Helal olsun sendikalara...

Haberin Devamı

Dün “emekçi temsilcilerinden” çok şık bir hareket gördük; “küresel sermayenin 2001 dizaynırı” Derviş’i protesto ederek, TUSİAD’ın toplantısına gelmediler. Tek kelimeyle; helal olsun!

Neden helal olsun?

Bugün Türkiye “küresel sermayenin” yüksek faiz-basılabilen kur politikası altında “iliğini aktarırken” ve bu hükümet de “buna sadece seyirci kalarak” başarılı görünmeye çalışırken, bilinmesi gereken çok önemli bir gerçek var; 2001 yılındaki krizde bu sistemi kurması için Türkiye’ye gönderilen kişi Kemal Derviş efendiydi! Bu konu hakkında belgeleri ile onlarca yazı yazdım, yüzlerce defa TV’de yapılanları anlattım. Bazı gazeteciler de hala “Derviş siyasete mi giriyor” diyorlar, bırakın şakayı ne siyaseti, Derviş’in ülkeye girmesi bile mucize!

Bu noktada sağlam delil isteyenlere, geçmişte kaleme aldığım Derviş dönemine ait skandallardan sadece küçük bir bölümü aktarmak istiyorum. Buyurun, buradan yakın!

“...Kemal Derviş, Mart 2001’de Türkiye’ye geldi ve göreve başlamasıyla birlikte Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, TCMB Başkanı Gazi Erçel, BDDK Başkanı Zekeriya Temizel istifa ettiler. Onların yerine BDDK Başkanlığı’na Engin Akçakoca, Hazine Müsteşarlığı’na Faik Öztrak, TCMB Başkanlığı’na Süreyya Serdengeçti geldi. Bu üçlü ’Derviş’ekibi olarak yerlerini aldı ve göreve başladılar...

Hatırlatma sonrası gelelim açıklama beklediğimiz BDDK ile IMF-Dünya Bankası arasında yapılan mesajlaşmaların detaylarına... İşte bazı mesajlardan alınmış bölümler; 1-IMF’den gönderilen bölümler (üsluba lütfen dikkat edin): ”...bankalara ilişkin olarak; BDDK sermayelendirme planlarının gerçekçi olduğuna, bankaların tüm yükümlülüklerini yerine getireceğine ve bankaların yüzde 8’lik sermaye yeterliliğini 2001 sonu itibarıyla sağlayacağına ilişkin taahhütlerin yerine getirileceğini teyit etmesi gerekir. Son olarak bizim söz konusu mektupları incelememiz için imzalanan taahhüt mektuplarının birer örneklerinin ofisime gönderilmesi gerekmektedir...

Bu kısa alıntı sonrası soralım; IMF’deki yetkili hangi sıfatla ve hangi yetkiye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız bir kurumu olduğunu düşündüğümüz BDDK Başkan Yardımcısı’na ’bu şekilde hitap ediyor’ ve en önemlisi gizli olması gereken belgeleri istiyor?

2- BDDK’dan IMF’ye gönderilen bölümler: “...belirtmek isteriz ki; yeni kurulumuz yalnızca son iki-üç haftadır iş başındadır. Kabul edeceğiniz üzere çalışmak ve detayı görmek için zaman ihtiyacımız var... Özetle, kurulumuz başka tasfiye planı aranmadan bu bankaların TMSF’ye devredilmesinin gereksiz ve yüksek maliyetli bir yük yaratacağını düşünmektedir... Diğer talepler dün gönderdiğiniz elektronik posta mesajındaki sıraya göre sıralanmıştır... İmar Bankası’nın SYR’si zaten yüzde 8’in üzerindedir. İmar ile ilgili sorun karşı taraf riskidir. Mevcut yasalara göre sahip grubun riski kurallara uygundur...”

Bu alıntı sonrası ilgimizi çeken detayları belirtelim ve soralım; BDDK Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyan biri, neden IMF’deki memurdan ’Aman bize süre verin, yeni geldik şeklinde kredi dileniyor?’Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bir kurumu temsil eden bir bürokrat için kabul edilebilir bir durum mu? BDDK ilk hafta ’el koymaya’ karşı iken sonra ne oluyor ve bir anda IMF’nin bütün dedikleri aynen hayata geçiyor? Ayrıca İmar Bankası ile ilgili durumda çok ilginç; BDDK, İmar için risk yok diyor? Bizim bildiğimiz durumun detayları farklı, acaba kim doğru söylüyor?... Yukarıda sadece küçük bir bölümünü alıntıladığım bu güzelim mesajlara ’devletin yetkili kurumlarının’denetim raporlarından ulaşabilirsiniz. Ayrıca bu ’bankalarımızı IMF insafına terk eden davranışı sergileyen mesajlara bir de; Devlet Denetleme Kurulu tarafından kaleme alınan raporda geçen ’Demirbank’a el konmadan, milli çıkarlar için yaşatılması gerekirdi’ detayını ekleyin ve kararı siz verin...Yukarıdaki mesajlar ’bağımsız bir devlet olduğunu’iddia eden bir ülke için çok vahim. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak hepimiz adına yetkililerden açıklama bekliyorum...

Sevgili dostlar, yukarıda okuduklarınız 2001 sonrası yaşadıklarımıza sadece küçük bir örnek! Daha neler var, hepsini aktarmaya devam edeceğim! Ne güzel değil mi; önce Amerikalı Kemal arkasından İngiliz Mehmet! Yok mu bu ülkenin hazinesinin başına geçecek bir vatan evladı!

DİĞER YENİ YAZILAR