Gazete Vatan Logo

Yasin El Kadı'yla Zapsu'nun ne işi var?

Ankara'da bir süredir dolaşan iddia sonunda Plan ve Bütçe Komisyonu'nun 1 Haziran tarihli oturumunda ilk kez tutanaklara geçti....

* Yasin El Kadı kim?
Ortadoğulu, müthiş zengin bir adam. Dünya çapında para hareketleri var. Bir bilgiye göre Suudi Arabistan kökenli Muvvafag Vakfı'nın önde gelen bir kurucusu. Heyet Ül Gaza adındaki yardım kuruluşunun finansörü. HAMAS'a para yardımında bulunduğu, El Kaide'nin de finansörlerinden biri olduğu iddia ediliyor. Tiran'daki Caravan adlı şirketinin Ürdün asıllı direktörü Abdullatif Saleh'in Usame Bin Ladin'le bağlantılı olduğu; yine Ladin'le bağlantısı bulunduğu iddia edilen Wail Jelaidan'la Balkanlar'da birlikte iş yaptığı öne sürülüyor. Hakkında kesinleşmiş suçlar var. Suudi Arabistan'daki Vahabiliği yayma politikasında rol oynadığı söyleniyor. Geçen yıl itibariyle de Türkiye'ye giriş yasağı olan bir isim.

* Peki bu isim Türkiye'nin gündemine nereden girdi?
Dünyanın kimyasını değiştiren 11 Eylül 2001 saldırısı olduktan sonra küresel finans hareketleri takibe alındı. Amaç, terörü besleyen parayı ve sahiplerini bulmak. Bunun için BM Güvenlik Konseyi bir karar aldı. Söz konusu karar bütün ilgili ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de uygulamaya kondu. Böylece terörle bağlantılı para hareketleri bizde de incelenmeye başladı.

* Bu çapta bir araştırma için sadece Türk uzmanları mı inceleme yapıyor, yoksa dışarıdan da bilgi akışı ya da destek alınıyor mu?
Hayır, BM Güvenlik Konseyi ve ABD Büyükelçiliği'nden gelen bilgiler var. Bu bilgiler devletin bazı duyarlı noktalarında değerlendiriliyor ve uzmanı olan denetim birimlerinden bu konularda araştırma yapması isteniyor. Uzmanlar yaptıkları araştırmaları ilgili birimlere bildiriyor, daha sonra Bakanlar Kurulu bu kişiler hakkında "mallarını dondurma" kararı alıyor ve söz konusu kararlar da Resmi Gazete'de yayınlanıyor.

* Yasin El Kadı adını da ilk böyle mi öğrenmiş olduk?
Evet, bu ismi BM Güvenlik Konseyi Türkiye'ye haber veriyor. Bizler de Yasin El Kadı'yı, ilgili ilk Bakanlar Kurulu kararının yayınlandığı 30 Aralık 2001 tarihli Resmi Gazete'deki 131 kişiden biri olarak öğreniyoruz. Bunların çoğu yabancı ama bildiğimiz kadarıyla birkaç Türk de var.

Üç karar açıklanmış
* Bu ilk karar; sonrakiler?

21 Mart 2002 tarihli Resmi Gazete'ye göre mevcut listeden iki kişi çıkarılıyor ama dokuz yeni isim ekleniyor. 16 Mayıs'ta 11 kişi ekleniyor, l Ekim'de 7 kişi siliniyor, 32 kişi ekleniyor, 28 Mart 2003'te 20 kişi ekleniyor, 17 Nisan 2006'da iki kişi çıkarılıyor. Ancak liste bu kadar değil. Biz bir adet sanıyorduk; dün elimize gelen bir bilgiye göre meğerse Resmi Gazete'de yayınlanmayan üç Bakanlar Kurulu Kararı daha varmış. Bu çok kuşku uyandırıcı bir durum.

* Onların tarihleri ve sayılan belli mi?
Tabii, birincisi 18 Şubat 2004 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı (+47); ikincisi 4 Nisan 2005 (+65); üçüncüsü de 17 Nisan 2006 (-1, + 186)

* Demek oluyor ki Bakanlar Kurulu Karan alınmasına karşın adları Resmi Gazete'de yayınlanmayan 297 kişi ve kuruluş daha bulunuyor?
Zaten bizim kuşku duymamıza neden olan da bu. AKP bu isimleri niçin açıklamıyor? Alınan Bakanlar Kurulu kararları niçin Resmi Gazete'de yayınlanmıyor? Bir bilginin Resmi Gazete'de yayınlanmasının amacı şudur: O bilgilerin artık üçüncü kişiler tarafından da bilinmesi isteniyordur ki, kimse "Haberim yoktu" diyenlesin. Örneğin Tapu Sicil Genel Müdürlüğü... Resmi Gazete'de o ismi okuyacak ki, varsa bir taşınmazına el koyabilsin. Ama şimdi bilmedikleri için bu mallara tedbir koyamayacak ve 297 kişi de bu gayrimenkullerini satıp, gidebilecek.

* Acaba o 297 ismin içinde kimler var?
Kimlerin olduğunu biz bilmiyoruz.

* Kim biliyor?
Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), MİT Müsteşarlığı, Hazine, Gümrük Müsteşarlığı, BDDK ve SPK. İlgili kararlar bu kurumlara gönderildiği için 297 kişinin kim olduğunu onlar biliyor.

* O zaman ya onlar da şunu söylerlerse: "Bir tek Tapu Sicil bilmiyor, onlara da biz bir yazıyla bildirdik. Bu kararların gizli kalmasını inceleme için daha doğru bulduk..."
Diyemezler, çünkü o zaman bugüne kadar ilgili altı Bakanlar Kurulu Kararı'nın neden açıklandığım izah edemezler. AKP Hükümeti hangi gerekçeyle bu isimlerin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları tarafından bilinmesini istemiyor? Kimleri korumak istiyor? Hükümetin bu konuda çıkıp bir açıklaması yapması gerekir. Çünkü biz çıkıp şunu da sorduk: Yasin El Kadı'nın hesabında, örneğin Başbakan'ın danışmanlarından birisinin de adı geçiyor mu? Yasin El Kadı'nın Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş.'de 13 Nisan 2000'de açılmış, 011200-27679 No'lu bir Türk Lirası hesabı var. Yine aynı kurumda 24 Temmuz 1997'de 011201-143100 No'lu ABD Doları hesabı açılıyor. 10 Ekim 1997'de ise bu hesaba 2-2 buçuk milyon dolar civarında bir para yatırılıyor. Bu hesaba Yasin El Kadı bir buçuk milyon dolar yatırmış; İslamic Int. Go Gulf adlı bir kuruluş 600 bin dolar yatırmış, bir de şu anda Başbakan'ın danışmanlarından birisi 60 bin dolar yatırmış. O yüzden biz de şu soruyu soruyoruz: Başbakan'ın danışmanlarından birinin adı geçiyor diye mi o üç Bakanlar Kurulu Kararı Resmi Gazete'de yayınlanmıyor? Bu kişi o 297'lik listede var mı yok mu, biz bunu merak ediyoruz.

* Okur ise şu anda sanırım öncelikle danışmanın ismini merak edecek. Elinizdeki belgelerde de adı geçtiğine göre niye açıklamıyorsunuz?
Açıklayayım; bizdeki belgelere göre Cüneyd Zapsu. Yasin El kadı'yla aynı para hareketlerinin içinde. Sadece o yok, Gaye Zapsu da var.

Artık çıkıp anlatmalı
* Nesi oluyor?

Bilmiyorum ama yine aynı şekilde Fatih Saraç var. O da Zapsu'yla ticari ilişkisi olan ve yakın arkadaşı diye tanınan biri. Ne derece doğru bunlar, bilemeyiz?

* Bir alış-veriş firmasında da El Kadı ve Zapsu'nun ortak olduğu ama ortaklıklarının iki yıl önce bittiği söyleniyor. İki yıl önce bitmesi sizce durumu düzeltir mi?
Asla düzeltmez. Önemli olan bu iki kişi bir araya gelmiş mi, gelmemiş mi? Çünkü Zapsu'yla El Kadı'nın hangi gerekçeyle ticari ilişkiye girdiklerini bilmiyoruz.

* Peki Zapsu ve Yasin El Kadı meselesiyle, Bakanlar Kurulu'nun 297'lik listeyi Resmi Gazete'de yayınlamaması meselesi arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
Şu olabilir: Zapsu'nun ismi Maliye denetleme elemanlarının hazırladığı raporlarda var, ama o raporların değerlendirilmesinden sonra oluşan Bakanlar Kurulu Kararı'nda yok. "Raporda var, niye kararda yok denmesin" diye Resmi Gazete'de yayınlanmıyor olabilir.

* Ama hükümetin birilerini koruma amacı varsa, o zaman Yasin El Kadı'yı yayınlanan ilk 131'lik listeye hiç koymayabilirlerdi?
Koymak zorunda kaldılar. Çünkü Yasin El Kadı'nın BM Güvenlik Konseyi'ne de yansıyan çok ciddi para hareketleri var. O para hareketlerinin ortaya koyduğu banka hesapları; o banka hesaplarında da bazı isimler var. işte o isimler eninde sonunda raporlara giriyor.

* Sizce Zapsu, ismi o 297'lik listede olmasa bile soruşturulmalı mı?
Elbette, terörle bağlantılı finans kuruluşlarıyla kim ticaret yapıyorsa incelenmeli. Zapsu dahil. En azından bu ticari faaliyetlerin ana kaynağı ne? Belki de terörle hiç alâkası yok, ama bilmiyoruz, açıklığa kavuşması şart. Çünkü Zapsu'nun, bizim de ve araştırılmadığı için devletin de bilmediği bazı ticari ilişkileri var.

* Başbakan Erdoğan da bilmiyor olabilir mi?
Başbakan bu işin mağduru mu, yoksa Başbakan da bu sistemin bir ucunda mı, onu bilemiyoruz. Ama Başbakan, "Bu olaylar ortaya çıksın, incelemeler sonuna kadar devam ettirilsin" diyebilirdi. Ama Sayın Maliye Bakanı bu incelemeleri yarıda kesti, soruşturmayı yapan kişi engellendi; elindeki işler alındı; MASAK'ın bu konuyla ilgili hazırladığı rapor geri gönderildi, işte tüm bunlar şüphe uyandırıyor.

* Bu raporlar biliniyor, konuşuluyor, kıyısından da olsa yazılıyor; peki sizce niye şimdiye kadar hiç birinci sayfa haberi olmadı?
Belki birincisi adı geçen şirketlerin verdikleri reklamlar olabilir. Zapsu'nun şirketlerinin gazetelere verdiği dünya kadar reklam var. ikincisi de bu raporlar kamuoyuna yansımadı. Yansır mı, onu da bilemiyoruz.

* Yansıdı; peki sonra ne olacak?
Zapsu'nun artık çıkıp, bu ilişkileri anlatması gerekiyor: Yasin El Kadı'yla ilişkisi nedir? ABD'li yazar Michael Rubin bile Middle East Ouarterly'de, Zapsu'yu El Kaide bağlantısıyla suçlayan bir yazı yazdı. Evet, birden çok Amerika var, ama sonuçta eğer Rubin'in yazısına konu olabiliyorsa bir insan, o kişinin ilişkilerinin gerçekten sorgulanması lâzım. Bence AKP, Zapsu'nun temiz olduğuna inanıyorsa bütün soruşturmaların önünü açmalı. Bunu Zapsu da istemeli.

Yargıya güvenmek istiyorum
* Bir de tersinden bakalım: Acaba Yasin El Kadı, BM Güvenlik Konseyi tarafından boş yere suçlanabilir mi? O zaman Zapsu da boş yere zan altında bırakılıyor olabilir mi?

Biz Yasin El Kadı'nın Türkiye bağlantılarını sorguluyoruz. Şayet kendisi boş yere suçlandıysa, suçlandığı ülkelerde dava açabilir. Çok varlıklı olduğuna göre avukat tutmakta zorlanmayacağı açık. Kaldı ki, Yasin El Kadı'yla bağlantılı Türkiye'deki firmalar hakkında vergi kaçakçılığı raporları yazıldığını da biliyoruz,. İşin özü şu. Zapsu El Kadı'yla olan ilişkisini kamuoyuna açıklamak zorunda.

* Yasin El Kadı'nın, hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı'nın iptali için yaptığı başvuru Danıştay 10'uncu Daire'de görülüyor. Aldığımız bir duyuma göre de davanın müspet sonuçlanma ihtimali yüksekmiş. Kadı suçlu konumundan çıkarılırsa sizce bu iddialar iyot gibi açıkta bırakılmış olur mu?
Yargıya güvenmek isterim. Ama bir de şöyle bir şey var; acaba yargının önüne nasıl bir dosya kondu? Yargının önüne içi boş dosya konursa yargı neye göre karar verecek?

* Peki sizin elinizde rapor olmasına karşın ve Zapsu'nun da dokunulmazlığı olmadığına göre niye şimdiye kadar suç duyurusunda bulunmadınız? Ya da herhangi bir resmi kuruluşu bu konuda uyardınız mı?
Hiçbir resmi organı uyarmadım. Çünkü resmi raporlara yansıyan saptanmış bazı ilişkiler var. Bu ilişkilerin araştırma soruşturma bağlamında derinleştirilmesi gerekiyor. Ama siyasal iktidar bunu araştırmak yerine engelliyor. Bu aşamada beklediğimiz şey Zapsu'nun konuşmasıdır.

Raporu yazan elemanın basına gelmeyen kalmadı
* Peki bu elinizdeki rapor nereden gelme?
Sümer Oral döneminde görevlendirilen bir Maliye Müfettişi'nin hazırladığı bir rapor bu,

* Hazırlanıp, nereye verilmiş?
MASAK'a. Tabii bir de Teftiş Kurulu Başkanlığı'na...

* Yani güvenilir mi diye soruyorum?
Son derece güvenilir. Zaten size hesap numarası ve para miktarı da veriyoruz. Eğer bunları yalanlayacaklarsa yalanlasınlar, biz de o zaman çıkıp elimizdeki belgeleri ortaya koyalım. Ama yalanlama bile yapamıyorlar.

* Ya bu raporu yazan Maliye'nin denetleme elemanı; onun basma bir şey geldi mi?
Gelmez olur mu? Zaten kuşkularımızı artıran bir diğer nokta da o. Bu denetimi yapan kişinin Albaraka Türk'ten bilgi istedikten sonra başına gelmedik kalmadı.

* Hemen bilgi mi uçuruldu diyorsunuz?
Ben de eski bir Maliye denetim elemanıyım. Biz yaptığımız incelemelerle ilgili Bakan'a bilgi vermeyiz. Raporumuzu kendimiz yazarız, başkanlığa veririz. Eğer bir denetim elemanı özel bir finans kurumundan bilgi istediktensonra o Bakan devreye girip, "Ne yapıyorsun sen" derse o zaman Bakan'a ulaşan başka birileri var demektir; "Bizden bilgi istediler, haberin olsun" diye..,

* Maliye Bakanı Unakıtan'ı kastediyorsunuz; peki zaten Unakıtan'ın mazisinde de bir Âl Baraka Türk yöneticiliği yok muydu?
Evet, tam da Yasin El Kadı ve Zapsu'nun ortak hesaba para yatırdıkları 1995-98 yıllarına denk geliyor.

* Ve Unatıkan da bu konuyu araştıran müfettişi engelliyor?
Evet, bu arkadaş olaydan sonra 10 Şubat 2004'te görevinden alındı. Bu maliye tarihinde olmamış bir olaydır. Zaten olay yargıda. Artı bir de bu arkadaşa "Elindeki işi 10 gün içinde bitireceksin" diye de yazı yazılıyor.

* Yani "Bu işi fazla karıştırma" mı denmiş oluyor?
Açıkçası öyle. "Bu işi fazla karıştırma, bu işin üzerine fazla gitme." deniyor.

Haberin Devamı