tatılses'ti. İbo'nun lahmacun salonları, bir dönem McDonald's'ın bile huzurunu kaçırmıştı. Ardından Yılmaz Erdoğan "Yazı-Tura"yı açtı. Şimdi de Seda Sayan "Kırçiçeği Kebap"a ortak olmuş. Korkarım, millet ülkedeki "en kebap işin" sanatçılık olduğuna inanacak!

Tavsiye
Size "gölgede kalan" bir programı haber vereceğim. "Her Evde 1 Haber Var" bu hafta Kahramanmaraşlı bir itfaiye erinin stilist olma mücadelesini anlatıyor. Güven İslamoğlu, Veysel Önal'ı Kahramanmaraş'tan alıp İstanbul'un gerçekleriyle yüzyüze getirecek. Önce ünlü stilistlik kurslarına, sonra Cemil İpekçi'ye, ardından da Seda Sayan'a götürecek. Peki Cemil İpekçi, Veysel için ne diyecek? Seda Sayan elbiseyi beğenecek mi? İşte adı "reality show" olanların tersine, hayatın tam ortasından bir program. Güven İslamoğlu, arıyor, buluyor. Çünkü mutlaka "Her Evde 1 Haber Var." (CNN Türk, 22.05)

Ne demiş?
"Türküleri o kadar seviyorum ki, maçta bile bazen mırıldanıyorum." (Fenerbahçeli futbolcu Servetin FB TV'deki röportajından)

Gaf kürsüsü
Güneydoğulu okurlarımız uyarıyor. atv'deki "Aşka Sürgün" dizisinde Mardin'den Midyat'a giderken "yol üzerinde" Hasankeyf'e uğruyorlar. Ancak Hasankeyf'e gitmek için Midyat'ı yaklaşık 45 kilometre kadar geçmek gerekiyor.

Bizim decoder
İnsan kendi vücudu için yedek parça üretebilir mi? Gen mühendislerini şu günlerde en fazla ilgilendiren konulardan biri de bu Discovery Channel'daki araştırma belgeseli bu konudaki çalışmalara ışık tutuyordu. Artık pek çok şıradan insan yeni doğan bebeğinin göbek bağından alınan ve içinde bozulmamış kök hücreleri bulunan kanı saklıyor. Bu kök hücrelerinin, metabolizma üzerinde onarıcı etkisi var. Bilim adamları daha şimdiden bu hücreleri pek çok ölümcül hastalığı tedavi etmekte kullanıyor. Ama uzun dönemde hedef, insan için yedek parça üretmek. Örneğin, kazada eli kopan biri için kök hücreler laborotuvar ortamında doku yaratan hücre işçileri gibi çalıştırılıp, eski sahibine yeni bir el kazandırabilecekler. Görünen o ki, Allah insanı yaratırken, onun kendi eczanesini de içine yerleştirmiş. Şimdi bilim adamlarına düşen görev, hangi ilacın hangi rafta bulunduğunu bulabilmek...

DİĞER YENİ YAZILAR