Gazete Vatan Logo

Türkiye’de 800 bin şizofren var

Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Bilici, kırsalda yaşayan şizofrenlerin kentlerdekinden daha çok kabul gördüklerini belirtti ve her toplumda şizofren oranının 100 kişide bir kişi olduğunu söyledi

Türkiye’de 800 bin şizofren var

Şizofren kişinin düşüncelerini, davranışlarını, duygularını ifade biçimini bozan, kişiden kişiye seyri farklılık gösteren kronik bir ruhsal rahatsızlık olduğunu belirten Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Rabia Bilici, “Şizofreninin görülme sıklığı her 100 kişiden 1 kişi. Toplumdan topluma pek farklılık göstermiyor” dedi.

Bilici şizofreninin erkeklerde 20’li yaşlarda, kadınlarda ise 30’lu yaşlarda başladığını, kadınlarda bir takım hormonal etkilerle seyrin biraz daha iyi olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Bilici, Bunun dışında aile desteği çok önemli. Toplum içerisinde kabullenme hastalığın seyrini daha da olumlu etkilediğini belirterek, “Köylerde, kırsal kesimde bu hastalar daha fazla kabullenildiği için seyir daha iyi oluyor kentsel alanlara göre.

Bunun dışında tedaviye uyumu önemli. İlaçlarını ne kadar düzenli kullanıyorsa, takiplerine düzenli olarak geliyorsa seyir daha iyi” diye konuştu.

Ortaçağ yaktı Osmanlı baktı

Şizofreni hastalarının damgalamaya maruz kalmasının tedaviyi olumsuz etkilediğini de belirten Doç. Dr. Rabia Bilici damgalamanın tarihiyle ilgili de şunları söyledi: “Damgalama dediğimiz şey stigma. Bir leke, iz demek. Ortaçağ’da kişiler suç işledikleri zaman kızgın demirle vücutlarında bir leke oluşturuluyor. Bu da herkes tarafından görünsün, bilinsin, bir utanç kaynağı olsun diye oluşturulan bir şey. Tarihsel sürecine baktığımızda hastalığın Yine Ortaçağ’da da hasta olarak kabul edilmiyor da bu kişiler, suçlu, günahkar olarak algılanıyor. Bu nedenle toplumdan uzakta özellikle kapatılıyor. Bazen yakılarak öldürüldükleri oluyor. Avrupa böyle ama kendi ülkemiz için baktığımızda Osmanlı hiçbir zaman böyle bir yaklaşım sergilemiyor. İslam dininin de bakış açısı ile bu kişiler günahsız, yaptıklarından sorumlu olmayan kişiler olarak algılandıkları için toplum içerisinde daha kolay kabul görüyorlar.”

Haberin Devamı