Gazete Vatan Logo

Yaşar Kemal hayatını kaybetti

O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler...

Yaşar Kemal hayatını kaybetti

İnsanı sarıp sarmalayan, destansı Demirciler Çarşısı Cinayeti romanı bu cümleyle başlıyordu.. Türk edebiyatının devi Yaşar Kemal, o romanındaki hafızalara kazınan o güzel insanlar gibi, o güzel ata binip çekip gitti...

Türkiye ve dünya edebiyatının büyük ismi Yaşar Kemal, yaklaşık 1,5 aydır yoğun bakım altında tedavi gördüğü İstanbul’da, dün saat 16.46’da hayatını kaybetti. Solunum güçlüğü ve kalp ritm bozukluğu sebebiyle 14 Ocak’ta İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Yaşar Kemal, o tarihten beri bu hastanede tedavi görüyordu. Yaşar Kemal’in doktorları yaptıkları açıklamalarda, akciğer enfeksiyonu ve ritm bozukluğunun yanında çoklu organ yetmezliği yaşadığını söyledi. Yaşar Kemal iki kez evlendi. İlk evliliğini İspanyol göçmeni Sefarat Tilda ile yaptı. Bu evliliğinden Raşit Gökçeli adında bir oğulları oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yaşar Kemal’in vefatı üzerine, eşi Ayşe Semiha Baban’a başsağlığı dileğinde bulundu.
DAVUTOĞLU’NUN YAŞAR KEMAL ÜZÜNTÜSÜ
Çözüm Süreci nihai aşamaya gelmeden...
Başbakan Ahmet Davutoğlu, dev yazarın ölümü üzerine bir taziye mesajı kaleme alarak üzüntülerini bildirdi:
“Büyük yazar, büyük sanatçı Yaşar Kemal’i kaybetmekten duyduğum hüznü ifade edecek kelime bulmakta güçlük çekiyorum. Anadolu’nun ruhunu Köroğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan çizgisinde coşkuyla yansıtan ve modern edebiyat imkânlarıyla büyük bir romancı ve hikâyeci olarak dile getiren büyük Usta Yaşar Kemal Cumhuriyetimizle aynı yaştaydı. Söz söylemenin zor olduğu zamanlarda evrensel bir aydın duyarlılığıyla hem muhalif tavrını koruması, hem de gerçeği sakınmadan ifade etmesi; yazar ve sanatçı olarak Yaşar Kemal’in ülkesine karşı duyduğu sorumlulukla onu çok özel ve saygın bir konuma taşımıştır. Kürt Kökenli bir aydınımız ve ülke meselelerinde söyleyecek çok sözü olan Yaşar Kemal’i Çözüm Süreci nihai aşamaya gelmeden sonsuzluğa uğurladığımıza üzülürken, birlik beraberlik ve kaderdaşlığımız yolunda kat ettiğimiz mesafenin onu memnun ettiği umuduyla teselli buluyoruz.”
Hayallerin ötesinde...
Siyasiler ve dostları Yaşar Kemal’ın ölümünün ardından üzüntülerini dile getirdi:
TBMM Başkanı Cemil Çiçek: “Hikaye ve romanlarının yanı sıra folklor araştırmalarıyla da edebiyatımıza büyük değer katan ve dünyayı bin çiçekli bir kültür bahçesi olarak gören Yaşar Kemal, okuyucularına emanet ettiği eserleriyle aramızda yaşamaya devam edecektir.”
Fatoş Güney (Yılmaz Güney’in eşi): O bir deryaydı. Yaşar Kemal adını duymamış bir kimse düşünemiyorum Türkiye’de. Onun kitaplarını okumamış bir kitap sever düşünemiyorum. Bizim dostumuzdu, Yılmaz’ın ağabeyiydi. Yılmaz Güney’i keşfeden de odur. Atıf Yılmaz’a göndermiştir senaryosuyla. Yılmaz ondan sonra sinemaya adımını atıyor..
Ahmet Ümit: Sadece Türkiye’yi değil, dünya kültürünü derinleştirdi ve zenginleştirdi. Ona bir teşekkür borçluyum.
Rutkay Aziz: İnsanına, ülkesine ve duasına tutkuyla da bağlıydı. Onun gök gürültüsü gibi gürleyen kahkahasını özleyeceğim.
Tarık Akan: Güneydoğu’da yaptığım filmlerin senaryolarını ona okuturdum. Oradaki insanları konuşurduk berebar, ondan çok şey öğrendim.
Légion D’Honneur nişanı aldı
- Kemal, ‘Dünyanın En Büy ler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı’nı, ilk romanı olan ‘İnce Memed’ ile 1955 yılında Varlık Roman Armağanı’nı ve 1974 yılında da ‘Demirciler Çarşısı Cinayeti’ adlı eseriyle Madaralı Roman Ödülü’ nü kazandı.
- 1977 yılında da ‘Yer Demir Gök Bakır’ eseri Fransa’da Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yabancı romanı seçildi. ‘Binboğalar Efsanesi’ ile de 1979’da yaz dönemi için Büyük Edebiyat Jürisi tarafından seçilen kitaplar arasında yer aldı ve 1984 yılında Fransa’nın Légion D’Honneur nişanını aldı.
- Kemal, Adana’da yetişmesinden dolayı eserlerinde Torosları, Çukurova’yı ve o yörenin insanlarının çektiği yaşam sıkıntılarını eserlerinde işledi. Ağalık, kan davaları gibi toplumsal konuları dile getiren Kemal, roman, deneme, öykü, çocuk romanı, derleme gibi edebi eserlerle Türk Edebiyatı’na katkıda bulundu.
- Yaşar Kemal’in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
Babasının öldürülüşüne tanık oldu...
Asıl ismi Kemal Sadık Göğceli olan Yaşar Kemal, 1923 yılında Adana’nın Osmaniye İlçesi’ne bağlı Hemite Köyü’nde dünyaya geldi. Ailesi , Van’ın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (Ünseli) köyünden gelen Kemal’in annesinin ismi Nigar hanım ve babasının ismi de Sadık efendiydi. Babası çiftçilikle uğraşan Yaşar Kemal, kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüdü. Ailesi ise Birinci Dünya Savaşı’ndan dolayı Van’dan göçerek Adana’nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (Gökçedam) köyüne yerleşti. Yaşadığı küçük bir kaza nedeniyle tek gözünü kaybetti. Beş yaşındayken ise babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. İlköğrenimine Burhanlı köyü ilkokulunda başlayan Kemal, ilkokulu Kadirli Cumhuriyet İlkokulu’nda tamamladı.
ROMANLARI
İnce Memed I
İnce Memed II
İnce Memed III
İnce Memed IV
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Karıncanın Su İçtiği
Tanyeri Horozları
Ortadirek
Yer Demir Gör Bakır
Ölmez Otu
Demirciler Çarşısı Cinayeti
Yusufçuk Yusuf
Yağmur Kuşu
Kale Kapısı
Kanın Sesi
Üç Anadolu Efsanesi
Ağrı dağı Efsanesi
Binboğalar Efsanesi
Algözüm Seyreyle Salih
Çakırcalı Efe
Yılanı Öldürseler
Kuşlar da Gitti
Deniz Küstü
Yağmurcuk Kuşu
ÇOCUK ROMANI
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
ÖYKÜSÜ
Sarı Sıcak
DENEME-DERLEMELERİ
Ağıtlar
Taş Çatlasa
Baldaki Tuz
Gökyüzü Mavi Kaldı
Ağacın Çürüğü
Yayımlanmamış 10 Ağıt
Sarı Defterdekiler
Ustadır Arı
Zulmün Artsın
ALDIĞI ÖDÜLLER
1982 - Uluslararası Cino Del Duca Ödülü
1984 - Fransız Legion d’Honneur Ödülü Commandeur payesi
1986 - Kale Kapısı ile 1986 Orhan Kemal Roman Ödülü
1988 - Fransa Kültür Bakanlığı “Commandeur des Arts et des Lettres” Nişanı
1991 - Fransa Strasbourg Üniversitesi Onur Doktorası
1993 - Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü
1995 - Morgenavissen Jylaand-Pösten Ödülü (Danimarka)
1996 - Kanun Sesi ile 1996 Akdeniz Yabancı Kitap Ödülü (Perpignan, Fransa)
1996 - VIII Katalunya Uluslar arası Ödülü (Barcelona, İspanya)
1996 - Lillian Hellman/Dashiell Hammett Baskıya Karşı Cesaret Ödülü (New York, ABD)
1997 - Uluslararası Nonino Ödülü (İtalya)
1997 - Kenne Vakfı Düşünce ve Söz Özgürlüğü Ödülü (Uppsda, İsveç)
1997 - Norveç Yazarlar Birliği Ödülü, Wole Soyinka ile ortak
1997 - Frankfurt Kitap Fuarı Alman Yayıncalar Birliği Ödülü
1998 - Frei Üniversitesi Berlin fahri doktora
1998 - Bordeaux Yayıncılar Birliği Yabancı Edebiyat Ödülü
2002 - Bilkent Üniversitesi fahri doktora
2003 - Z. Homerus Şiir Ödülü
2003 - Savanos Ödülü (Selanik)
2008 - Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü
2011 - Grand Officier dans l’Ordre National de la Légion d’Honneur Nişanı
2013 - Ermeni Krikor Naregatsi Nişanı
İnce Memed 7 yılda bitti
Yaşar Kemal’in edebiyat hayatı ise 1939 Türksözü gazetesinde başladı. İlk eseri Ağıtlar isimli kitabı Adana Halkevi tarafından 1943 yılında çıkartıldı. Yaşar Kemal’in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya ve diğer çeşitli dillere çevrildi. Dünyaca ünlü romanı İnce Memed’i 1947 yılında yazmaya başlayan yazar çeşitli sebeplerle romanını yarım bıraktı hatta 1950 yılında siyasi nedenlerden dolayı hapse girdi ve 1 yıl tutuklu kaldı. Bu aradan sonra İnce Memed’i 1954 yılında bitirdi. Romanın fikir kaynağı yazarın eşkıya olan ve vurulan amcasının oğludur. Eserde yer alan ‘Çakırdikeni’ hikayesi aslında bir bakıma eşkıyalığın felsefesinin yapılmasıdır. İnce Memed romanından sonra ise ünü Türkiye sınırlarını aşıp tüm dünyaya yayıldı. İnce Memed yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı.
Don Kişot hayatımı değiştirdi
Yaşar Kemal, 2012’de verdiği röportajında “Don Kişot’u okuyunca yeni bir dünya buldum” diyerek şunları söyledi: “İlk okuduğum roman Alphonse Daudet’nin “Le Petit Chose” adlı kitabı. Daudet’nin torununun Ceyhan’da bir çiftliği bir de küçük fabrikası vardı. Kitabı da Amasya’da bir öğretmen çevirmişti. Ondan sonra da “Kerem ile Aslı”yı okudum. Beni ilk etkileyen kitap, Don Kişot oldu. Don Kişot’u ikinci defa okuyunca kendimi yeni bir dünyada buldum.“
‘Halkı kim eziyorsa ben onun karşısındayım’
Yaşar Kemal, 1971 yılında çok konuşulan röportajını Abdi İpekçi ile yaptı. Röportajında, “Ta çocukluğumdan bu yana, kendimi bildim bileli, okur-yazar değilken bile şiir söylerdim” diyerek şunları söyledi:”Röportajlar yazdım. Hikayeler, romanlar yazdım. Çalışma tarzım gösteriyor ki, halktan yana, halkla birlikte işini gören bir sanatçıyım. Benim kişiliğimi ve sanatımı halktan ayırmak mümkün değil. Yirmi yedi yaşıma kadar halk içinde, halkla birlikte çalıştım. Yani bir kol emekçisiydim. 1951’de İstanbula geldiğimde, elimde bir kitaplık hikaye vardı. Örneğin, benim dünyaya çıkmış ilk eserim İnce Memed değildir, “Bebek” hikayesidir. Önce Fransızcaya çevrildi, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye, birçok dillere. Son yirmi yılın dünyada çıkmış birçok hikaye antolojisinde “Bebek” hikayesini de buluruz. 17-18 yaşlarımda bende sol düşünce belirmeye başlamıştı. Sanatım onunla tay gitti, yani paralel. Ben iki şeye inanırım. İki şeyin sonsuz gücüne, sonsuz yaratıcılığına, sonsuz değişimine; halk ve doğaya.

Haberin Devamı