Gazete Vatan Logo

YÖK'ten şoke eden karar

YÖK, geçtiğimiz aylarda yenilediği öğrenci disiplin yönetmeliğinin ardından akademisyenlerin disiplin yönetmeliğinde de düzenlemeye gitti.

İntihal suçunu işleyen öğretim üyeleri sadece üniversiteden uzaklaştırılmayacak kamuda da çalışamayacak. Öğrencilerin eylemlerine destek vermek ve teşvik etmek de yeni suçlar arasında yer aldı.

YÖK, "Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'de yayımlandı. Akademisyenlere verilen "üniversite öğretim mesleğinden çıkarma", "yönetim görevinden ayırma" ve "görevinden çekilmiş sayma" cezaları kaldırılırken bu suçların bazıları "Kamu görevinden çıkarma" başlığında düzenlendi. Böylece "ideolojik eylemde bulunmak", "yasaklı afiş, pankart basmak ve çoğaltmak", "gizli belge açıklamak", "mal varlığının kaynağını açıklayamamak" gibi suçlarda akademisyenler kamuda da görev yapamayacak.

İNTİHAL'E YENİ DÜZENLEME

İntihal suçunu işleyen akademisyenlerin üniversiteden atılmalarını düzenleyen eski yönetmelik maddesi de düzenlenirken, artık intihal yapan akademisyenler üniversiteden atılmasının yanı sıra kamuda da görev alamayacak. Eski Milli eğitim Bakanı Ömer Dinçer de bir dönem intihal iddiasıyla gündeme gelmiş ve YÖK tarafından "üniversite mesleğinden çıkarma" cezası verilmişti. Bu ceza daha sonra yine YÖK tarafından kaldırılmıştı.

Daha önce "yönetim görevinden ayırma" cezası ile düzenlenen bazı suçlarda da düzenleme yapıldı. Yönetimi altında bulunan kurumdan aracı eliyle veya doğrudan "mevzuat dışı" herhangi bir menfaat sağlamak da suç olmaktan çıkarıldı. "Öğretim üyesinin ikamet ettiği ili izinsiz terk etmesi", "toplu şikayet", "bilimsel ihtisası ile ilgili olmayan yasaklanmış her türlü yayını görev mahallinde bulundurması" da suç kapsamından çıkarıldı.

ÖĞRENCİYİ TEŞVİK SUÇ

Eski yönetmelikteki, "Cebir ve şiddet kullanarak görevlileri, öğrencileri iş yeri dışına çıkartmak, görev yapılmasına engel olmak veya öğrencileri bu tür davranışlara teşvik etmek veya zorlamak" ibaresi de yeni Yönetmelikte, "Ders, seminer, konferans, laboratuvar, grafik çalışma, sınav gibi öğretim çalışmalarının yapılmasına engel olmak, öğrencileri eğitim öğretim alanı dışına çıkartmak, görev yapılmasına engel olmak, öğrencileri bu tür davranışlara teşvik etmek ya da bu maksatla yapılacak hareketlere her ne suretle olursa olsun iştirak etmek" şeklinde değiştirildi. Böylece öğrencileri eyleme teşvik etmek ve destek vermek de "kademe ilerlemesinin durdurulması" suçu kapsamına alınmış oldu. Eski yönetmelikte eylemlere destek vermek üniversiteden atılma cezasını düzenliyordu.

Son olarak ODTÜ'de Başbakan Erdoğan'ın gitmesi ile başlayan ve polisin orantısız müdahalesi ile gündeme gelen olaylarda öğrencilerin amfilerde yaptıkları protesto etkinliklerine bazı akademisyenler de destek vermişti.

"CUMHURİYET NİTELİKLERİ" DÜZENLEMESİ

Yeni yönetmelikte "üniversiteden atılma" suçu olan "Cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik eylem yapmak" suçu da yeni yönetmelikte suç olmaktan çıkarıldı.

SENDİKADAN TEPKİ

Eğitim-Sen yeni yönetmeliğe tepki göstererek, şu açıklamayı yaptı:

"Değişikliklere ilişkin kimi hakların verildiği gibi algı yönetimine dönük bir propaganda da devreye sokulmuştur. Bu propagandanın beslendiği düzenleme ise 'Yönetim görevinden ayırma', 'Görevinden çekilmiş sayma' ve 'Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma' gibi cezaların tanımlandığı hükümlerin yürürlükten kaldırıldığı düzenlemedir. Halbuki, 'üniversite öğretim mesleği veya memurluktan çıkarma' ifadeleri 'kamu görevinden çıkarma' başlığı kapsamı altına alınmıştır. Dolayısıyla yürürlükten kaldırılan cezalar 'Yönetim görevinden ayırma' ve 'Görevinden çekilmiş sayma' ile sınırlıdır. Kamu görevinden çıkarma cezası ise muktedirlerin elindeki en güçlü silah olmayı sürdürmektedir. Yıllardır, 'İşi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak', 'İdeolojik, siyasi amaçlarla eylemlerde bulunmak veya desteklemek', 'Siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak', 'Ders, seminer, konferans, laboratuvar, grafik çalışma, sınav gibi öğretim çalışmalarının yapılmasına engel olmak veya bu maksatla yapılacak hareketlere her ne suretle olursa olsun iştirak etmek' gibi en temel sendikal hak ve özgürlükleri, demokratik hakları, ifade özgürlüğünü ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan düzenlemeler varlığını sürdürüyor. Bu durumun YÖK tarafından bir sorun olarak görülmemesi, bu dönemin klişe sözüyle tam anlamıyla manidar. Yönetmelikte yapılan değişiklikle getirilen bir başka düzenleme ile üniversite bileşenlerinin ortak mücadelesinin önüne bir engel daha çıkarılmak istenmiştir. Düzenlemeye göre, 'Ders, seminer, konferans, laboratuvar, grafik çalışma, sınav gibi öğretim çalışmalarının yapılmasına engel olmak, görevlileri, öğrencileri eğitim-öğretim alanı dışına çıkartmak, görev yapılmasına engel olmak, öğrencileri bu tür davranışlara teşvik etmek veya zorlamak ya da bu maksatla yapılacak hareketlere her ne suretle olursa olsun iştirak etmek' fiilleri kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını beraberinde getirmiştir. Üniversiter yaşamı baskı ve denetim altına alan, akademik özgürlükleri, sendikal hak ve özgürlükleri suç olarak gören, 'makbul sayılmayan' her türlü eylemi ve düşünceyi cezalandırmayı amaçlayan ve her satırında 12 Eylül cuntacılarının dilini, ideolojisini taşıyan disiplin yönetmeliklerini ve bu yönetmelikleri hayata geçiren YÖK’ün varlığını kabul etmiyoruz."

Haberin Devamı