Taksit mi dediniz!

Benzin ve gıda alışverişlerine taksit yapılması geçen yılın en hareketli tartışmalarından birisiydi. İnsanların günlük harcamalarını kredi kartlarıyla taksitlendirmesi doğru mu?

Haberin Devamı

Benzin ve gıda alışverişlerine taksit yapılması geçen yılın en hareketli tartışmalarından birisiydi. İnsanların günlük harcamalarını kredi kartlarıyla taksitlendirmesi doğru mu?

Nihayetinde bankalar kendi aralarında resmi olmayan bir anlaşma yaptı. Ardından gıda ve benzin harcamalarında taksit uygulaması kaldırıldı. Böylece bu konu, kredi kartları üzerine yapılan tartışmalarının odak noktası olmaktan çıktı.

Peki o günden bu yana taksitli harcamalar azaldı mı?

Günlük hayatınızdan test edebilirsiniz. Kredi kartını uzattığınız hemen her noktada sıklıkla, "Şu kartınız var ise 9 taksit yapıyoruz" ya da "Taksit ister misiniz?" sorusuyla karşılaşıyoruz.

Dünya kredi kart kullanım kültürüne "Türk katkısı" olarak giren bu uygulamanın (bana göre bir virüs!) yarın ciddi bir risk olarak karşımıza çıkacağı endişesini taşıyorum. Kredi kartı, özünde paranın fiziki olarak taşınmasını ortadan kaldıran ve paranın dolaşım hızını yavaşlatan bir araç. Vadesinde borcunu yatırmadığınızda da ceza faizi (yüksek) ödeyerek taksitlendirme yapabilirsiniz. Ceza faizi alınıyor çünkü tüketicilerin kartlarını amacına uygun kullanması isteniyor.

Ancak cin fikirli Türk bankacılık sektörü taksit uygulaması yaparak, tüketicilerin bir ay sonraki değil, 6 ay sonraki gelirlerini bugünden harcayabilecekleri bir kanal açtı. Bu kanalın tehlikeli sulara doğru akmaya başladığını söyleyebilirim. Bu noktada sözü rakamlara bırakıyorum:

Merkez Bankası verilerine göre; 2005 yılı başında yaklaşık 25 milyon kredi kartıyla yapılan harcama toplamı 13.7 milyar YTL idi. Bu miktarın içinde taksitlendirilen bölüm (yüzde 27'si) 3.7 milyar YTL.

Bugüne geliyoruz: 30 milyon kredi kartıyla yapılan kredi kartı harcaması (09/01/2006) 17.7 milyar YTL. Bu miktarın içinde taksitlendirilen bölüm 6.2 milyar YTL. Yani taksitli harcamaların toplam harcamaya oranı yüzde 35'lere yükselmiş.

Görüldüğü gibi kredi kartı harcamaları artıyor ama artış özünde taksitli harcamalar kanalıyla gerçekleşiyor.

Tüketicilerin bir noktada tıkanacağı açık. Tıkanmanın boyutunu önümüzdeki dönem durgunluk olarak görebiliriz...

Normalde bin YTL limiti olan bir kredi kartı ile ancak toplam bin YTLlik bir harcamayı taksitlendirebiliyorsu-nuz. Bu açıdan "Tüketici aslında ödeyebileceği bir limiti kullanıyor ve limitinin ötesinde borçlanamıyor" diyebilirsiniz. Bu tartışmaya bile gerek yok. Çünkü yeni bir yöntem daha keşfedildi! Buna göre, kredi kartınızın taksitlendirilen bölümü, sizin limitinizden sayılmıyor. Bazı bankalar uygulamaya başladı bile. Size "akıllı limit" adıyla taksitlendirilmiş borçlarınızı gözardı edecek yeni bir taksit-lendirme imkanı sunuyorlar. Böylece örneğin bin YTL limitli kredi kartınız ile alım imkanınızı katlıyorlar.

Bu uygulama yaygınlaşır mı bilmiyorum. Bu eğilim başladığına göre, TBMM'de "kredi kartlarına limit" konsun mu konmasın mı tartışmaları abesle iştigal anlamına gelmiyor mu?

Astım, tansiyon ve şeker hastalarına müjde...
Hürriyet'ten Vahap Munyar ile birlikte İsviçre'nin Basel şehrinde, Norvartis'in genel kurulunu takip ettim. Bu şehirdeki ilaç fabrikalarından birisini gezdik. İlaç firmaları genelde sevilmez. Doğrudur. Yüksek fiyatlandırma yaptıklarından tutun da, patent haklarının bu kadar uzun tutulmasının doğru olup olmadığına kadar tartışma hiç bir zaman bitmez. Ancak ne olursa olsun, yaşamlarını devam ettirmek için para
kazanmak, bunun için de mutlaka derde deva olacak ilaç üretmek zorundalar. Yeni bir molekül bulacaklar ve bulduklan ilaç ile bir hastalığı iyileştirecekler. Bugün genel bir haber vermekle yetindim. Astım, tansiyon, şeker ve kanda demir eksikliği nedeniyle ölümcül tehlikeler altında yaşayanların durumunu iyileştireceği öngörülen yeni ilaçlar çok yakında kullanıma giriyor. Bu gelişmeleri, kuş gribi virüsüne karşı dünya ilaç sektörünün hangi noktada olduğuna dair bilgileri ve gözlemlerimi hafta içinde sizlerle paylaşacağım.

DİĞER YENİ YAZILAR