Hoşgörü çocukluk çağında öğrenilir

Hoşgörü ile eşit anlamlı olan “Tolerans” sözcüğü tüm dillerde bulunan, Latinceden türemiş ve Türkçe karşılığı tahammül etmek olan bir sözcük. Gerçekten de başka adetleri, ananeleri ve dinleri olan insanlarla birlikte yaşamayı kabul etmek olarak yüzyıllarca geçerli olmuş bir kavram.

Haberin Devamı

Çağımızın insanı teknolojik gelişme sonucu olarak hiç olmadığı kadar karışmış gruplarda yaşamak zorunda.
Çocukların yuvaya başladıkları andan itibaren çeşitli din, kültür, sosyal statüden çocuklarla karşılaşmaları olağan kabul edilmekte. Çocuklar böylesine bir çeşitlilikle ve yeni durumlarla baş ederken belli bir hoşgörü göstermeyi öğrenmiş olmalılar. Ancak o zaman uyumlu beraberlikler kurabilirler.

Hoşgörü kavramını açacak olursak ki bu UNESCO’nun yaptığı bir tariftir;”saygı, kabul ve dünyadaki kültürlerin tanınması” olarak anlarız. Hoşgörü sadece bırakmak, görmezden gelmek değil; daha ziyade aktif bir tutum sergilemektir. Başkalarına da eşit haklar tanıma, tüm insanlığın yararını düşünme veya sivil cesaret gibi kavramları da içerir.

Günümüzde birçok çocuk bu temel yaklaşımdan yoksun büyüyor. Bunu değiştirmek mümkün!

Çocukların açık, önyargısız, yeniye ve yabancıya karşı olumsuz tepki göstermeyen bireyler olarak yetişmeleri için neler yapılabilir?
En önemli konu ne kadar erken başlanırsa o kadar başarılı olunacağının hatırlanmasıdır. Daha sonra ise insanları farklılıkları ile sevmek ve anlamak için çocuklarla bol bol konuşmak gelir. Deri ve saç renginden, evde dinlenen müzikten, yenilen yemeğe kadar birçok farklı adet ve uygulama sohbet ederek tanıtılabilir.
Önyargısız bir yaklaşımı öğretmek için:
1. Kültürler arası bilgilendirme, farklı gruplardan çocuklarla çeşitli şekillerde kaynaşma ve oynama olanağı sağlama; sadece başka kültürlerin tanınmasını değil o kültürlerdeki düşünme ve sorun çözme stillerini de öğretmiş olacaktır.
2. Oyun ve masallarla başka kültürleri tanıma olanağı sunmak
3. Hayvan masallarından yola çıkarak her hayvanın başka bir güçlü yanı olduğu ve birlik olunursa ormanda tüm sorunların çözülebileceğini çocuklara eğlenceli bir şekilde anlatmak.

Küçük çocuklarla yapılabilecek olan bu tür çalışmalar koruyucu hekimlikte kullanılan yöntemleri çağrıştırıyor. Bir hastalığın ortaya çıkmaması için aşılamak nasıl yararlı olabiliyorsa farklı olanı dışlama davranışı da bu şekilde koruyucu çalışmalarla önlenebilir.
Demokratik ve açık bir öğrenme ortamı ise tüm yukarda sayılan yaklaşımları desteklemelidir.

Çocukların hoşgörülü olup olmadığı tabii ki tüm kişilik gelişimlerinin bir parçası olacaktır. Kişilik gelişimi çocuk üç yaşına doğru hızlanır; artık gruplara katılırlar ve dünyanın nasıl bir yer olduğuna dair fikirleri oluşur. Burada en can alıcı olan nokta çocuğun kendisini yanlış bile yapsa, işler ters bile gitse salt kendisi olduğu için değerli hissetmesidir.
Hoşgörü eğitimi ve sağlam bir benlik gelişimi için:” Seni sen olduğun için seviyorum”; duygusunun en iyi evde verileceğini unutmamak gerekir. Çocuk sevilmek için bir şeyler başarmak zorunda kalmamalıdır.
Onun için tehlikeli bir şey yapan çocuğa bağırıp çağırmamak ve “senin için çok korktum” demek çok şeyi değiştirecektir.
Başka çocuklarla ilgili olumsuz düşünceleri olan bir çocuğa aşırı tepki göstermek onda aksi reaksiyonlara neden olabilir.Onun yerine o çocuğu anlamasına yardımcı olmak hatta onları aynı ortamda karşılaştırmak bir çözüm olabilir. İnsanların çok farklı oldukları ama aynı zamanda eşit ve değerli oldukları her fırsatta açıklanabilir. Başkalarının bakış açısının bizimkinden farklı olabileceği bazı durumlarda veya oyunlarda defalarca ele alınabilir.

Tabii ki en sonunda gene iş biz büyüklerin çocuklarımıza nasıl bir model olduğuna dayanıyor. Biz farklı insanlar ve fikirler karşısında nasıl davranırız? Çocuğumuz azarlanmadan ya da kendisine küsülmeden fikrini açıkça söyleyebilir mi? Çocuğumuz evde alınan kararlara katılabilir mi? Evde aile arasında birbirinizle veya başkaları hakkında konuşurken ne kadar saygılısınız?
Kendine saygısı olan biri başkalarına karşı da saygılı olur. Kendini olumlu değerlendiren biri bir başkası ile uğraşmaz onu kendi haline bırakır. En saldırgan ve hoşgörüsüz kişilere bakalım; onlarda bir kendine güvensizliği mutlaka fark ederiz.

İnsanların barış ve mutluluk içinde bir arada yaşamaları için hoşgörülü olmanın ne kadar gerekli olduğunu bilerek çocuklarımızda bu değerin gelişmesi ve pekişmesi için hep birlikte özen gösterelim.

DİĞER YENİ YAZILAR