ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA’nın teknoloji geliştirme biriminin başkan yardımcısı Dawn Meyerriecks’e göre, CIA yapay zeka konusunda çok etkin bir şekilde çalışıyor
ABD Dış İstihbarat Teşkilatı’nın 137 farklı yapay zeka programı olduğunu söyleyen uzmanlara göre bu çalışmalar sadece veri toplamayı kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda toplanan trilyonlarca verinin hızla incelenip tehditlerin belirlenmesinde de hayati role sahip. Uydu görüntülerinden toplanan istihbaratın değerlendirilmesinden sorumlu Robert Cardillo, ‘Eğer tüm uydulardan gelen görüntüleri insan gücüyle incelemek zorunda olsak 8 milyon kişiyi görüntü analisti olarak işe almamız gerekirdi’ diyor.
Sosyal medya
Yapay zeka bu alanda da şimdiden iş yükünün yüzde 75’ini üstlenmiş durumda. ‘Her tür insan davranışı bizim için veridir’ diyen istihbarat teşkilatları sosyal medyadan tüm insanların yazdıklarını, seyrettiklerini, beğendiklerini, paylaştıklarını takip ediyor. Tabi bunu insan gücüyle yapmak imkansız. Sizi asıl takip eden toplanan verileri inceleyip bunlarda suça yönelik bir ihtimal tespit ettiğinde uyarı veren yapay zeka sistemleri... Örneğin bir kişi twitter’ında bir grubu hedef alan mesajları sıkça yazıyorsa, YouTube’da radikal videolar izleyip Google’da da nasıl bomba yapılacağını aratıyorsa hemen yapay zeka ‘potansiyel terörist’ uyarısı veriyor.
Sanat devrimi kapıda
İnsan dehasına tek rakip, her geçen gün gelişen yapay zeka teknolojisi... 2045 yılında üretilecek süperbilgisayar ilk kez tüm insanlığın beyin kapasitesinin toplamının üzerine çıkacak. İnsandan zeki robotlar hayatın her alanına hakim olacak. Peki bu, insanoğlunun felaketi mi olacak yoksa ölümsüzlüğe kapı mı aralayacak?
Herkesin ‘kaybedecek’ dediği Netanyahu, sandığa 48 saat kala yaptığı ve söyledikleriyle bir seçimden daha zaferle ayrılmayı başardı. Siyasi ikbalini sağlamak için, ‘Filistinliler’e devlet kurdurmayacağım’ sözü verdi. Yerleşke inşaasına son hızla devam edeceğini söyledi. Hatta seçime blok halinde giren Arap Listesi’nin Norveç hükümeti tarafından kendisini devirmek için finanse edildiğini dahi iddia etmekte sakınca görmedi. Ve başarılı da oldu. Aşırı sağa kayan oyların büyük bir kısmını kendisine çekmeyi başardı. Peki ne pahasına? Başlık başlık bakalım...
48 saatlik iPhone 6 Plus deneyimi için yorumlarım:
* iPhone 3g'den 4'e, 4'ten iPhone 5'e geçerken hiç bu kadar keyif almamıştım.
* Büyük demeyin. Yapacağınız işle orantılı olarak değişir. Yanınızda bir iPad taşımaktansa internette surf için Plus harika. Yolda gelirken sabah işte bakmam gereken tüm gazetelere-haber sitelerine bakabildim ve ilk kez telefondan surf yaparken bu kadar rahat ettim. Sanırım ideal telefon boyutu bu.
* Taşıma durumuna gelince yan cepte taşıyınca çok büyük sorun yok. Arka cepte taşınmaz. Ceket iç cebi en ideali oldu.
* Telefonda çok oyun oynayanlardan değildim. Ama dün Asphalt 8'i yükleyip saatlerce elimden düşüremedim. PSP'den bile 2-3 kat daha kaliteli oyun deneyimi yaşatıyor.
* Galaxy Note 3 ile kıyaslandığında büyüklük aynı, daha ince ve ekranı kesinlikle çok daha kaliteli. (İlk tanıtıldığında kesin bu telefonu alıyorum dediğim Note 4 nasıl gelir bilmem o ayrı)
* Aslında Samsung ile Apple arasındaki temel fark işletim sistemi. Bence bu Linux vs Windows gibi bir durum. Biri tamamen o telefon için üretilen iOS'u kullanıyor, diğeri ise sadece Samsung için değil birçok farklı platform için üretilen Android'i. Eğer Android'e alıştıysanız Samsung'tan şaşmayın, çünkü diğer markalar o kadar da başarılı değil. iOS ile daha rahatım diyosanız iPhone ile devam. Ben ikinci türdenim.
* iPhone 5'imden sim kartı çıkarıp Plus'a taktım. Sonra Plus'a gelen bir arama sırasında iPhone 5 de çaldı. Sim kart olmadan nasıl çaldı diye düşünürken bunun iOS 8'in bir güzelliği olduğunu anladım. Aynı iCloud şifresi kullanıyorsanız telefona gelen bir aramayı aynı şifreyi kullanan diğer Apple cihazlarından da kabul edebilirsiniz. Gelen arama için konuşmayı sim kart takılı olmayan telefondan yaptım. Ne işe yarar derseniz şöyle: Örneğin MacBook'unuzda çalışırken şarjda olan telefonunuza gelen aramayı bilgisayardan yanıtlayabiliyorsunuz.
IŞİD tehlikesinden önce Ortadoğu'da oluşan dengeler, IŞİD'in ortaya çıkışının ardından bir anda tepetaklak oldu.
İşte yeni durumu anlama rehberi...
- ABD ile İran uzun süredir nükleer program ve Tahran'ın Hamas ve Hizbullah'a verdiği destek nedeniyle düşmandı. Şimdi ortaklaşa IŞİD'e karşı savaşmayı değerlendiriyorlar.
- Obama kimyasal silah kullanan Esad'ın gitmesi gerektiğini defalarca dile getirdi. şimdi hem Esad'ın uçakları hem de Amerikan uçakları IŞİD'i vuruyor. ABD, Suriye'deki IŞİD hedeflerini vurmadan Suriye'ye haber verdi. Şam rejimine karşı mücadelede eden IŞİD'in güçsüzleştirilmesi Esad'a yarayacak.
- Suudiler Irak'taki Sünni grupları destekliyordu. İran ise Şii partileri. Şimdi her iki ülke de Irak ordusuna IŞİD tehlikesine karşı destek veriyor.
- 11 Eylül'den sonra El Kaide ABD'nin en büyük hedefi oldu. Oysa ki aynı El Kaide IŞİD'i kınıyor. Yani IŞİD'e karşı mücadelede El Kaide ve ABD aynı saflarda.
- Rusya ve Çin, Suriye konusunda BM Güvenlik Konseyi'ne gelen tüm karar tasarılarını veto etmişti. Şimdi iki ülke de IŞİD'e karşı saldırıları perde arkasından da olsa destekliyor.
- Türkiye ve Katar son dönemde Mısır'da Müslüman Kardeşler'in en büyük destekçisiydi. Mursi'nin devrilmesinin ardından Müslüman Kardeşler liderleri Katar'a sığındı. Ancak Katar geçen hafta hepsini ülkeden gönderme kararı aldı. IŞİD'e karşı hava saldırılarında da Katar yer alırken Türkiye ittifaka katılmamayı tercih etti.
Londra’da yaşayan ve Baliç Bilişim adlı şirketin sahibi olan İbrahim Baliç adlı Türk bilgisayar programcısı, Facebook’ta bugüne kadar 10’dan fazla güvenlik açığını ortaya çıkardığı için şirket tarafından ödüllendirilmiş, hatta Facebook CEO’su Mark Zuckerberg’in hesabını da hacklemeyi başarmıştı. Geçtiğimiz yıl dünyanın 1 numaralı teknoloji şirketi Apple’ın ürettiği iPhone, iPad, Apple TV gibi cihazlarda kullanılmak üzere programlar geliştirdiği ve henüz piyasaya sürmediği deneme aşamasındaki programları programcılar için deneme amaçlı sunduğu ‘Apple Dev’ sitesini bir süreliğine çökertmeyi başardı.
Apple'da 13 açık
Siteden Apple’ın 275 bini aşan program geliştiricilerinin kişisel bilgilerine kolayca ulaştığını söyleyen ve güvenlik açığı konusunda Apple’a bir ders vermek istediğini belirten Baliç, ‘13 tane açık buldum ve bunları da Apple’a ilettim. Kötü bir amacım yok’ dedi. Bu video ve twitter’dan yayınlanan açıklama sonrasında Türk programcıya tebrik mesajları yağdı. Baliç, bunlara da ‘Tebrik eden ve eleştiren herkese teşekkür ederim. Umarım amacımın iyi olduğunu herkes anlar ve hiç kimse zarar görmeden kapanır’ diye yanıt verdi. Kendisinin kesinlikle bir hacker olmadığını, tek amacının güvenlik açıklarının bir an önce Apple tarafından kapatılması olduğunu söyledi.
Cep telefonlarının ilk çıktığı günleri düşünün. Bir SMS atmak ne kadar pahalıydı ve alınan tek bir SMS'in ne kadar çok anlamı vardı. Şimdi elinizdeki telefona bir bakın ve gün içinde arkadaşlarınızla ne kadar yazıştığınızı bir gözden geçirin. Telefon görüşmelerinde internet çağını başlatan ve kıtalararası bedava görüntülü ve sesli iletişim kurmayı sağlayan Skype gibi WhatsApp da telefonlarda SMS'i tarihin karanlığına gönderen devrim oldu. Hiçbir mesajlaşma programı onun verdiği rahatlığı vermedi. Messi'li reklamlar bile onu tahtından indiremedi. WhatsApp tüm dünyada 400 milyon kişinin düzenli olarak kullandığı her gün 30 milyara yakın mesajın gönderildiği 1 numaralı haberleşme standardı haline geldi. GSM operatörlerinden geçen SMS'in aksine şifreli olarak internet üzerinden gönderildiği için izlenemiyor olması WhatsApp'ı çok daha değerli hale getirdi.
WhatsApp satıldı!
Google'da bir gün...
Google'ın iş mülakatından en yüksek puanı alan Boğaziçi Üniversitesi mezunu İbrahim Ulukaya BÜMED dergisine Google'da geçen bir gününü anlattı.
Google'da iş başlama ya da bitiş saati yoktur. Ofis 7 gün 24 saat açıktır. İnsanlar istedikleri zaman gelir çalışır. Önemli olan projelerin zamanından en iyi şekilde tamamlanabilmesidir. Ben değişik saatleri denedikten sonra özellikle sabah ki egzersiz dersleri için daha erken saatte gelmeyi çok daha verimli buldum. Google ofisi New York'un lüks ve güzel semtlerinden biri olan Meatpacking'de. Ben de beş dakika uzaklıktaki Chelsea'de yaşıyorum. O yüzden sabah 8 gibi kalkıp koşarak 8:30'daki Google binasındaki Pilates dersine yetişiyorum. Daha sonra çoğu zaman meyve suyu içebilmek için aşağı inip, günlük yeşil karışım zencefil, çim suyu içtikten sonra biraz da kahvaltı alıp masama 10:00 gibi geçiyorum.
Google kapılarını açtıGALERİÇoğu zaman her kültürün yemeklerini ve füzyonlarını bulmanız mümkün. Öğleden sonra biraz daha yoğun geçiyor. Batı yakasının da katılımıyla gün tam anlamına kavuşuyor. Öğlen 15-16:00 gibi bir kere daha kafelere atıştırmaya ya da meyve suyu içmek için iniyorum. Tabi arada kafa dağıtmak için şirketteki Launge'lara takıldığım ya da laptopumu alıp rahat bir koltuğa oturarak çalıştığım da oluyor. Genelde akşamki 18:30 yoga dersini bekleyip, daha sonrasi akşam yemeğinde hafifi bir şeyler yiyip evin yolunu tutuyorum.