Gazete Vatan Logo

Vakit'ten bir tuhaf manşet daha!

'PKK'nın görevi Kürtleri laikleştirmek'

SP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu: PKK 30 yıl boyunca bu bölgede Kürtleri laikleştirmeyi, sekülerleştirmeyi üstlenmiş örgüttür.

İşte VAKİT'in haberi:

Piyasaya yeni çıkan kitabı üzerine görüştüğümüz Hatipoğlu, emperyalist güçlerin Ortadoğu’da hegemonyalarını sağlamak için her türlü yolu denediklerini ifade ederek “Türkiye’nin çözmesi gereken en büyük sorunlarından birisi, kimilerinin ‘Güneydoğu’, kimilerinin ‘terör’, kimilerinin ‘Kürt Sorunu’ dediği sorundur. Türkiye bu sorunu sırtında taşıyarak, 21. yüzyılda gerçekten yıldız bir ülke olamaz. Türkiye bu sorunu çözerek 21. yüzyılın en güçlü ülkesi haline gelebilir” dedi.
Sorunun çözümü için herkesin ezberini bozması gerektiğini vurgulayan Hatipoğlu, şunları söyledi: “İlk olarak Kürtler kendi ezberlerini bozmalı. İkinci olarak ise bu ülkede yaşayan ve Kürt sorununu çözmekle görevli olan başta iktidar olmak üzere tüm anayasal kuruluşlar başta kendi ezberlerini bozmalı ve yeniden gözden geçirmeli. Anayasal kuruluş derken, siyasetçi, bürokratlar, ordu hepsini kastediyorum.” “Muhalefetin de ezberini bozması lazım, sadece iktidarın değil” diyen Hatipoğlu, “Bugün iktidarın bu sorun ile ilgili çözümsüzlüğü ortada ama muhalefet çok daha kötü bir çözümsüzlük içinde” dedi.



DTP’YE HEM UYARI HEM TAVSİYE
DTP’li milletvekillerini hem uyaran hem de kendilerine tavsiyede bulanan Hatipoğlu, “DTP de kendi ezberini bozmalıdır. Eğer bir siyasi parti olacaksa meşru bir siyasi kadro olarak mücadele etmeyi düşünüyorsa öncelikle kendisini terörden ve terör örgütünden arındırarak bu bölge halkının sorunlarını çok yürekli bir şekilde çözüm önerileri ile birlikte gündeme taşımalıdır. Ama bunun temel koşullarından birisi silahın bırakılmasıdır. Ülke ile savaşan bir örgüt adına siz sorun çözmeye kalkışamazsınız. Önce DTP çıkacak ‘silahlı örgütle hiçbir ilgisinin olmadığını’ açıkça ifade edecek. Ve silahlı mücadeleyi kınayacak. PKK’yı terör örgütü olarak görecek” şeklinde konuştu.

ÇÖZÜM ANADOLU’DADIR
Sorunun ancak yurtsever ve vatansever Türklerle, Kürtlerle işbirliği ile çözülebileceğine işaret eden Hatipoğlu, şunları söyledi: “Bu sorunun çözümü Atlantik ötesinde değildir. Kulağımızı Atlantik ötesine kabartarak, oralarla işbirliğini önemseyerek, oralarla yapılacak işbirliğiyle bu sorunun kökünden kazıyacağını varsayarak yola çıkarsanız, hatalı neticelere ulaşırsınız. Çünkü Atlantik ötesindeki güçler bu sorunun sürüp devam etmesinden yanadır. Bu nedenle çözüm olmaz. Çözüm bu ülkenin topraklarındadır. Anadolu’dadır.”

DÜŞÜNCE KODLARI DEĞİŞTİRİLİYOR
Ortadoğu ve Mezopotamya tarihinde defalarca işgal edilmesine rağmen hiçbir yabancı gücün kalıcı olamadığına dikkat çeken Vehbi Hatipoğlu, “Geldikleri gibi geri gitmişlerdir. Bu coğrafya üstünde hegemonya, egemenlik kurmak isteyen güçler özellikle Irak işgalinden sonra artık bunu askeri kuvvetle oluşturamayacaklarını anlamışlardır. Bu yüzden günümüzde sanal işgaller söz konusudur. Sanal işgal derken ekonomik, sosyal ve kültürel anlamdaki değişimleri kastediyorum. Yani bilinçleri kirletiyorlar. Düşünce kodları değiştirilerek, Müslüman bir toplumu seküler bir hale dönüştürme mücadelesi veriliyor” diye konuştu.

Düşünce kodlarının değişimini Hatipoğlu, şu cümlelerle açıkladı: “Bunun adına ister “laik İslâm” deyin ister “ılımlı İslâm” deyin... Burada mesele düşünce kodlarını değiştirmek, zihni kirletmek, kavramların içini boşaltmak ve bize batının uygun gördüğü bir “Müslüman şablonu” giydirmek. Aslında kimsenin söylemediği konu şudur; PKK 30 yıl boyunca bu bölgede Kürtleri laikleştirme, sekülerleştirmeyi üstlenmiş bir örgüttür. Kürtler PKK ile birlikte seküler bir anlayış ile birlikte adeta hazırlanmak istenmişlerdir. Kürtlerin en temel vasfı olan Müslümanlık örselenmek istenmiştir. Bunun için de Marksist-Leninist bir örgüt olan PKK ortaya çıkmıştır.” Terörist başı Abdullah Öcalan’ın, Ali Fırat takma ismi ile birçok kitaplar yazdığını hatırlatan Hatipoğlu, “Öcalan, nemalandığı kendisi gibi Marksist düşünce sahiplerinin, geçmişte dinle, İslâm’la ilgili yaptığı bütün yorumları aynen tekrarlamıştır. Örneğin Öcalan’a göre, “Peygamber çok akıllı bir adamdı. Kendisinin peygamber olduğunu söyleyerek insanları etrafında topladı.” Marksistler gibi Öcalan’a göre din; “İnsanların doğa karşısındaki güçsüzlüklerinden ötürü sığındıkları bir mefhumdur.” O dönemdeki yazıları incelendiğinde görülecektir ki ateist düşünce çok net bir şekilde ifade ediliyor. Ancak daha sonraki dönemde komünizmin yıkılması ve dünyada artık geçerliliği kalmadıktan sonra “millici Kürt ulusalcılığını” ön plana çıkaran söylemler geliştirmişlerdir. Müslüman Kürtlerin de tepkisiyle karşılaşınca, bu sefer kendilerince birkaç tane hocaefendiyi örgütleyerek işte İmamlar Birliği gibi kuruluşları gerçekleştirerek, Müslümanlara şirin gözükmeye çalışmışlardır” dedi.

PKK’NIN DİNE BAKIŞI
PKK’nın din ve Hz. Peygamber ile ilgili düşüncelerini görmek için illaki Öcalan’ın kitaplarını okumak gerekmediğini belirten Hatipoğlu, PKK’nın dine bakış açısını örneklerle anlattı: “PKK’ya yaslanarak siyaset yapan kimi kurumların seçimleri hangi sosyalist örgütlerle ittifak halinde gerçekleştirdikleri görmek yeterlidir. Sol derken sosyal demokratlar değil, Marksist kökenli örgütlerle işbirliği yapmışlardır. Seçim arifelerinde HADEP olsun, DTP olsun, bütün sosyalistleri seçim ittifakına davet etmişlerdir. Şimdi Ufuk Uras’ın, Akın Birdal’ın DTP ile buluştuğu ortam neresidir? Geçmişteki sosyalist ortamda buluşuyor. Bu kitap çok net bir şekilde ortaya koyuyor ki: Bugün yaptıkları açık oturumlarla PKK’yı suçlayanlar dünkü Marksistlerdir.”

HATİPOĞLU’NDAN PKK’NIN GELİŞİMİ
“PKK kurulmadan önce Türkiye’de sosyalist akım iki ana kulvarda gelişiyordu. Bunlardan birisi Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi’nin desteklediği Aydınlık Dergisi. Bir de DEV-YOL ve DEV-SOL’un Devrimci Yol Dergisi vardı. Bu iki dergiyi alıp okuduğunuzda o günün ifadesi ile hem Maocular hem Leninciler ve Stalinciler, “Kürtlerin kendi bağımsız devletlerini kurma hakkının hiçbir suretle tartışma konusu bile olamayacağını, buna hakkı olduğunu” söylüyorlardı. Türkiye’de “Kürt Solu” ilk defa bunlar tarafından ifade edilmiştir. Sosyalist hareket içinde “Kürt Solu” oluşmuştur. Abdullah Öcalan bu ortamdan gelen bir insandır. Eski sosyalisttir. Kürt solunun oluşmasına vesile olmuştur.”

SOLU PARÇALAMAK İÇİN KÜRT SOLUNU ÇIKARDI
“Öcalan kendi düşüncesi ile bu karara varmış değil. İncelendiğinde görülecektir ki ülkeyi koruduğunu, devleti koruduğunu zanneden kimi kurumlar, o günkü sol hareketi parçalamak, bölmek, güçsüzleştirmek maksadıyla “Kürt Solu” gibi bir tartışmayı gündeme getirmişlerdir. Kendilerince bölmüşler... Oysa ki o mantıksızlık, o basiretsizlik solu parçalamış ama Türkiye’nin de önüne çok büyük bir sorun koymuş... MİT’tir, şudur budur, hepsini kastediyorum.”

PKK İDEOLOJİSİNİN TEMELİ
“PKK kendiliğinden kurulan bir kuruluş değildir. PKK’nın oluşmasına bu ülkede dindar hiçbir insanın dahli yoktur. İlk günden son güne kadar Müslümanlar bölücülüğe, ayrımcılığa ve emperyalizme karşı durmuşlardır. Ama Marksistler PKK’nın kuruluşunu sağlayan, fikri temelleri atan, ideolojik temelini oluşturan güçlerdir.”

ZAMANIN MARKSİSTLERİ ULUSALCI OLDU
“O günkü Marksistler bugün Türkiye’de, şimdi ‘ulusalcı’ geçiniyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni koruma ve kollama gibi bir görevi üstlendiklerini vehmederek, o adamlar şimdi PKK’ya karşı toplumsal bir hava oluşturmaya çalışıyorlar.”

DEĞİŞMEYEN TEK YÖNLERİ DİN DÜŞMANLIĞI
“O Marksistlerin değişmeyen bir tarafı vardır. Dün de dine karşıydılar. Dince kutsal sayılan her şeyi laiklik karşıtı düşünce ve eylem olarak vehmediyorlardı. Bugün de aynı tutumlarını sergiliyorlar. Din konusundaki tutum ve duruşları değişmedi. Din düşmanlığına devam ediyorlar.”

ASKERLERİN İTİRAFLARI
“Şimdi herkesin hata yapma hakkı vardır. Ama bir ülkeyi yöneten kadroların yaptıkları hataların bedeli toplumda çok ağır ödenir. Sayın Evren diyor ki ‘Kürtçe’yi yasaklamamız hataydı’ iyi de paşam sizin o kişisel tercihinizin arkasından doğan şu musibetteki payınız nedir? Bunu değerlendirmeniz gerekiyor. Bu payın da çok yüksek olduğunu, Aytaç Yalman Paşa açıklıyor; ‘Biz bu işin sosyal yanını görmemiştik’ diyor. Bunların hata olduğunu söyleyenler vardı. Hata olduğunu söyleyenler vatan haini ilan edildi. Bölücü ilan edildi. Medyatik linçe tabi tutuldu. Bizim gibi vatanını, milletini seven insana, bir medya teröristi çıkıp, televizyondaki programda 7 defa ‘bölücü’ diye takdim etmiştir, Türkiye toplumuna. Şimdi ben onlara göre bölücü olmuşum. Ama bu PKK’yı kurduran zihniyet vatansever... Bana neden bölücü dediler? Çünkü o gün ben Refah Partisi milletvekiliydim. Refah Partisi’ne vurmak gerekiyordu.”

“MÜSLÜMANLAR ÜLKENİN PUSULASI”
“Müslümanlar bu ülkenin harcıdır. Müslümanlar bu ülkenin hep doğruyu gösteren pusulası olmuştur. Müslümanlar Türkiye’nin sigortasıdır. Müslüman aydınlara, bürokratlara, teknokratlara bu ülkenin ihtiyacı vardır. Çünkü biz bu ülkenin birliği ve bütünlüğü için hayatımızı feda etmekten çekinmeyiz. O anki konjonktür, sizin susturulmanızı gerektiriyorsa, hele hele Müslümansanız; andıçlanırsınız, medyatik linçe maruz kalırsınız ve sizi çok çirkin yöntemlerle kamuoyunun gözünden düşürmeye çalışırlar. Bizim 70’lerden bugünlere gelen yorumlarımızda hiçbir kırılma noktası yok. Dün neysek bugün de oyuz. Dün söylediklerimizin gerçekliği bugün ispat edilmiştir. Herkes aynı şeyi söylüyor.

ORTAK PAYDA İSLÂM’DIR
“Gerçek realite şudur: Bu ülkede yaşayan Türklerin ve Kürtlerin en büyük ortak paydası İslâm’dır. Müslüman olmaktır. Bu ülkelerin bütün fertlerini bir araya getiren, bütünleştiren İslâm kardeşliğidir. Siz bunu örseler, törpülerseniz, bu ülkeye siz bölücük yapmış olursunuz. En büyük bölücülük İslâm’a düşmanlıktır. İslâm kardeşliği dediğimiz zaman hemen “siz ümmetçi misiniz?” diyorlar. Eğer İslâm kardeşliği bir çözüm değilse neden PKK ile savaşırken, Güneydoğu’daki köylerin üzerine askeri helikopterlerden ayet ve hadis mealleri atıyorsunuz? Bu uygulama 1980’lerden beri uygulanıyor. Neden Diyanet İşleri Başkanlığı “İrşad Heyetleri” kurup o bölgelere gönderdi? Demek ki dinin bütünleştirici yapısı var. O halde dinimizin kardeşliği, vatan sevgisini, birliği, öğütleyen emirleri bizim için en güzel referanstır. Kardeşliğimizin teminatıdır. Bu teminatı örselemek değil, güçlendirmek gerekir.”



Haberin Devamı