Gazete Vatan Logo
Magazin Yarış kızışıyor

Yarış kızışıyor

Cannes Film Festivali’nde ana yarışmanın en iyi filmleri öne çıkmaya başladı. Henüz birinci konusunda fikir birliği olmasa da ilk üçte ‘Sieranevada’, ‘Paterson’ ve ‘Toni Erdmann’ var

Yarış kızışıyor

Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye adayları birbiri ardına görücüye çıkıyor. Yarışın sonuna doğru yaklaşıyoruz. Ödülü hangi filmin alacağı konusunda henüz bir fikir birliği yok. Eleştirmenlerin yıldızları Alman filmi Toni Erdmann’ı zirveye doğru taşıyor, ama yarıştaki en iyi filmlerden bahsediyorsak, ondan önce Romen filmi Sieranevada ve Jim Jarmusch’un yönettiği Paterson’ı anmak gerek. Birden çok favorinin olduğu ve kalburüstü filmlerin izlendiği bu yıl, Altın Palmiye yarışı tüm şiddetiyle belirsizliğini koruyor.

ŞİMDİLİK YARIŞIN EN İYİSİ: SIERANEVADA

Sieranevada, daha önce Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümünden ödülle ayrılmış olan Cristi Puiu’nun ana yarışma sahnesine çıkmasına vesile oldu. Bir aile yemeğini neredeyse eş zamanlı olarak izlediğimiz film, üç saate yakın süresi boyunca bir an için bile ritmini bozmuyor. Puiu’nun filmi, sinemada mekan kullanımı ve diyalog yazımı konularında okullarda ders olarak okutulmalı. Yönetmenin filmde gerçek bir aile kullandığına ve senaryosunu gerçek diyaloglara dayandırdığına tüm dünyayı ikna edebilirsiniz. Yeter ki isteyin.

Haberin Devamı

JARMUSCH FORMUNDA, PATERSON BİR HARİKA!

Jim Jarmusch’un gönül gözü açan Paterson’ı, izledikten sonra uzun süre yanı başınızda kalan filmlerden. Gündelik hayatın tekrarları arasında sıkışmış, ufacık bir pencereden kafasını uzatan ana karakteri, insanın ruhunu okşayan dinginliğinden hiç ödün vermiyor. Jürinin, Paterson’ın değerini bileceğini düşünmek iyimserlik olur, ama Sieranevada’dan sonra, yarışmanın en iyisiyle karşı karşıyayız. Cristian Mungiu ve Xavier Dolan’ın filmlerinin dengeleri değiştirebileceğini ekleyelim.

TONI ERDMANN OYUNCULUK ÖDÜLLERİNE GÖZ KIRPIYOR

Toni Erdmann’ın, izleyeceğiniz en sıra dışı baba-kız ilişkisi filmi olacağını iddia etsek, abartmış olmayız herhalde. Yönetmen Maren Ade, filmini baştan sona, seyircinin özdeşleşmekte zorlanacağı iki karakterin ilişki eğrisine sabitliyor. Tekrara düşme pahasına, her dakikayı karakterlerini derinleştirmek için kullanıyor. Toni Erdmann, etkileyici, eğlenceli ve yer yer hüzünlü. Hayli beklenmedik, harika anlar barındırıyor. İki oyuncunun performansı, yarışmanın en iyilerinden. Ama film, yarışmanın en iyisi değil.

Haberin Devamı

Diğer yarışma filmleri

Mal de pierres, Marion Cotillard’ın potansiyeline birkaç boy küçük gelirken, özellikle finaliyle uzun süre alay konusu olabilir. American Honey’de Andrea Arnold’ın kamerayla dansını izledik. Yönetmen ödülü alsa, gözümüz arkada kalmaz. Ancak hikayesi ve karakterleri, kamera hakimiyetini çok geriden takip ediyor. Park Chan-wook’un Ah-ga-ssi’si farklı bakış açılarından anlatılacak kadar çok boyutlu ve ilginç bir hikayeye sahip değil. Loving’e gelince, Jeff Nichols’ın kendi sinemasına göre çok daha geleneksel bir anlatımı tercih etmesi şaşırtıcı. Film, kabul edilebilir bir çizgide seyrediyor, ama tatmin edici olmaktan uzak. Cannes’dan sadece bir kez ödülsüz dönmüş Dardenne Kardeşler ise La fille inconnue ile kariyerlerinin en zayıf filmine imza atmış.