Lastik sektöründeki antidamping bilmecesi

Haberin Devamı

Lastik sektörü son dönemde ilginç bir tartışma yaşıyor. Çin’de ithal edilen lastiklere uygulanan antidamping vergisi ile ilgili olan tartışmayı anlayabilmek için bazı ayrıntılar aktarayım: Lastik sektörü denildiğinde ilk akla otomobil lastikleri geliyor. Ancak sektör sadece bundan ibaret değil. İş makinaları, kamyon, otobüs, zirai araçlarda kullanılan lastikler de bu sektöre dahil. Türkiye’de ithalat yapan firmaların yanında ihracat yapanlar da var. 2005 yılında sektörde üretim yapan en büyük firmalardan ikisi bir araya gelerek Çin’den ithal edilen ürünlere haksız rekabete neden olduğu gerekçesiyle antidamping vergisi uygulanmasını istiyor. İki şirketi sektördeki üçüncü büyük de destekliyor.

Burada antidamping vergisinin getirilebilmesi için gerekli şartları da anlamakta fayda var... Üyeleri arasında Türkiye’nin de bulunduğu Dünya Ticaret Örgütü, üye ülkelere antidamping soruşturması açılması için sektördeki üretimin yüzde 25’ini yapan bir veya daha fazla şirketin bu başvuruya imza atması şartını koşuyor. Bu şart da tek başına yeterli değil. Sektördeki üretimin en az yüzde 25’ini yapan şirketler bu iddialarını da ispatlamak zorundalar.

2005 yılında Türkiye’de üretim yapan şirketlerin başvurusu üzerine Dış Ticaret Müsteşarlığı Çin’den getirilen lastiklere, segmentine göre antidamping vergisi konuyor. DTÖ kurallarına göre 5 yıl olarak getirilen antidamping vergisi 5 yıl süreyle yürürlükte kalıyor, yeni müracat halinde ikinci ve son kez uzatılıyor. 2005 yılında getirilen antidamping vergisinin süresi 2010 yılının Ağustos ayında sona erdi. Bu tarihten sonra ilk başvuruyu yapan şirketlerden yeni bir başvuru olmadı. Fakat başvuru 2005 yılında antidamping soruşturması istemeyen sektördeki dördüncü oyuncudan geldi.

İşte sektördeki tartışma bu noktadan sonra alevleniyor. Bu şirket, kamyon, iş makinaları ve zirai araçlarda kullanılan ve Çin’den ithal edilen lastiklere antidamping vergisi uygulanmasını istedi. Haziran 2011’de de yüzde 60 oranında antidamping vergisi getirildi. Ancak bu şirketin sözkonusu ürünlerin üretimindeki payı yüzde 0 (sıfır). Sektörün yanıtını en çok merak ettiği soru ise “DTÖ’nün belirlediği üretimde yüzde 25’lik pay sınırının altında kalan bir şirketin başvurusu nasıl kabul edildi?” Konuyla ilgili bir açıklama gelirse, sizlerle paylaşmaya devam edeceğim...

***


Gerçekti, hayal oldu!

Mart ayında “Şamgen” olarak bilinen Türkiye, İran, Suriye ve Irak arasındaki serbest dolaşım ve ticaret anlaşması üzerinde mutabakata varılmıştı. Bu anlaşma sık sık bir araya gelen Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Suriye arasında ekonomik sınırlar kalkacak, işbirliği de kat ve kat artacaktı. Ayrıca Şamgen projesi çerçevesinde 4 ülkenin ticaret hacmini yükseltmek için büyük bir serbest ticaret bölgesinin de kurulması planlanıyordu. Bu 4 ülke kendi konularında güçlü olabilecekleri enerji, ticaret, turizm, ulaşım gibi konularda uzman çalışma üstlenecekti. Ancak Mısır, Tunus ve Libya’daki halk ayaklanmalarının Suriye’ye de sıçraması Avrupa’nın Shengen vizesine atfen tanımlanan ‘Şamgen’ projesi iyice zora soktu. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) ateşkes çağrısını geri çevirmesi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sabrımız taşıyor” açıklaması Şamgen hayalini başka bahara bıraktı. Bir de buna İstanbul-Mekke arasında yapılması planlanan ve Suriye’den de geçecek olan 2 bin 241 kilometrelik demiryolu ağı projesini eklediğimizde yaşanan isyanın faturasını daha açık görmemizi sağlıyor.

***


Türkiye, Renaissance Capital’ın radarına girdi

Piyasalar son günlerde zor günler geçirse de yabancıların Türkiye ilgisi sürüyor. Rusya’nın en önemli yatırım kuruluşlarından biri olan Renaissance Capital de Türkiye’yi radarına almış durumda. 1995 yılında kurulan ve dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren Renaissance Capital, Türkiye’de para ve sermaye piyasalarının yanında birleşme-satın alma işlemleriyle gayrimenkul sektöründe aktif rol oynama amacında. Renaissance Capital bu amaçla geçtiğimiz günlerde Credit Suisse’ten önemli bir transfer yaptı. Orta ve Doğu Avrupa bölgesinin yanında Türkiye’ye yönelik 13 yıllık yatırım bankacılığı tecrübesine sahip Saydam Salaheddin, Renaissance Capital’e geçti.

DİĞER YENİ YAZILAR