Bu skandalı “bazı gazeteciler” yazamaz!

Haberin Devamı

Aşağıda yazacağım “skandalı” her gazeteci kaleme alamaz... Neden mi? Çok basit çalıştıkları “merkezler” yurtdışı krediye ve siyasi “güdümlü” bürokrasiye göbekten bağlı olabilir... Ya da kamu bankalarına... Herneyse elimiz değmişken biz yazalım...

Okuyacaklarınız gerçekten büyük skandal...

Sevgili dostlar, Kemal Derviş bu ülkeye gönderildiğinden bugüne, kurduğu sistemi anlatmaya elimden geldiğince çalışan biri olarak son dönemde elime geçen, eski Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Engin Akçakoca ve Başkan Yardımcısı Teoman Kerman tarafından Türk bankacılık sisteminin sırlarını “bir efendiye hitap eder” şekilde aktaran e-mail mesajlarını paylaşmak istiyorum... Bu noktada bir bilgiyi tazelemeli. Kemal Derviş, Mart 2001’de Türkiye’ye geldi ve göreve başlamasıyla Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, BDDK Başkanı Zekeriya Temizel istifa etti. Onların yerine BDDK Başkanlığı’na Engin Akçakoca, Hazine Müsteşarlığı’na Faik Öztrak, Merkez Bankası Başkanlığı’na Süreyya Serdengeçti geldi. Bu üçlü “Derviş” ekibi olarak yerlerini aldı... Gelelim BDDK ile IMF-Dünya Bankası arasında yapılan mesajlaşmalara.

İşte birçok mesajdan alınmış bazı bölümler:

1-IMF’den gönderilen bölümler (üsluba lütfen dikkat edin): “Bankalara ilişkin olarak, BDDK sermayelendirme planlarının gerçekçi olduğuna, bankaların tüm yükümlülüklerini yerine getireceğine ve bankaların yüzde 8’lik sermaye yeterliliğini 2001 sonu itibarıyla sağlayacağına ilişkin taahhütlerin yerine getirileceğini teyit etmesi gerekir. Son olarak bizim söz konusu mektupları incelememiz için imzalanan taahhüt mektuplarının birer örneklerinin ofisime gönderilmesi gerekmektedir.

Bu kısa alıntı sonrası soralım: IMF’deki yetkili hangi sıfatla ve hangi yetkiye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız bir kurumu olduğunu düşündüğümüz BDDK Başkan Yardımcısı’na bu şekilde hitap ediyor ve en önemlisi gizli olması gereken belgeleri istiyor?

2- BDDK’dan IMF’ye gönderilen bölümler: “Belirtmek isteriz ki, yeni Kurulumuz yalnızca son iki-üç haftadır iş başındadır. Kabul edeceğiniz üzere çalışmak ve detayı görmek için zamana ihtiyacımız var. Özetle, Kurulumuz başka tasfiye planı aranmadan bu bankaların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilmesinin gereksiz ve yüksek maliyetli bir yük yaratacağını düşünmektedir.

Bu alıntı sonrası ilgimizi çeken detayları belirtelim ve soralım, BDDK Başkan Yardımcısı neden IMF’deki memurdan “Aman bize süre verin, yeni geldik şeklinde kredi dileniyor?” Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bir kurumu temsil eden bir bürokrat için kabul edilebilir bir durum mu? BDDK ilk hafta “el koymaya” karşı iken sonra ne oluyor ve IMF’nin bütün dedikleri hayata geçiyor? İmar Bankası ile ilgili durum da çok ilginç, BDDK, İmar için risk yok diyor. Bizim bildiğimiz durumun detayları farklı, acaba kim doğru söylüyor?

Sonuç: Sadece küçük bir bölümünü alıntıladığım bu güzelim mesajlara devletin yetkili kurumlarının denetim raporlarında ulaşabilirsiniz. Ayrıca bu bankalarımızı IMF insafına terk eden davranışı sergileyen mesajlara bir de, Devlet Denetleme Kurulu tarafından kaleme alınan raporda geçen ” Demirbank’a el konmadan, milli çıkarlar için yaşatılması gerekirdi “ detayı ve 300 milyon dolara satılmadan önce ” HSBC ile 1.5 milyar dolara pazarlık ettiği “ gerçeğini ekleyin ve sonra bu ülke için ağlayın, gerçekten ağlayın!

Not: Konu ile ilgili olarak Yaman Törüner’in daha önce kaleme aldığı bir yazıdan da bazı bölümleri aktarmak istiyorum: Bu konuda neler düşündüğünü o zamanki Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’e sormuş. Nokta dergisindeki başlık: “IMF’nin BDDK’ya yazdığı skandal mektup için Derviş, “Çok mektup vardı, hatırlamıyorum” dedi” şeklinde. Derviş, “Genelde önemli mektupları BDDK sonradan bize gönderirdi. Bir şey diyemem şu anda” diyor. Yani, kıvırtıyor. Derviş’in söylediği gibi çok mektup varsa, tümü açıklanmalı... Bizim açıkladığımız 8 Temmuz 2004 tarihli mektup, BDDK’nın 6 Temmuz 2001 tarihli mektubuna cevap olarak yazılmış. 6 Temmuz 2001 tarihli mektubun ne yargı dosyasında örneği var ne de komisyona gönderilmiş. Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişleri IMF’ye yazılan bu mektubu bulup çıkarmalı. BDDK Başkanı ise mektupların nasıl sızdığını araştırtıyor. Derviş, “Bu işin teknik yönünü BDDK yürütüyordu. Karar verme aşamasında biz devreye giriyorduk” diyor. Yani, IMF’nin isteklerine uyarak haksız yere bankalara el konulmasına Derviş karar vermiş. Pes doğrusu...

DİĞER YENİ YAZILAR