Gazete Vatan Logo

Uçaktaki son bilet hapisten kurtardı!

Balyoz’dan 16 yıl ceza alınca yurt dışına çıkan, ancak Yargıtay’ın bozma kararıyla beraat eden Hakim Albay Delibaş, filmlere taş çıkaran macerasını VATAN’a anlattı: “Kararı duyunca ailece havalimanına koştuk. Nereye gideceğimizi bile bilmiyorduk. Köln uçağında bir yolcunun iptal ettiği son dört bileti aldık”

Balyoz Davası’nda “Bakanlar Kurulu’nu görevini yapamaz hale getirmeye teşvik” suçundan 2012 yılında 16 yıl hapis cezası aldıktan sonra yurt dışına çıkan Deniz Hakim Albay Tülay Delibaş, Yargıtay’ın bozmasıyla 2013 yılında yerel mahkemenin de verdiği beraat kararıyla geçtiğimiz günlerde yurda döndü. Uzun süre açıklamada bulunmayan Delibaş sessizliğini VATAN için bozdu. Ankara’da buluştuğumuz Delibaş ile avukatı Levent Özçelik film gibi gidişi ve iddianamedeki suçlamaları anlattı:

‘Bizi annesiz bırakma’

“Karar günü, duruşma salonuna gitmeyip kızlarım ve eşimle Ankara’daki evimizde bekledik. Avukatım Levent Bey bana mesaj attı. “16 yıl hapis cezası ve yakalama kararı” yazıyordu. Korkulan olmuştu. Ben teslim olacağım deyince eşim ‘Hayır gidiyoruz’ dedi. Büyük kızım “Gidelim yoksa bizi annesiz bıraktığın için seni affetmeyiz” deyince de dayanamadım. Bir saat içinde hazırlandık. Sadece bir sırt çantasıyla yola çıktık. Havalimanında uzun süre bilet aradık.”

‘Uçaktan inince rahatladım’

“Dolu olan bir Köln uçağında 4 kişi biletlerini iptal ettirince onları alıp yurdu terk ettik. Ama uçak kalkana kadar her an ya pasaport kontrolünde ya da uçağın içinde alınacağımı düşündüm. Küçük kızıma da her şeyi Köln’e indikten sonra havalimanında anlattım. Bana iftira atıldığını bu nedenle ceza verildiğini anlattım. Yaşından büyük hareket eden kızım o anda “Üzülme birlikte atlatacağız” deyince gözlerim doldu. O anı hiç unutamıyorum. Söylemem gereken bir hususta avukatım Levent Beyin bu kurtuluştaki katkılarıdır. Zira karar okunmaya başlayıp benim durumumu öğrenir öğrenmez heyet henüz salondan ayrılmadan ve hudut kapılarına yazı yazılmadan bizleri bir şekilde haberdar etmiştir. Orada da bir sürgün hayatı yaşadık ama gerçek dostlukları orada bize yardım eden Hollandalı ve Türklerden gördük. Dost sandığımız diğer kişilerin aslında hiç olmadığını anladık.”

Haberin Devamı

‘Suç isnat edilen tarihte ben doğum iznindeydim’

Tülay Delibaş, Balyoz davasında kendisine yöneltilen suçlamanın anlamsızlığını ise şu sözlerle anlattı: “Davanın sanıklarından Hakan Büyük’ün evinde bulunduğu iddia edilen bir flash disk’te sadece Tülay ismi geçtiği için trajikomik bir suçlama ile karşılaştım. Flash disk’te çıkan bir mevzuat çalışmasına katıldığım iddia ediliyordu. Bu belgeyi incelediğimizde iddianın 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nda yapılan ve 2008 tarihinde yürürlüğe giren bir kanunun hazırlık çalışmasıyla alakalı olduğunu gördük. Bu kanun maddesinin hazırlık çalışmalarına Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait bir bilgisayarla katıldığım iddia edildi. Çalışmanın yapıldığı iddia edilen tarih 3 ve 5 Nisan 2003 tarihiydi. Ancak bilinmeyen ya da unutulan bir şey vardı. Ben o tarihte doğum yaptığım için ücretsiz izindeydim. 30 Ekim 2002 tarihinden 13 Haziran 2003 tarihine kadar görev yerine ayak basmayan bir kişiyi 3-5 Nisan 2013 tarihinde hazırlandığı iddia olunan bir belgeyle suçluyorlardı. Öyle ki dijital belgenin kullanıcı yollarında Tülay yazıyordu. Bu Tülay kimdi? Olsa olsa bu Delibaş Tülay’dır diyerek görülmemiş bir illiyet bağı kurdular. Aslında iddia konusu kanun yürürlüğe girmiş bir kanundu. Ben denizciyim. Üstelik bu kanun çalışmasını iddia edildiği gibi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı değil Kara Kuvvetleri Komutanlığı hazırlamıştı. Ben imzalı gerçek dosyayı mahkemeye sundum. Hukuksuzluğu hukuka uydurmak ihtiyacını bile hissetmediler.”

Haberin Devamı

‘Yemekleri bile masada kalmış’

Haberin Devamı

Tülay Delibaş’ın yurt dışına çıktığını günler sonra öğrenen avukatı Levent Özçelik, evine çilingir yardımıyla girdiğinde karşılaştığı manzarayı şöyle anlattı:

“İçeri girdiğimizde yemekleri yarım bırakılmış bir masayla karşılaştık. Evde hiç kimse yoktu. Mutfakta pilav yapımı için hazırlanan suda bırakılmış pirinçler ve sürekli çalan telefonlarla karşılaştım. 175 civarı arama vardı. Sevenleri benim gibi merak etmişti. Bir hafta sonra da Tülay Hanım bana ulaşınca yurt dışına çıktığını öğrendim.”