Bu gala başka gala...

Son yıllardaki "en şenlikli" film galasına Lütfi Kırdar'da şahit oldum. "Şans Kapıyı Kırınca"nın galasında beni en çok şaşırtan, siyasilerin filme gösterdikleri ilgiydi

Haberin Devamı

Son yıllardaki "en şenlikli" film galasına Lütfi Kırdar'da şahit oldum. "Şans Kapıyı Kırınca"nın galasında beni en çok şaşırtan, siyasilerin filme gösterdikleri ilgiydi. Bir gün önce "Amerikalılar beni öldürecek" türünden bir açıklamayla gündem yaratan CHP Lideri Deniz Baykal en ön sırada yerini almıştı. İçimden, "Acaba ABD'ye karşı kendini en güvende hissedeceği yer olarak bir Küba filminin gösterildiği salonu mu seçti?" diye geçirdim. O anda farkettim ki, bir sıra gerisinde de Derya Baykal oturuyor. Yani manzaram, leb-i derya idi. Derya-Deniz Baykal... Geçen galada yanmaktan zor kurtulmuştuk. İster misiniz, şimdi de tsunamiye yakalanalım?..

11 AKP'li vardı
Bu arada yanımda 11 tane AKP milletvekilinin oturduğunu farkettim. İçlerinden birine "Hayrola?" diye sordum. "Aslında buraya sayın başbakan gelecekti. Malum, Vural Bey'i pek sever. Ama şu anda Çırağan'da iş adamlarından tsunami mağdurları için yardım topluyor. O nedenle gelemedi. Biz, temsil için buradayız.." Başbakan Erdoğan gelememişti ama yerine futbol takımı hacminde, bir manga milletvekili göndermişti. Bu arada muhafazakar kesimin ünlü kalemleri de meraklı izleyiciler arasındaydı. Yani 10 yıl önce bana "Küba'da çekilen bir Türk filmini, ülkenin en muhafazakar politikacılarıyla aynı salonda izleyeceksin" diyen olsa ona deli gözüyle bakardım!..

Sınırsız kahkaha
Filme gelince... Toplumsal mesaj kaygısı olmayınca, yapımcısı, yönetmeni filmden önce "Biz en iyi komedi filmini yaptık. Rekorlar kıracağız" diye gerim gerim gerinmeyince alabildiğine gülebiliyorsunuz. 10 saniye görünen konuk oyuncular da dahil olmak üzere herkes işini ciddiye almış. Ve bu ciddiyet, perdeye "gülünç" olmayan "komik" bir film olarak yansımış. Genç yönetmen Tayftın Güneyer'i yürekliliğinden dolayı kutluyorum. Ferhan Şensoy, Rasim Öztekin, Asuman Dabak, İlkay Saran ve Zeki Alasya başta olmak üzere tüm kadroyu ayakta alkışlıyorum. Bu filme parasını ve yüreğini koyan Vural Öger'in ise para-pul sahibi olup, sadece "istif yapmayı" bilen tüm işadamlarına örnek olmasını diliyorum. (Vural Öger her ne kadar film öncesindeki 35 dakikalık sunuş konuşmasıyla bizlere "Eyvah, film sezona yetişemeyecek galiba" endişesi yaşatsa da...)

Sözün özü: Canınız hesapsızca gülmek ve hoşça vakit geçirmek istiyorsa, bu "şansı" kaçırmayın...

Kadınlara "Maraton" programı
Geçen futbol sezonunda birkaç kez yazmıştım. "Kadın futbol meraklılarının sayısı çığ gibi büyüyor. Neden kadın spor yazarlarının yer aldığı 'Kadınca Maraton' programı yapılmıyor?" diye. Sonunda Lig TV yöneticileri bu önerime kulak kabarttılar. Önümüzdeki haftadan itibaren Lig TV ekranlarında tamamen kadın spor yazarlarının katılımıyla gerçekleşen, kadınlara özel ilk futbol programı ekrana gelecek. Fanatik gazetesindeki yazılarıyla tanıdığımız, daha sonra Sabah'a transfer olan Ebru Kılıçoğlu programda Fenerbahçe cephesini işleyecek. Milliyet yazarı Ebru Köksaldı ise tartışmalarda Fenerbahçe'yi temsil edecek. Akşam yazarı Gülengül Altınsay da Beşiktaş yorumları yapacak. Ancak, 1 Şubat Salı akşamı saat 22.30'da ekrana gelmesi planlanan program için şimdilik bir isim belirlenemedi. Ben de fikir babalığının yanına "isim babalığını" da eklemek için bir kaç öneride bulunayım dedim: "Ojeli Kramponlar", "Amazoom", "Kaynatalım" (Oynatalım'dan esinlenerek), "Futboliye". Unutmadan, "Göbekli adamdan spor yorumcusu olmaz" diyerek polemik başlatan Yılmaz Erdoğan acaba bu program için ne diyecek? Fena halde merak ettim.

Sunucuyu kan tutunca
Hafta içi hergün tv8'de saat 18:00'de yayınlanan "Erkan Tan Aranızda" programı, önceki gün ilginç bir olaya sahne oldu. Sıradışı sunucu Erkan Tan, SSK Gazi Hastanesi'nde bir bayan hastaya uygulanan diz atroskopisi operasyonunu yayınlamaya kalktı. Tan, Operatör Doktor Mücahit Pehlivan ile birlikte teçhizatını kuşanıp, ameliyathaneye girdi. Ancak operasyonun son aşamasında Erkan Tan'ı kan tuttu. Kendinden geçen sunucu hemen ameliyathane dışına alındı. Doktor Mücahit Pehlivan, atroskopi operasyonunun son aşamasını asistanlarına devrederek, sunucu Erkan Tan'ı kendine getirmek için uğraşırken, "Bizim hastayı kurtardık ama bakalım Erkan Tan'ı kurtarabilecek miyiz?" diye espri yapmaktan da geri durmadı. Yatırıldığı sedyede yapılan müdahale ile bir süre sonra kendine gelen Erkan Tan, böylece mesleki kariyerinde kolay kolay unutulmayacak bir anının da sahibi oldu.

Erkan Tan şanslıydı, zira bu olay bir ameliyathanede başına gelmişti. Peki ya ekran başında bu görüntüleri izleyip de bayılanlar?

Görüntüler belge sayılacak-mış!
Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği FIFA, ulusal federasyonlardan televizyon görüntülerinin ceza belirlemede kanıt olarak kullanılmasını istedi. FIFA'nın yazısında "Yalnızca lisanslı yayıncının kayıtlarının kabul edileceği" hükmü de yer aldı. İyi de şu anda TRT dışında hiçbir kanalımızın "yayın yetki belgesi" yok. Resmi frekans tahsisleri yapılmadığı için TRT dışındaki tüm kanallar kanun nezdinde "kaçak" yayın yapıyorlar. Bu durumda bizim lig maçlarında tespit edilen görüntüler FIFA tarafından kabul edilecek mi? İşte orası muamma! Bana göre televizyon görüntüleri baz alınarak cezai işlem gören futbolcu ya da yöneticilere tahkim yolu hep açık gibi görünüyor.

Alt yazı
DIGITURK bundan böyle 5 numaralı kanalından yalnızca dizi film yayınlayacak. 24 saat boyunca yayın yapacak kanal, Türkiye'de ilk kez izleyici karşısına çıkan bol ödüllü yabancı dizilere yer verecek.

Gafoloji
Yasemin Bozkurt her günkü çöpçatanlık anonslarından birini yapıyordu: "Orhan Bey 60 yaşında ve evlenmek istiyor. Evi yok ama arabası ve lüks dairesi var..."

Zaptiye
Pazartesi günü İzmir'de öfkeli kaynana, gelininin boğazını kesmişti. Önceki gün de Adana'da kaynanasına kızan gelin kendi kolunu kesti. Umarım yakında benzer olayları ekranda "canlı" izlemeyiz!

Bir tavsiye
20 yıldır kesintisiz yayınlanan tek haber programı olan "32.Gün" bu akşam CHP dosyasını açıyor. Eğer CHP'de 82 yıldır süren iktidar savaşının perde arkasını ve Mustafa Sarıgül'ün farklı bir portresini görmek istiyorsanız, ekran basında olun derim. (CNN TÜRK, 22.05)

Ne demiş?
"Hanımefendi lütfen susun. Ayağınızın altını öpeyim susun..." (Sunucu Aydın, "Sabah Yıldızları"nda stüdyodaki seyircileri çaresizce susturmaya çalışırken)

Gaf kürsüsü
"Abbas Güçlü ile Genç Bakış" programında bir öğrenci söz alıp, Kadir Çöpdemir'e sordu. "Geçen yıl şovuna katılmıştınız. Beyza ile bir program yapmayı düşünmüyor musunuz?" (Öğrencinin dil sürçmesi ile "Beyza" dediği kişi, şovmen Beyaz'dan başkası değildi)

Bizim decoder
Hitler gerçekten de 1945'de Berlin'de intihar etti mi, yoksa Arjantin'e kaçıp, lüks içinde mi yaşadı? 60 yıldır pek çok kimsenin zihnini kurcalayan bu sorunun yanıtı Discovery Channel'daki "Hitler'in Sahte İntiharı" adlı araştırma belgeselinin konusuydu. Hitler'in 1945 Nisanı'nda Berlin'deki karargahında sevgilisi Eva Braun ile birlikte intihar ettiği söyleniyordu. Ama karargahta ele geçen cesetler üzerinde yapılan araştırmalar gerçeği net olarak ortaya koymuyordu. Hatta Sovyet lideri Stalin, bir konferans sırasında ABD Başkanı Truman'ın kulağına Hitler'in Arjantin'de yaşadığını fısıldamıştı. İlerleyen zamanda CIA ve FBI önce ABD'ye daha sonra da Arjantin'e kaçtığı iddia edilen Hitler'in yıllarca izini sürdü. Belgeselde röportaj yapılan Arjantinli yaşlı otel görevlisi Katarina'nın anlattıkları ise kuşkuları doğrular nitelikteydi. O yıllarda 17 yaşında bir kat görevlisi olan Katarina, Hitler'in 1948 yılında Ant dağları eteğindeki Eden Hotel'e geldiğini ve uzun süre kaldığını söyledi. Şeytan'ı yeryüzünden tamamen silmek gerçekten de mümkün değildi!

DİĞER YENİ YAZILAR