Gazete Vatan Logo

Yeşilçam’ın kadın hakları sınavı!

Rıdvan Akar yazdı...

Suçlunun Adı: Engin Yiğitgil – TÜRSAK Başkanı

Suçu: Nimet Demir’e yönelik birden çok kez aynı kasıt altında hakaret ve kasten yaralamaya teşebbüs suçlarını işlemek.

Cezası: 13.5 ay hapis. Ancak “ekonomik ve sosyal durumu” gözetilerek cezası karşılığında toplamda 8.800 TL. para cezası

Kararı veren mahkeme: Antalya 4. Sulh Ceza Mahkemesi

Kararın verildiği tarih: 11.10.2010/ DOSYA NO : 2009/69

KARAR NO : 2010/812

Sözün özü şu: 28 Mart akşamı “Yeşilçam Ödülleri”nde kimin hangi ödülü alacağına karar veren, ödül töreninde kadın ve erkek sanatçılara ödül verip ellerini sıkacak olan kişi bir kadını dövmeye kalkmaktan, üstüne yürümekten, tekme ve yumruk atmaya çalışmaktan, ağza alınmayacak küfürler sarf etmekten suçlu bulundu. Türkçesi: Engin Yiğitgil bir kadına yönelik şiddet uyguladığı için 13.5 ay hapse mahkum oldu.

Tanıklar anlatıyor

Olay 2007 tarihinde Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yaşandı.

Engin Yiğitgil bu festivalin başkanı, Nimet Demir de halkla ilişkilerden sorumlu görevlisiydi.

Peki mahkemede “tanık” olarak ifade veren Erol İşbilir kimdi? AKSAV Vakfı, yani festivali düzenleyen ve festivalin –Antalya Büyükşehir Belediyesi adına- sahibi olan kurumun başkanı. Bakın mahkemedeki ifadesinde ne demiş? Karar metninden okuyalım:

Tanık Erol İşbilir beyanında: Olay tarihinde Nimet Demir’in, odasına gelerek kendisine su söylemesini istediğini, bu sırada Engin’in yanında birkaç kişi daha olduğu halde olay yerine geldiğini ve küfürlü konuştuğunu Nimet hanımı görünce ‘bu karı halen burada mı’ diyerek üzerine yürüdüğünü kapıyı kapatmaya çalıştığı halde saldırdığını ve vurmaya çalıştığını, küfrettiğini, Nimet’e ve orada bulunan herkese yönelik küfürler savurduğunu, …

Başka?

Olayda Nimet Demir’in daha çok zarar görmesini engelleyen iki güvenlik görevlisinin tanıklığı ise şöyle:

Tanık Mustafa Sarıkoç beyanında: olay tarihinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını ve duyduğu sesler üzerine olay yerine gittiklerini Engin’in bağırıp hakaret ettiğini duyduklarını ve kendilerine ‘atın bu karıyı dışarı’ dediğini, Nimet’in herhangi bir söz sarf ettiğini duymadıklarını, Erol bey ile görüşmek için onun odasına yöneldiğini, arkasından Engin’in de oraya gelip ‘ben size demedim mi bu karıyı dışarı atın’ deyip bağırdığını…

Tanık İsmail İzgi beyanında: olay tarihinde duyduğu sesler üzerine olay yerine gittiğini, Engin beyin orada bulunan güvenlik görevlilerine birçok kez ‘atın bu karıyı dışarı’ dediğini duyduğunu Nimet Hanımın karşılık vermediğini, Erol beyin odasına giderken Engin beyin tekrar küfür ve hakaretlerle saldırdığını ve vurmaya çalıştığını, kendisinin araya girerek vurmasına engel olduğunu olay yerinde başkalarının da olduğunu Nimet hanımın tehdit içeren söz sarf etmediğini etmiş olsaydı, mutlaka duyacak mesafede olduğunu beyan etmiş.

Bir başka tanık, o sırada olay yerinde bulunan ve festival için Türsak tarafından teknik hizmetlerle ilgili olarak görevlendirilen bir firmadan tanık Arslan Özgür Tok beyanında :Olay tarihinde Engin’in Nimet’e küfür ve hakaretler ettiğini ve darp etmeye çalıştığını görüp araya girdiğini, vurmasına engel olmaya çalışırken Engin beyin yumruğunun kendisine denk geldiğini, Engin beyi birkaç kişinin tutarak engellemeye çalıştığını, Nimet hanımın herhangi bir söz sarf ettiğini duymadığını beyan etmiş.

Tanık Seda Selek de beyanında :Olay tarihinde odasında çalıştığı sırada duyduğu sesler üzerine dışarı çıktığında Engin beyin Nimet hanıma sinkaflı küfürler ettiğini ve tekme savurduğunu gördüğünü ancak isabet edip etmediğini görmediğini Nimet hanımın herhangi bir sözüne şahit olmadığını beyan etmiş.

Devam edelim. Peki Engin Yiğitgil’in tanıkları yok muymuş? Varmış. Ama bakın mahkeme o “tanıklar” hakkında nasıl bir değerlendirme yapmış.

“dinlenen tanıklardan Ali Kaygısız, Sevinç Baloğlu, Muzaffer Hiçdurmaz beyanlarında sanık Engin’in iddialarını doğrular şekilde ifadeler kullanmışlar ise de bu tanıkların olay yerine sonradan geldikleri ayrıca sanık Engin ile yakın iş ilişkisi içerisinde bulundukları hatta sanık engin in ifade ve iddialarıyla çelişir şekilde beyanda bulundukları dikkate alındığında (Altını ben çizdim-RA) tanıklar Mustafa ve İsmail in olay yerinde özel güvenlik görevlisi oldukları, taraflarla menfaat ilişkilerinin olmadığı ve tarafsız oldukları kanaatine varıldığından bu iki tanığın beyanları diğer tanık beyanlarına üstün tutulmuş”

Saldırı sonrası yaşananlar

Sonrasını da anlatabilirim. Baldızım olan Nimet Demir’e bu saldırının yapılmasından hemen sonra Antalya’ya gittim. Engin Yiğitgil ile yapılan görüşmenin sonunda Yiğitgil, Nimet Demir’den özür dileyeceğini söyledi. Engin Yiğitgil benim tanıklığımda Nimet Demir’den otel lobisinde özür diledi. Nimet’e “Ailevi bir rahatsızlığı olduğunu, öfkelendiğinde kendini kaybettiğini” söyledi. Sonra da Nimet Demir’in odasına çiçek yollayacağını söyledi. Yolladı da.

Sonra olayı basın öğrendi. O andan itibaren Nimet Demir’in karşısında süt dökmüş kedi misali özürler dileyen Engin Yiğitgil gitti, yerine “hiç kadın döver miyim, iftira, komplo” diyen, o tarihte olayı haber yapan gazetecileri dava açmakla tehdit eden, dahası ‘davayı kazanırsam parayı Hayvanseverler Derneği’ne bağışlayacağım’ diyecek kadar cüretkar ve ceberrut bir adam geldi.

Yiğitgil, bir festival başkanıydı. Birileri ödül alır, birileri jüri olur, birileri danışmanlık yapardı. Özellikle o tarihte yanında çalışan kimi kadınlar –Hülya Avşar dahil- kimi televizyon programlarına ve platformlara çıkarak Engin Yiğitgil’in ne kadar da nazik bir insan olduğunu anlatmaya çalıştı. Bazı kadınlar bile, şiddet gördüğünü söyleyen ve bunun acısını çeken bir kadınla empati yapmak yerine kariyerleri için ikbal sevdasıyla hareket etmişlerdi. Kimisi Yiğitgil’i överken ne kadar da köpeksever olduğunu örnek veriyordu. Ne olaydan sonra ne de Yiğitgil’i aklama kampanyası tamamlandığında Nimet Demir bu kırıcı iddialar ve yeniden yaralamalara hiç cevap vermedi. İlk söyleşi dışında hiçbir söyleşiyi, bilgiyi, görüntü vermeyi kabul etmedi. Herkes vicdanıyla baş başa kalmalıydı(!)

Dava tam üç yıl sürdü. Şimdi Yargıtay’da. Mahkeme kararını verdi. Yiğitgil bir kadına yönelik hakaret ve kasten yaralamaya teşebbüsten 13.5 ay hapse mahkum oldu.

Şimdi vicdan ve aklı olanlara çağrı

Şimdi Soruyorum:

* Pazartesi günü Yiğitgil’in elinden ödül alacak kadın ve erkek sanatçılar: İçinize sinecek mi?

Soruyorum:

* Örneğin, “Kadın döven erkek değildir” diyen Haluk Bilginer ne yapacak?

Soruyorum:

* Kadına yönelik şiddete karşı yıllardır çok önemli ve tarihi bir kampanya sürdüren Hürriyet Gazetesi’nin tavrı ne olacak?

Soruyorum:

* Mesleğinde ahlakı, inancı, değerleri, insani olandan yana ilkelere sahip oyuncular, yönetmenler, senaristler, görüntü yönetmenleri, kameramanlar, besteciler ve sinema emekçileri böyle bir adamın dağıtacağı ödülü “O Kadın”ın gözünün içine baka baka kabul edecek misiniz?

Soruyorum:

* Kadın sığınma merkezi açarak duyarlılık sergileyen Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, görmezliğe-duymazlığa geldiğiniz “o kadın”a rağmen, siz ne yapacaksınız?

Soruyorum.

* Sayın Kültür Bakanı, tanık olmadığınız olayla ilgili başlangıçta tavır almadıysanız bile, şimdi, bu mahkeme kararından sonra, siz böyle bir isimle gene aynı fotoğraf karesine girecek misiniz?

Soruyorum:

* Ödül töreninin sponsoru Urart, Turkcell, Kültür Bakanlığı kadına yönelik şiddet uyguladığı için mahkum olmuş bir kişinin vakıf başkanı olması içinize sindi mi? Böylesi bir sponsorluk kurumsal kimliğinizi zedelemiyor mu?

Soruyorum:

* Sinema yazarları, dünyada herhangi bir film ve sanat festivalinin başkanı kadına yönelik şiddet uygulamaktan ceza almış birisi tarafından sürdürülebilir mi?

Soruyorum:

* Siz, kadına yönelik şiddet konusunda politik ve ahlaki tavır sergileyen kadın hareketleri, feministler, aktivistler, kadınlar, erkekler 28 Mart 2011 akşamı saatt 20’den önce Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda protesto yapacak mısınız?

Bitmedi. Ödül töreni günü ve ertesi devam edeceğiz…

Haberin Devamı