Gazete Vatan Logo

Türkiye’deki olumsuzlukların suçlusu Sarkozy ve Merkel

FT’nin makaleyle yayımladığı karikatürde Obama ve Erdoğan dünya üzerinde kararlara beraber imza atarken görülüyor. Erdoğan’ın oturduğu yerde hapisteki gazeteci ve askerler resmedilmiş. Merkel ise iki lideri izliyor


FT, Türkiye’nin demokratik gelişimi için AB üyelik perspektifinin lokomotif rol oynadığını, ancak Sarkozy ve Merkel yüzünden bu lokomotifin durduğunu yazdı. Obama’nın Erdoğan’a ‘aşık’ olduğunu belirten gazeteci de ABD’nin Türkiye’nin rehberliğine ihtiyaç duyduğunu belirtti.

FINANCIAL Times’ın Türkiye konusundaki analizleriyle ön plana çıkan yazarı David Gardner tarafından kaleme alınan makalede şu ifadeler kullanıldı: Son 10 yılın en dikkate değer başarı öykülerinden biri; Türkiye’nin, Hıristiyan Demokratlar’ın Müslüman muadillerinin yönetimi altında canlı demokrasi ve dinamik bir ekonomi olarak ortaya çıkışı, önümüzdeki 10 yıllık dönemde, AB’nin kronik içe kapanıklığı nedeniyle zayi olabilir. AB, Türkiye’de dönüştürücü güç olmaktan çıktı. Arap komşuları ve Batılı müttefikleri, Türkiye’nin hem Doğu’ya hem de Batı’ya uzanabilme kabiliyetinin stratejik değerini keşfederken AB, Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi aracılığıyla liberal gündemi ilerletme kabiliyetini kullanmaktan vazgeçti. AB üyeliği müzakerelerinin donmasından sonra Türkiye’de demokratik yaşam kötüleşmeye başladı. Bunda sorumluluk büyük ölçüde, seleflerinin aksine çok büyük, çok yoksul ve her şeyden önemlisi çok Müslüman buldukları Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’e ait. 2004’te Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’ı üye alarak sorunu birlik bünyesine taşıması da hataydı.

AİHM frenliyor

AB üyeliği beklentisi, Erdoğan’ın ilk döneminde reformların lokomotifiydi. Erdoğan bu reformlarla Türk siyasetinde hep son sözü söyleyen orduyu etkisizleştirdi. Ama bu lokomotif durur durmaz demokratik yenilenme süreci geri gitmeye başladı. Spordan bilime her sosyal alanda AKP kontrolü ele alıyor. Haziran’da açık ara üçüncü kez seçim kazanan Erdoğan Hükümeti’nin Kopenhag kriterlerini uygulamaya fazla ihtiyacı kalmadı. Türkiye, bunun yerine Ankara kriterlerini çıkardı. Ankara’nın Putin’in Rusyası’ndan daha sık sanık sandalyesine oturduğu AİHM, Türkiye’nin otokrat bir rejime doğru gitmesini kısmen engelliyor.

Obama, Erdoğan’a aşık

İran’ın nükleer programı ve Suriye krizinde oynadığı aktif rol sayesinde Türkiye artan bir şekilde Batı sisteminin ayrılmaz bir parçası olarak görülmeye başlandı. ABD Başkanı Barack Obama, İran konusunda Türkiye’nin rehberliğine ihtiyaç duyuyor. Bir Türk gazeteci Türkiye’nin dışarıdaki ağırlığı nedeniyle Batı’nın, Erdoğan’ın içerideki kabadayılığını görmezden gelmesinden şikayet ederek, ‘Obama Erdoğan’a aşık’ diyor. Öyle olmak istediğini farz etsek bile Erdoğan Putin olamaz ve bu kadar ağırlığı olan Türkiye de tek başına gidemez. Türkiye’nin Çin’inki gibi büyüme oranlarına sahip olmasına karşın ekonomisinin başarısı AB’yle entegrasyonunun artmasına bağlıdır. Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyacı var. Türkiye’nin petrolü yok. Türkiye’nin en büyük pazarı açık ara AB. Avrupa’nın Orta Doğu’daki arka bahçesinde geçiş sürecini yönlendirmeye yardımcı olabilirse Türkiye’nin müttefik olarak değeri artacak. Ama ABD ve Avrupa’nın dışarıda Türkiye’yle aynı çizgide olması yeterli değil. Türkiye’nin ihtiyacı olan yenilenmeyi sadece AB üyeliği perspektifi sağlar.

Haberin Devamı