Gazete Vatan Logo

Yar bana bir üçüncü göz

Şimdi, arayışlar içinde bir metropol kadını olarak yolumun "spiritüel" bir takım faaliyetlere uğramaması ayıp olurdu. Farkındaysanız epey bir haftadır Beyaz Türkler'e kafayı takmış bulunuyorum

Şimdi, arayışlar içinde bir metropol kadını olarak yolumun "spiritüel" bir takım faaliyetlere uğramaması ayıp olurdu. Farkındaysanız epey bir haftadır Beyaz Türkler'e kafayı takmış bulunuyorum. Solgar kadınları, Fitness insanları, oksijen takviyeleri, Türkilizce denemeleri derken sonunda "çakra" muhabbetine de daldım. Tam teşekküllü bir Beyaz Türk olmak için gördüğünüz gibi canla başla çalışmaktayım.

Bilenler bilir "çakra" mühim mesele... Birinden biri kapalı oldu mu yandınız demektir. Fakat bu çakra denen mereüer acayip nazlı şeyler; zırt pırt kapanıyor.

Nedir güzel kardeşim bu çakra diyorsanız efendim bu çakralar vücudun enerji merkezleri. Vücutta yedi tane var: Kök çakrası, haç çakrası, güneş sinir ağı çakrası, kalp çakrası, gırtlak çakrası, alın çakrası ("üçüncü göz" de deniyor) ve tepe çakrası. Her birinin ayrı bir vazifesi var. Cinsel doyum, hayata bağlılık, şefkat, verimlilik, sezgi, sevgi, karar verebilme, hayalgücü, bilgelik milgelik... Hangisi kapalıysa onunla ilgili yetenekleriniz köreliyor falan filan...

Çok bilmiş bir arkadaşımın tavsiyesiyle bir bioenerjicide aldım soluğu. Tuhaf bir takım bitki çayları eşliğinde vücudumun orasına burasına dokunuldu ve ortaya çıktı ki benim çakralarımın yarısı kapalı. Bu su demek oluyor: Var olduğu iddia edilen Kozmik Enerji tepemden girip vücuduma dağılamıyor. Yıllardır kozmik enerjiden bir gıdım bile nasiplenememişim yani... Nasıl yaşamışsam bugüne kadar...

Açıver gitsin demeyin! Kolay iş değil.. Yoga, meditasyon, beslenme, sigarayı ve bilumum sağlıksız şeyleri bırakmak, güneşin doğuşunu ve batışını izlemek, kuş sesleri dinlemek, güneşte parlayan buğday tarlasına bakmak, dalgaların geliş ve gidişini izlemek, üzerine volkanik taşlar koymak, yüksek enerjili birinin sana parmak uçlarından enerji vermesi, new age müzik dinlemen falan gerekiyor.

Fakat daha önemlisi bu işlerden anlayan birilerine devamlı olarak gitmen, devamlı olarak iyilik güzellik, enerji, ışık, yüksek frekans, refleksoloji, farkındalık, anti madde, insanlık yolu, yüksek bilinç, alternatif sistemle enerji dengesi, algılama seviyesi, tekamül, ilahi irade gibi muhabbetleri dinlemen ve "bir gün iki zen rahibi ırmağın kenannda yürürlerken" diye başlayan, bitmez tükenmez binlerce meselden ha bire ders çıkartman gerekiyor...

İtiraf etmeliyim ki işin en zor faslı bu. Hani kimsenin kalbini kırmak istemem ama yemin ediyorum çekilecek gibi değil. Kavramlarla arası daima iyi olan birisi olarak tam açıklanamayan, ağızda güzel durduğu için dökülüp durulan, "tamam da nedir kardeşim bu yüksek bilinç" diye ısrarla sorduğum zaman "farkındalık", "peki farkındalık nedir" dediğim zaman "yüksek bilinç" dışında bir cevap alamadığım bu binlerce laf arasında kalbim sıkışıp duruyor. Hayır kimsenin kendini rahatlatma yolunu eleştirdiğim yok Trafikte insanlar "açık çakraları" sayesinde birbirlerine yol vereceklerse herşeye razıyım...

"Mutlu hanım inancınız yok, bir kere inanın sizin de üçüncü gözünüz açılacak, faydasını o zaman göreceksiniz" laflarına da razıyım... Fakat madem ki herşey "inanca" bakıyor, iki rekat namaz yerine neden volkanik taşlarla, efendim aromaterapik yağlarla oynayıp duruyoruz onu anlamıyorum. Allah yerine "yüce yaratıcı" deyince ne değişiyor hele hiç anlamıyorum.

Sonuç olarak "çakra açma hapının" bir an önce çıkmasını bekliyorum. Yoksa bu kavramları anlamlandıracağım diye açık olan çakralarım da sonsuza dek kapanacak gibi geliyor bana. Gördüğünüz gibi Beyaz Türk olmak zor bir şey...

Haberin Devamı