Sabah’ın vergi borçlarından Turgay Ciner de sorumlu

Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu (TMSF), atv ve Sabah’a ait mal varlık ve haklarının (isim, yayın, frekanslar v.s) Merkez Grubu’na devrine neden izin verdi?

Haberin Devamı

Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu (TMSF), atv ve Sabah’a ait mal varlık ve haklarının (isim, yayın, frekanslar v.s) Merkez Grubu’na devrine neden izin verdi?

İki temel nedeni vardı.

Birincisi Dinç Bilgin, bu varlıkları Turgay Ciner’e kiraladı. Yani fiili bir durum yaratıldı. İkinci ve en önemli gerekçe ise Ciner’in Bilgin’in yönettiği şirketlerin kamuya olan SSK ve vergi borçlarını üstlenmesiydi. Bu gerekçe TMSF-Ciner ve Bilgin arasında gerçekleştirilen protokole açık bir hüküm olarak konuldu.

Konuldu da ne oldu?

Resmi kayıtlarında yüzde 44’ü (2005 yılına kadar) Merkez Grubu’nda (Turgay Ciner) gözüken Satel “vergi yüzsüzleri” olarak tanınan listede yer alıyor.

Yönetim hisselerinin yüzde 50’si Ciner’e ait Sabah Yayıncılık A.Ş da söz konusu listeye girdi.

Peki bu şirketlerin vergi borçları ödenmediyse, TMSF’nin onay verdiği protokolün ne anlamı vardı?

Bizlere, bugüne kadar hep yalan mı söylenmiş?

Belli ki ilk iki veya üç taksit ödenmiş. Sonra ödemeler durdurulmuş.

Vergi Usul Kanunu açısından olaya bakıldığında karşımıza ilginç ve tartışmalı bir manzara çıkıyor.

Kanun, şirketlerin vergi borçları konusunda yönetim kurulu üyelerini sorumlu tutuyor. Ve sorumluluk bu yöneticileri atayan hissedarlara kadar uzanıyor. (Bu detay biraz daha araştırılmaya muhtaç)

Ancak bugün çok net şunu ifade edebilirim: Sabah Yayıncılık A.Ş’nın vergi borçlarından Turgay Ciner de sorumludur. Çünkü bu şirketin yönetimine girdi. Yani Ciner’in TMSF ile bir protokol yapıp yapmaması önemli değil. Çünkü, Ciner, Sabah’ın (Etibank batmadan) yönetim hisselerinin yüzde 50’sini satın alırken (vergi borçlarını bilmek zorunda) kendi adamlarını da yönetim kurulu üyesi olarak atadı.

Ancak görülüyor ki, Ciner, vergi borçlarından kendisini muaf tutacak bir dokunulmazlık kazanmış.

Borç nasıl ödenecek?

TMSF’den öğrendiğime göre, atv isim hakkı ve Samandıra matbaaları ihale yöntemiyle satıldıktan sonra (kimin aldığı önemli değil) elde edilen gelir önce bu mallar üzerinde ipotek sahibi kurum ve bankalara verilecek. Bu durumda elde edilecek gelirden öncelikle Halk Bankası, Vakıflar Bankası ve (ipoteği olması nedeniyle) TMSF hak kazanacak. Geriye para kalırsa, bu gelir söz konusu şirketlerin vergi borçları nedeniyle Maliye’ye ödenecek. Maliye’ye ödenen borç ise Ciner’in TMSF’ye olan borçlarından düşmeyecek. Çünkü, 2006 yılında çıkan bir kanun, batık bankaların hakim hissedarlarına ait şirketlerin mal ve varlıklarından elde edilecek gelirin öncelikle vergi borçlarını nedeniyle el konulmasını öngörüyor. Hatırlayın. Telsim satıldı ama elde edilen gelir, Uzan’ın TMSF’ye borcundan düşmedi. Para, İmar Bankası’nın devlete olan vergi borçlarını kapatmak için kullanıldı.

Neyse bu konuyu daha çok konuşacağız.

Küçük bir soru
Merkez Grubu’na (Çok sevdiğim bir avukatına konuyu aktardım ama yanıt alamadım) bir sorum olacak. SPK, Turgay Ciner’i Sabah Yayıncılık A.Ş’ye ortak olduğu gerekçesiyle, yatırımcılara zorunlu çağrı yapmasını istemişti. Konu mahkemelik oldu. “Ciner davayı kazandı. Olay kapandı” diye biliyorduk. Davanın sil-baştan yeniden görüşülecek olduğu yolunda bilgilerim var. Doğru mu?

Eğer böyle ise ortalık fena karışacak demektir...

DİĞER YENİ YAZILAR