Gazete Vatan Logo

Türkiye’ye aşığım...

Sainte Pulchérie Lisesi 2016 yılında 170. yaşını kutluyor. Okulun müdürü Alexandre Abellan ile Pulchérie ruhunu konuştuk...

Türkiye’ye aşığım...

Sainte Pulchérie Lisesi’nin 170. yıl dönümü. Bu etkinliği nasıl kutlayacaksınız?

Kutlamalara geçtiğimiz 21 Nisan’da Fransız Sarayı‘nda düzenlediğimiz balo ile başladık. Balonun teması 50’li yıllardı. 50’li yıllarda Fransız moda evleri yüksek sosyeteye yönelik balolar düzenliyorlardı.

Bu etkinliğin organizasyonunda Cacharel yanımızda yer alarak bir rüyanın gerçekleşmesine olanak verdi. 170 yıllık bir eğitim, dile kolay! Türk Müdür Başyardımcım Minâ Akçen ile birlikte 170 yıllık eğitim sürecini öğrencilerimizle aynı imkanlara sahip olmayanlara adamak istedik. Bu sebeple genç kızlara eğitim bursu verebilmek adına Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği işbirliğinde “Anadolu’da bir Kızım var” kampanyasını başlattık. Okulumuzun 150 yıllık bir süre zarfında kız ortaokulu olduğunu ve Şefkat rahibelerinin bu ülkenin genç kızlarının eğitimi için çalıştıklarını unutmamamız gerekir. Önümüzdeki aralık ayına kadar kampanyayı destek için “Eğitim” yazıp 4622’ye mesaj atarak 10 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Türkiye’deki ilk yıllarınızdan bahsedecek olursak...

Haberin Devamı

16 yıl önce Türkiye’ye geldim. Önce Ankara Tevfik Fikret Lisesi’nde çalıştım. Filipinler’de geçirdiğim birkaç yılın ardından yeni bir yurt dışı deneyimi yaşamak istiyordum. Türkiye’ye gelmeyi doğrudan ben seçmedim, tesadüfler sonucu buraya yerleştim. Burada mutlu olacağımı gelir gelmez anladım. Ankara’dayken bu ülkeye aşık oldum. Çok hoş insanlarla tanıştım ve entegrasyon sürecimi hızlandıran sanatsal etkinlikler ortaya koydum.

Kendimi çağdaş dansa adadım

Bu etkinliklerden biraz bahseder misiniz?

Türkiye’ye gelmeden önce, genç yaşlardan beri tiyatro ve dansla uğraşıyordum. ODTÜ‘de Çağdaş Dans Topluluğu vardı. Bu topluluk üniversitenin bir etkinlik kulübüydü ancak her yıl mayıs ayında önemli bir çağdaş dans festivali düzenliyordu. Bana onlarla dans etmemi teklif ettiler. Gittiğim gün öğretmen gelmemişti, ben de kendimi provayı yaptırırken buldum! Kendimi bu işe adadım ve sonucunda büyük bir başarı elde ettik. Çok eğlenceliydi. Çağdaş dans tüm sanatlara açıktır. Klasik ve modern dansın kısıtlamalarından uzak, daha ziyade performansa dayalı bir danstır. Büyük bir dansçı değildim fakat çağdaş dans, tiyatro unsurlarını dansa dahil etmeme, yaratıcılığımı ve kendi dünyamı ortaya koymama fırsat veriyordu. Pina Bausch’un Kontakthof’u gibi eserler beni çok etkiledi.

Haberin Devamı

Büyük bir dansçı değildim fakat çağdaş dans kendi dünyamı ortaya koymamı sağlıyordu

Eğitimde zorlanan öğrenci sanatla değişir

Müdür olduğunuzdan beri sanat ve eğitimi nasıl kaynaştırdınız?

Eğitim bilgi birikimiyle sınırlı değildir. Kültür, dünyayı, genel olarak insanlığı anlamaya yarayan bir artıdır ve hatta daha az mutsuz olmanıza bile yarayabilir. Büyüdüğümüz ortam güzel olmalıdır ve bu güzellik anlatılmalı, açıklanmalıdır. Üst düzeyde estetik anlayışına sahip bir ailede büyüdüm. Etrafımda giyimden sanat eserlerine ve hatta tabağa konulanlara kadar yaşam sanatına ve güzelliğe değer veren insanlar olduğu için çok şanslıydım. Bunlar benim hayata bakışımı değiştirdi. Tüm bunların çocuklar için önemli olduğunu düşünüyorum. Okulda zorlanan öğrencinin sanatla nasıl değiştiğine tanık oldum. Bir öğrenciyi sahne çıkarttığınızda ve onda yeni bir şeyler geliştiğini fark ettiğinizde, içinde bulunduğu zorlukları aşmasına yardımcı olabilirsiniz. Öğrenciye farklı bir gözle bakmak ve öğrencinin en iyi olduğu konuda kendisini ifade etmesine yardımcı olmak öğretmenin işidir.

Haberin Devamı

Yeteneklerimi kurum için kullanıyorum

Mösyö Abellan okul dışında neler yapar?

Eğitimci ve müdür olmak sürekliliği olan bir sorumluluk. Bu nedenle işim dışında maalesef sanatsal bir oluşumda yer alacak zamanım olmuyor. Çok okuyorum, film izliyorum, oyunlara gidiyorum, bol bol klasik müzik dinliyorum: barok müzik...

Yaratıcılığınızı nasıl dışa vuruyorsunuz?

Yaratıcılığımı, estetik anlayışımı, organizasyon yeteneğimi kurum hizmetleri için kullanıyorum. Okulun iç mimarisini, tarihine ve hümanist geçmişine sadık kalarak bütünüyle yeniledim. Okulun içinde iki yıldır her hafta sonu gösteriler sunan bir tiyatro sahnesinin oluşumuna ön ayak oldum. Seyyarsahne, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Semaver Kumpanya “Sahne Pulchérie”‘de Türkçe oyunlar sergileyen topluluklardan yalnızca bir kaçı. Öğretmenleri kültürel, bilimsel ya da edebi projeler üretmeye teşvik ediyorum. Etrafımın bu anlamda iyi çevrildiğini söyleyebilirim. Her gün dinleyen, motivasyonu yüksek ve üreten bir öğretmen kadrosuyla çalışıyorum.

Haberin Devamı

Okul yaşantısında prestijli okullarda daima bir temsil durumu söz konusu

Öğretmenlik kariyerinize gelecek olursak neler söylersiniz...

Genç yaşlardan itibaren sanata tutkuyla bağlıyım ancak sanatla karın doyurmak kolay değil. Modern edebiyat lisans ve yüksek lisans diplomalarına sahibim ve ardından öğretmenlik yapabilmek için Fransa’da bir sınavdan geçtim. Büyük bir tutkuyla öğretmenlik mesleğimi icra ederken, bir yandan da dans ve tiyatro alanlarında önemli isimlerle çalışma şansına sahip oldum. Bu iki alan birbirini tamamlıyor. Örneğin, 2000 yılında Ankara Tevfik Fikret Lisesi’nde “Les Tevfik d’Or” Festivali’ni kurdum.

İstanbul’a ne zaman geldiniz?

Ankara’da geçirdiğim üç yılın ardından Sainte Pulchérie Lisesi benimle bağlantıya geçti. 2003 yılında Sainte Pulchérie Lisesi’nde çalışmaya başladım. Hızla, Müdür Yardımcısı olarak idarede yer aldım. Kurumun ortaokuldan liseye geçtiği yıllarda, dönemin Müdürü Sayın Mösyö Gentric’in yanında yer aldım.

Okul müdürlüğü nasılmış?

Okul müdürlüğü ile yönetmenlik arasında paralellikler var. İngilizce “director” sözcüğünü kullanılıyor... Öncelikle öğretmenleriyle, öğrencileriyle okul yaşantısı sahneye konuyor, bunu oyunculuklar izliyor. Bu prestijli okullarda daima bir temsil durumu söz konusu.

Ne mutlu ki, buna güzel hazırlanmışım. Mösyö Gentric bana bu konuda güveniyordu. Burada çalışmaya başladığım yıldan itibaren Fransa ve Türkiye’deki öğrencilerle ortak sanatçı rezidansı düzenlemek gibi çok sayıda proje geliştirmem hususunda beni özgür bırakmıştır. Öğrencilerimiz Fransa’daki tiyatroda gerçek birer profesyonel gibi çalışıyorlardı. Sanat çalışmalarım her zaman desteklenmiştir çünkü okula artı değer katıyorlardı.