Gazete Vatan Logo

Yeni nesilden Tarık Akan çıkar mı?

Yeni nesilden Tarık Akan çıkar mı?

Geçtiğimiz pazar günü yüzbinler acıda birleşti, dev bir sanatçının ölümünde sokakları doldurdu. Tarık Akan’ın oyunculuğu, karakteri, duruşu, eğitimciliği çok konuşuldu ve çok konuşulacak... Sanat dünyasının önde gelen isimlerine ve sosyologlara “Yeniden bir Tarık Akan çıkar mı“ diye sorduk.

Genco Erkal

Bugün çok reyting yapan en başarılı sanatçı oluyor

Tarık Akan gibi niye star yok artık? Zeki Müren de aynı şekilde... Nubar Terziyan, Cem karaca da gelmiyor...

Bunların hepsi ayrı ayrı insanlar ve dönemler... Bugünün starları da bugüne göre. Mesela Tarkan var. Kıvanç Tatlıtuğ var. Bülent Ersoy da var mesela... Saydığınız isimleri aynı kaba koyamayız. Cem Karaca veya Moğollar’ı aynı kaba koyabiliriz. Ama Zeki Müren daha farklı. Ayhan Işık’a benzer Kadir İnanır var. Kenan İmirzalıoğlu var şu an mesela. Şimdi mankenlikten gidip star oluyorlar. Her dönemin kendine göre starları var. Politik duruş diyorsanız bu başka bir şey.

Onun gibi bir duruştan bahsediyorum...

O başka bir dönemdi. Bayağı hür düşüncenin yasak olduğu ve tek partinin hüküm sürdüğü bir dönemden geliyoruz. Ondan sonra arkasından demokrasi vadeden fakat orada da en hafif eleştiriye tahammülü olmayan bir iktidar geliyor. Arkasından 27 Mayıs, ilk büyük darbemiz geliyor. O darbenin arkasından gelen, 61 Anayası birdenbire bir yol açıyor. O döneme kadar yasaklı olan düşünceler, Nazım Hikmet mesela, ortaya çıkabiliyor. İnsanlarda müthiş bir yeni bir şeyler öğrenme duygusu geliyor. Bunun sanata da yansıdığını görüyoruz. Bu sadece bizim ülkemize özgü değil. 68 kuşağıyla tüm dünyada yerleşik değerlerin sorgulandığı bir kuşak geliyor. Politik tiyatro, sinema ve müzik de ortaya çıkıyor. En çok dikkat çeken türler oluyorlar. Bu tabii ki bizim sinemamıza da yansıyor. Tarık Akan’a yol gösteren Yılmaz Güney olmuştur. Toplumcu sinemadan bahsediyorum. O hareketin içinde doğan akım tiyatro ve bütün sanat dallarına yayılıyor. Daha da ileriye, 12 Eylül’e gidersek müthiş bir balyoz var Buna paralel olarak bir öğrenci hareketi, politik mücadele de görüyoruz. 12 Eylül’deki balyoz bunların kökünü kurutuyor. Bahsettiğimiz kitapların yakıldığı, Boğaz’a atıldığı bir dönem geliyor. Ondan sonraki dönemde çocuklara yani bugünün starlarına söylenen “Kendi paçanı kurtar, memleketi sen mi kurtaracaksın” şeklinde bir öğreti. Apolitik bir hayat biçimi. O dönemde ister istemez müzik, tiyatro ve sinema yeraltına iniyor. Toplumun da öyle bir talebi yok artık. Acı bir tecrübe getiriyor bu durum. Bu sanat dalları da kurumaya başlıyor. Burada artık sanatçılardan duruş beklenmiyor.

Haberin Devamı

Ancak onlar da böyle bir duruş sergilemiyor...

Haberin Devamı

Karşılıklı bu ama. Sizden öyle bir şey beklendiğinde öyle gelişiyorsunuz, aksi olduğunda zorunluluk duymuyorsunuz. Bahsettiğim dönemde apolitik tiyatro toplulukları “Brecht” oynama zorunluluğu duyuyor. Çünkü toplum onu istiyor. Ülkemizin sorunlarıyla ilgili oyunlar bekleniyor.

Şimdi toplum dizi mi istiyor?

Öyle... Zaten söz ettiğimiz dönemlerde sinema baştacıydı. TV tek kanaldı zaten. Bugünkü çeşitlilik yoktu. Şimdi tamamen yerli-yabancı kanallarla beraber sinema ve tiyatro da ikinci planda kaldı. Dikkat ederseniz son yıllarda sadece komedi filmleri iş yapıyor. Ciddi filmlerde de herhangi bir sosyo-ekonomik-politik içerik görmüyoruz. E toplum da beklemiyor zaten.

Haberin Devamı

Tarık Akan’ın değişimi 1978’den başlıyor, 80 darbesi geliyor... Maden, Sürü, Yol gibi filmlerin dönemi..

Şimdi Tarık Akan hakikaten önemli bir örnek... Bir kere Yeşilçam’ın gözbebeği olan, çok para kazanan, kadınların aşık olduğu bir delikanlı... Böyleydi o. Şimdi buna rağmen gözden çıkararak başına ne geleceğini bilerek bir yol seçiyor. Tiyatrodan da Vasfi Öngören’in büyük bir etkisi var. Gidip “Bu işi öğrenmek istiyorum, bana bir şeyler öğret” diyor. Öngören onu hem oyuncu olarak hem de politik olarak eğitiyor. Akan bu bilince sahip çıkıyor. Kaybedecek çok şeyi olmasına rağmen hem de. Yeryüzünde bile çok azdır bu çizgiden gelip bambaşka bir kişiliğe sahip olarak kendini kabul ettirmek... Nazım Hikmet için de “Çok büyük bir şair ama yazık ki komünist” derlerdi. Onun gibi aynı. Yiğitçe mücadele edip sonradan Tarık Akan oldu gerçekten...

Haberin Devamı

Tarık Akan’ın cenazesinde ilk düşündüğüm “Hangi güç, hangi para bu kadar geniş ve farklı kesimden insanı bir araya getirir?” oldu...

Bu bir ders gerçekten. Bu deneyimi yaşamamız çok önemliydi bizim için. Oradaki sevgi, inanç, onunla aynı görüşte olmasalar bile bayraklaştı... Ben böyle bir şey görmedim kendi hayatımda. Ruhi Su’nun da cenazesi çok görkemliydi. Uğur Mumcu öyleydi. Tarık’ın politik tavrına katılmayan insanlar da vardı. Onların gözünde o Hababam Sınıfı‘nın damadıydı. Sevgili figürüydü. Kendi gibi düşünmeyen insanları bile peşinden sürüklemiş... Aslında bir muhalefet gösterisiydi. “Burada biz de varız!” dendi.

TARIK AKAN TÜRKİYE’NİN KENDİSİ GİBİYDİ

Armağan Çağlayan

İletişim çağında star olmak oldukça kolaylaştı

Tarık Akan’ın dönemi büyülü bir dönemdi. Tabii ki bir Tarık Akan bir daha gelmeyecek o zamanın büyüsü çok başkaydı. Onun yolculuğu çok başkaydı, şimdi arkadan gelenler var ama hiç birisi Tarık Akan olmayacaklar. Onlar da star olacaklar, starlık kendine münhasır bir şeydir. Bu nedenle star oluyorsunuz. İki üç tane Tarık Akan olsaydı o zaman Tarık Akan olmazdı zaten. O tek olduğu için Tarık Akan oldu. Arkadan gelen de kendi ‘unique’liğiyle bir star olacak ve ondan da başka bir tane olmayacak. Büyülü bir dönemdi o yıllar, Ertem Eğilmez filmini kim çekebilir? Yapılmaya da çok çalışılan bir şeydir bu bugün. Eski dönem ile yeni dönem karşılaştırması sıkça yapılıyor, eski iyi yeni kötü diye. Ama düşünün 20 sene sonra bugünler de eleştirilecek. 2036’nın starları bugünün starlarını eleştirecek. Her dönem kendine aittir, bugün yaşadığımız dünya bambaşka, yarın çok daha başka olacak, dün daha da başkaydı. Eskiden stara ulaşmak çok zordu, şimdi çok kolay. Şimdiki iletişim çağında star olmak o kadar kolaylaştı ki, herkes star olabiliyor. Şimdi star var mı? Var tabii ki, yenisi de gelecek. Ama Tarkan’ın bir benzeri gelmeyecek, onun da yenisi gelecek. Ajda Pekkan, Bülent Ersoy, Sezen Aksu... Bu starlar geldi dünyaya, bunların yenileri de elbette gelecektir. Tüm bu starlar kendine özgü sanatçılardı, taklit ile değil özel olmalarıyla, bir tane olmalarıyla star oldular. Kendine münhasır olan star olur çünkü. Starın tercihi uzak durmak, ortalarda gözükmemektir, gerçek star da tam böyle olur.

Gülriz Sururi

Toplumun beklentisi kalmadı!

Genç nesilde yetenek çok var ama konservatuardan mezun olanlar artık direkt dizilere geçip para kazanmak istiyorlar. Yetenekli gençler artık dizilerde. Gecen akşam bir dizi izledim, “İçerde” o kadronun tamamı süper oyunculardı, gençler de yaşlılar da... Genç oyuncular için yeter ki rol olsun, o rol oyuncunun karşısına çıksın, o zaman muazzam oynuyorlar dizilerde. Ama ‘er meydanı‘ tiyatrodur ve bu çocukları sahnede de görmek istiyoruz, lakin o da para kazandırmıyor. Günümüzde çağdaş bir oyunculukla bir hatta iki önceki nesile göre çok daha iyi olan çocuklar var. İmkan verilirse, sahneler kapatılacağına sahneler açılsa gençler hodri meydan diyecektir. Tarık Akan bir vatanseverdi. Şöhretini parayı bir kenara bıraktı ve halkın yanında durdu, kişiliği ve karakteriyle de halkın kalbinde yer etti. Yeni oyuncuların Türk halkının yanında yer etmesini zamanla göreceğiz..

Zeliha Berksoy

Sanatın değil paranın değeri var

Bugün dünya aşırı kapitalize oldu, Yeşilçam yıldızları, sahne sanatçılarının hiçbiri bugün kazanılan paraları hayal bile edemezlerdi. Onlar sinemaya aşık, müziğe aşık, tiyatroya aşık insanlardı. Sanatın değer taşımadığı, paranın değer taşıdığı bir ruh hali var günümüzde. Bugün sanatçılar duygularını kaybediyor ve kendini metalaştırıyor. Yaşamnın somut gerçekleri kayboluyor, sadece karton oyunculuk iş yapıyor. Bugün diziler yine iyi tiyatrocular sayesinde ayakta duruyor, ama orada da başrolleri güzel mankenler oynuyor. Kültürsüz bir toplumun içinde sanatçılar da bu kadar artık.

Prof. Dr. Ali Akay

Bugünkü starları parlayıp parlayıp patlıyorlar

Tarık Akan imajına bakarsak, Ayhan Işık, Ekrem Bora’yla aynı tip bir imaja sahip olmadığını göreceğiz. Daha kavgacı, bıyıklı bir erkek tipinden, 70’lerin daha parlak, erkeksiliğini bir şekilde kendi bakışlarında saklayan ama uzun saçlı o dönemki hippi sonrası döneme ait bir insan figürü çıkıyor karşımıza. Bunun bir benzeri 90’larda pop dünyasında görüldü. Arabesk bıyıklı şarkıcalardan, Tarkan’a, Mirkelam’a gidilirken benzer bir dönüşüm yaşandı. Tarık Akan o bakımdan son dönemde ise, parlak çocuk imajından sakallı ve bıyıklı haliyle kendi değişimine uğradı.

Sendikacı ve yükselen solun olduğu bir dönemde kendi dünyasını onun içine yerleştirerek yeniden ortaya çıkaran bir figür oldu. Geçen hafta cenazesinin bu kadar kalabalık olmasının sebebi, bir yandan Türkiye’nin şu an olduğu vaziyet, öbür yandan da kalabalığın büyük bir çoğunluğu o dönemin nostaljisini yaşayan insanlar olması.Tarık Akan, duyguların paylaşıldığı bir döneme ait yıldız oldu.

Bugün Türkiye’de star yok. Bu durum dünya sinemasında da yok. Türkiye’de Arap dünyasının epey tuttuğu -Kıvanç Tatlıtuğ vs- tiplerin herkeste olmayan özelliklere sahip olmayan aktörlerin ortaya çıktığı bir TV dünyası var. Sinema ve TV dünyası çok ayrı.

TV dünyasının mekanı yok, belleği de yok. İmajlar akıyor gidiyor.. Tarık Akan diye bir figür varsa bellekte kaldığı için var. Bugünkü starlara sabun köpüğü gibi, öyle bir tanım var. Parlayıp parlayıp patlıyorlar. Aynı oyuncaklar gibi.