Gazete Vatan Logo

Yılda 8 milyar dolar kazanmak hayal değil!

'Tıp turizmine tanıtım desteği verilsin, gerisini biz hallederiz'

Sağlık sektörünün önde gelen kuruluşları, tıp turizminde 8 milyar dolarlık yıllık gelire ulaşmak için devletin tanıtıma destek vererek özel sektörün önünü açmasını istiyor. Sektör temsilcileri, “Devletten mali destek veya garanti beklemiyoruz. Tedavi paketi için masaya oturduğumuz yabancıların devletin arkamızda olduğunu bilmesi bize ihalesiz anlaşma fırsatı bile tanır” değerlendirmesini yaptı



TÜSİAD’ın Türkiye’nin tıp turizminden yılda 8 milyar dolar kazanabileceğini ortaya koyan raporunu değerlendiren sağlık sektörünün önde gelen kuruluşları, bu rakama ulaşmak için mutlaka devlet ve özel sektörün birlikte çalışması gerektiğini savundu. Devletten maddi değil tanıtım desteği istediklerini söyleyen sektörün duayenleri, “Yabancıların devletin arkamızda olduğunu bilmesi bize ihalesiz anlaşma yapma fırsatı bile tanır” değerlendirmesini yaptı.

TÜSİAD’ın dikkat çektiği “Türkiye’nin tıp turizminde önünde büyük fırsatlar var” tespitine sektörün oyuncuları da katıldı. TÜSİAD, Hindistan, Tayland, Singapur gibi ülkelerin sağlık turizminde öne çıktıklarını ve sağladıkları fiyat avantajı ile batıdan milyonlarca hasta çektiklerine dikkat çekmiş, Türkiye’nin de bu ülkeler gibi sağlık turizminde öne çıkabilecek potansiyele sahip olduğunu vurgulamıştı. TÜSİAD raporuna göre sağlık turizmi 2012 yılında dünyada 100 milyar dolarlık bir büyüklüğe kavuşacak. Şayet Türkiye bu konuya özel önem verebilirse, geleneksel turizmden kazandığı gelire eşdeğer bir dövizi sadece tıp turizminden kazanabilecek.

Seferberlik şart

Acıbadem Sağlık Grubu’nun Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, sağlık turizminde Türkiye’nin payının artırılması için topyekün, ülke olarak tanıtım yapılması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin Tayland ve Hindistan’a giden hastaları çekebilecek cazip bir ülke olduğunu anlatan Aydınlar, “Türkiye’de çok nitelikli hastaneler ve sağlık merkezleri var. Çok iyi eğitilmiş sağlık personeli mevcut. Üstelik artık sadece göz, diş ve estetik için değil tüp bebekten kansere her tedavi için Türkiye’ye yabancılar geliyor. Biz özel sektör olarak yurtdışında tanıtım yapıyoruz. Ancak devletin de bu tanıtıma destek vermesi, bunu seferberliğe dönüştürmesi lazım. Şayet bunu gerçekleştirebilirsek sağlık turizminde çok ciddi ekonomik sonuçlara ulaşabiliriz” diye konuştu.

Dünya Göz Hastaneleri’nin sahibi Eray Kapıcıoğlu da devletten garanti veya parasal destek istemediklerini, sadece yurtdışında devletin arkalarında olup güven unsuru olarak durmasını talep ettiklerini vurguladı. Bu duruşun kefalet veya maddi garanti anlamında olmadığını kaydeden Kapıcıoğlu, “Devlet zaten yurtdışından getirdiğimiz cihazları teşvik ediyor, gümrük vergisi almıyor. Sağlıkta KDV’yi yüzde 18’den yüzde 8’e indirdi. Dolayısıyla sektörde yapılması gereken her şeyi yaptı. Bize vereceği en önemli destek yurtdışına verdiğimiz tekliflerde yanımızda olması, tanıtım çalışmalarına katkıda bulunmasıdır” dedi.

Sektör büyür
Dünya Göz’ün ve birçok sağlık grubunun kendisini yurtdışında kanıtladığına dikkat çeken Kapıcıoğlu, devlet desteğinin aldıkları işlerin sayısını artıracağını söyledi. Kapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz 97 ülkeden hasta getiriyoruz. Geçen yıl 15 bin olan yabancı hasta sayımız bu yıl 20 bini bulacak. Yurtdışına sunduğumuz tekliflerde Sağlık Bakanlığı yanımızda olsa biz tek başımıza 100 bin ameliyat yapabiliriz. Bu yüzden özellikle göz ameliyatı yapılmayan, teknolojide geri kalan ülkelerde Sağlık Bakanlığı’nın desteğini görebilirsek ihalelere bile girmeden ciddi büyüklükte ameliyat paketleri satabiliriz. Avrupa’da da sağlık bakanlıkları ve sigorta şirketleri nezdinde daha önemli işbirliklerine gidebiliriz.”



SGK, batıdaki kamu sağlık kurumları ile hizmet birliği kursun


Türkİye’nİn tıp turizminde öne çıkabilmesi için gerekli olan düzenlemeler ise şöyle belirlendi:

* Kanunda turizm yatırımı belgesi veya turizm işletmesi belgesinden sağlık kurumlarının muaf olduğu belirtilmeli ya da buna ilişkin ek düzenleme getirilmeli.

* Tıp turizminin döviz kazandırıcı rolü nedeniyle; yapılan hizmet ve bu hizmetin sunulması sırasında kullanılan malzemeler için KDV iadesi mekanizması kullanılmak suretiyle, hizmetlerin vergiden muaf (tax-free) faaliyetler olarak kabul edilmesi amacıyla KDV Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılmalı.

* Türkiye’yi tanıtma çalışmaları bulunan ve yeterlilikleri onaylanmış sağlık kuruluşlarının, Kültür ve Turizm Bakanlığı-Tanıtma Fonu Kurulu Temsilciliği’ne başvurmuş addedilerek, tanıtım çalışmalarına doğrudan Başbakanlık tarafından destek sağlanması hayata geçirilebilmeli.

* Turizm Bakanlığı’nın fuarlardaki standında “Medical/Health Tourism in Turkey” adı resmi olarak yer almalı.

* Özellikle AB ülkelerindeki kamu sağlık kurumlarıyla etkin bir hizmet birliği oluşturularak, bir sözleşme çerçevesinde birliğin bu yöndeki standartlarına uyum sağlanmalı. SGK, ülkeler arası kamu sigorta kurumları arasında tedavi amaçlı işbirliği sözleşmelerine özel sektörü de dahil ederek Türkiye’nin bu yöndeki kapasitesinden azami oranda faydalanacak düzenlemeler yapmalı.

* Türkiye’nin, özellikle yurtdışında eğitim gören doktor ve sağlık profesyonelleri havuzunu güçlendirmesi için özel bir burs paketi oluşturulmalı. Burs programı ve finansmanı kamu ve özel sektörün ortak girişimiyle belirlenmeli.

* Ulaşımda indirimli bilet konusunda THY destek vermeli. (Halen bazı hastanelerin havayolu şirketleri ile anlaşmaları bulunuyor. Söz konusu hastanelere gelen yolcuların ulaşım bedellerinin bir bölümü karşılanıyor.)



Tüp bebek tedavisinde Türkiye çekim merkezi




Türkİye’ye tüp bebek için gelen yabancıların sayısı artıyor. Geçen yıl toplam 40 bin uygulamanın gerçekleştirildiği Türkiye’ye Almanya, Hollanda, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerden hasta geliyor.

Tüp bebek tedavisinde başarı oranını yüzde 70’lere çıkararak dünyanın dikkatini üzerine çeken Türkiye’de ilk kez tüp bebek uygulamasını gerçekleştiren Ege Üniversitesi Rektörlüğü Aile Planlaması İnfertiliteAraştırma Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erol Tavmergen, “Türkiye, tüp bebek alanında 2008 ‘de 40 bin uygulama gerçekleştirdi. Bu sahada başarılı uygulamaları tıp literatürüne girdi. Yurtdışındaki meslektaşlarımızın katıldığı bir çok kongrede Türk doktorları know-how veriyor. Yurtdışından da pek çok hasta Türkiye’yi tercih eder duruma geldi” dedi.

Dünyada en çok uygulama yapan ülkeler arasında; ABD, Japonya, Fransa, İspanya, Almanya, İtalya, İngiltere’den sonra Türkiye’nin geldiğini vurgulayan Tavmergen, Türkiye’de bugün 109 Tüp Bebek Merkezi’nin bulunduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “’Tüp bebek konusunda yoğun bir rekabet ortamı oluştu. Kısırlık problemi olan 1.5 milyon kişinin olduğu tahmin ediliyor. Henüz 300 bin kişiye ulaşılabildi. Bu çerçevede Türkiye, yurtdışındaki doktor ve hastanelerin çekim alanı olmaya başladı. Yabancılar Türkiye’de tedavi olmayı istiyor ve tüp bebek uygulamasını burada gerçekleştiriyor. Son dönemde yabancı hastaların sayısında büyük artış var.”


Türkiye’nin güçlü yönleri


* İleri teknoloji ve hizmete göre uygun fiyatlama.

* Geniş bir coğrafyaya kültürel yakınlık.

* Nitelikli hizmet sunan sağlık kuruluşları.

* Hekimlerin sayısal ve niteliksel olarak belirli bir seviyenin üzerinde olması.

* Turistik açıdan cazip bir ülke olması, otelcilik hizmetlerinin kalitesi.

* Faturalar v.b. hususlarda dünyayla entegre çalışılabilmesi.






Haberin Devamı