Neyi tartışıyoruz?

İzmit’in kısmen susuz kalmasını mı tartışıyoruz yoksa Yuvacık Barajı ve bölgeye temiz su temin projesinin kamuya maliyetini mi?

Haberin Devamı

İzmit’in kısmen susuz kalmasını mı tartışıyoruz yoksa Yuvacık Barajı ve bölgeye temiz su temin projesinin kamuya maliyetini mi?

Kaç gündür haberleri ve yorumları takip ediyorum. Hâlen, susuzluk ile Yuvacık Projesi arasındaki bağı kuramadım. Bağ kuranların da aklına şaşırıyorum.

Kimse öküz altında buzağı aramasın.

Yuvacık Projesi’nin fiyatlandırma ve ihaleye çıkış yönteminin skandallarla dolu olduğunu Türk kamuoyuna detaylı olarak yansıtan iki gazeteciden birisiyim (diğeri Metin Münir).

Ve diyorum ki, bugün İzmit’in susuz kalması nedeniyle suçlanması, siyasi olarak aforoz edilmesi gereken, AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’dur. Ve Karaosmanoğlu’nun İzmit bölgesine temiz su vermekle görevli (İzmit Su A.Ş) şirketinin yönetimindeki arkadaşlarıdır. (Bu şirketin yüzde 48’i Thames Water’a, yüzde 22’si Gama’ya, yüzde 15’i Japon firmalara ve yüzde 15’i de belediyeye ait.)

Önce bilgilerimizi tazeleyelim.

Baraj yanlış yere kuruldu deniliyor. Bölge 1960’larda DSİ tarafından tespit edildi. Yüzlerce baraj yapan bu kurumun, (ortada daha İngiliz Thames Water şirketi yokken) inşaata başladığı (sonra yap-işlet-devret projesine dönüştürüldü) bölgenin yanlış seçildiğini ileri sürmek vicdansızlık değil mi?

Üstelik herkes şunu biliyordu: Barajın su tutma kapasitesi 55 milyon metreküp. Su tutma havzasına çevre derelerden yılda 200 milyon metreküp su akıyor.

Ve daha o dönemde DSİ, “her 12 yılda bir, barajın susuz kalabileceği”ni tespit ediyor. Barajın ve İzmit bölgesinin temiz su ihtiyacını karşılamakla görevli Thames Water, sözleşmeye bu yüzden “Barajın susuz kalması mücbir sebeptir” maddesini koyduruyor.

Yani yerel yönetim ve ilgili kurumlar susuzluk-kuraklık ihtimalini dikkate almalıydı.

Bunu geçiyorum.

1 Haziran 2006’da İzmit Su A.Ş. Yönetim Kurulu, İlyas Şeker (belediye adına) başkanlığında toplanıyor. (Bu toplantının 87 numaralı yönetim kurulu tutanakları elimde.)

O gün, Thames Water temsilcileri bir rapor sunuyor. Kuraklık alarmı veriyor. Barajın 100 günlük su stoku kaldığını, üç ay sonra su verilemeyecek noktaya gelineceği açık açık belirtiyor ve önlemler sıralanıyor. Hatta yapılması gereken yatırım ve atılması gereken adımlar konusunda firma olarak danışmanlık yapabilecekleri önerisini getiriyor.

Önlemler arasında Sapanca Gölü’nden ve/veya diğer yakın kaynaklardan baraja hiç vakit kaybedilmeden su aktarılması, (19 milyon YTL’lik bir yatırım) belediyenin vatandaşları uyararak su kesintilerine başlaması, araç yıkama, çevre güzelleştirme amaçlı su sarfiyatının kesilmesi de var.

AKP’li belediyenin temsilcisi İlyas Şeker ne yanıt veriyor? Diyor ki, “Biz İSU olarak gereken önlemleri alırız. Sizin daha ileri bir araştırma yapmanız gereksiz.”

Sonuç ortada.

3 ayı boşa harcayan belediye. İktidar ve basın ise elbirliğiyle suçluyu buluyor:

Sefa Sirmen!

Sanki Sirmen bir gece gitti ve barajın tüm suyunu içti! Sabah bir de ne görülsün, İzmit susuz kalmış!

DİĞER YENİ YAZILAR