Gazete Vatan Logo

Türk erkeği doktordan korkuyor!

Uzman doktorlar 'kocasını seven kadınlar'a çağrıda bulundu

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ)
Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ziya Kırkalı, Türk
erkeklerinin muayeneden çekinmesi nedeniyle prostat kanserinin teşhisinde geç
kalınabildiğini belirterek, "Kocasını seven kadın, 40 yaşını geçen eşini prostat
muayenesine yönlendirmeli" dedi.

Prof. Dr. Kırkalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, erkeklerde sıklıkla
görülen prostat hastalıklarının, genç yaşlarda iltihaplanma, ileri yaşlarda ise
büyüme ve kanser biçiminde kendini gösterdiğini söyledi.

Prostat hastalıklarının Türkiye'deki öneminin, toplumun yaşlanmasına
bağlı olarak her geçen gün arttığına işaret eden Prof. Dr. Kırkalı, "Hayat
standardı ve yaşam kalitesi arttıkça toplum da yaşlanıyor. Dolayısıyla prostat
kanserinin görülmesi, Türkiye'de artmaya başladı. Bu konuda Türkiye'nin şansı,
insanların Akdeniz diyeti tipi beslenme alışkanlığına sahip olması. Ancak
fast-food tarzı beslenmenin yaygınlaşması önemli bir sorun" diye konuştu.

Gelişmiş batı ülkelerinde, her 6 erkekten birinde prostat kanseri
görüldüğünü, erkeklerin tamamına yakınında ise yaşlanmaya bağlı iyi huylu
büyümeye ait şikayetler meydana geldiğini dile getiren Prof. Dr. Kırkalı, şöyle
konuştu:
"En çok korktuğumuz hastalık prostat kanseri, çünkü kanser herhangi bir
şikayet vermiyor. Şikayet görüldüğü zaman da genellikle yayılmış ya da tedavi
sınırlarını aşmış konuma gelmiş oluyor. Prostat Spesifik Antijen (PSA) testi ve
elle muayene ile tanı konulur. Şikayeti olsun olmasın, her erkeğin 40 yaşından
sonra mutlaka kontrole girmesi gerekiyor. Ailesinde prostat kanseri olan
erkekler, kontrole erken başlamalı. Hastalık erken yakalandığı zaman yüzde 100'e
yakın tedavi edilebiliyor. Prostat kanseri, Türkiye'de giderek artmasına karşın,
ülke geneline ilişkin rakamlar henüz çok sağlıklı değil."

-"ERKEKLERİN DOKTORDAN KAÇMASI"-

Prof. Dr. Kırkalı, prostat kanserinin, Türkiye'de erkeklerde görülen
kanserler arasında ikinci sırada yer aldığını belirterek, Türk erkeklerinin
prostat muayenesinden uzak durduklarını ifade etti.

Prof. Dr. Kırkalı, "Erkeklerin tanıdan ve doktordan kaçması, Türkiye'de
çok ağır ve belirgin. Hastalığın tanısı, parmakla makattan muayene ile konuluyor.

Kadınlar jinekoloğa çok yoğun gidiyor, düzenli kontrol yaptırıyorlar, ama
erkekler maalesef bundan kaçıyor" dedi.

Bu konuda toplumu bilinçlendirmek amacıyla yaptıkları çalışmalarda
ağırlıkla kadınlara seslendiklerini ifade eden Prof. Dr. Kırkalı, kocasını seven
kadınların, 40 yaşını geçen eşini mutlaka muayeneye yönlendirmesi gerektiğini
kaydetti.

Prof. Dr. Kırkalı, dünyanın gelişmiş veya gelişmemiş bütün ülkelerinde
kadın ömrünün, erkek ömrüne göre daha uzun olduğuna işaret ederek, "Çünkü
yapılan araştırmalara göre, kadınlar doktora daha sık gidiyor, daha çok muayene
oluyor. Aynı olanaklar, eşit koşullarda herkese sunulmasına karşın, erkek
muayeneden ve kontrolden kaçıyor" diye konuştu.

Prof. Dr. Kırkalı, hastalıkların, sadece cinsiyet ayrımından değil,
kişilerin duyarsızlığından da ilerlediğini vurguladı.

-"SORUNLARINI KONUŞAMIYORLAR"-

Kanser hastaları arasındaki iletişimin önem taşıdığını kaydeden Prof. Dr.

Kırkalı, meme kanseri hastalarının bir araya gelerek sorunlarını ve deneyimlerini
paylaşmaları amacıyla hayata geçirilmiş aktif gruplardan Avrupa Meme Kanseri
Koalisyonu (Europa Donna) örneğinden yola çıkılarak, 2002 yılında Avrupa Prostat
Kanseri Koalisyonu'nun (Europa Uomo) hayata geçirildiğini hatırlattı.

Benzer destek gruplarının, ABD ve Avrupa ülkelerinde yaygın olarak
faaliyet gösterdiğini belirten Prof. Dr. Kırkalı, Europa Uomo'nun benzerini
Türkiye'de kurmak istediklerini, ancak Türk erkeklerinin prostat kanserini
paylaşmak ve gündeme getirmek istemediklerini vurguladı.

Prof. Dr. Kırkalı, erkeklerin sessiz kalmak istemelerinin altında çeşitli
nedenler yattığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Erkekler için cinsel konular halen çok mahrem, konuşulması ve
paylaşılması istenmeyen konular. Ayrıca prostat kanserlerinde yapılan
ameliyatların yan etkileri arasında sertleşmeyle ilgili sorunlar bulunuyor ve
çoğu insan bunu dile getirmek istemiyor. Halbuki bugün sinir koruyucu tekniklerle
ameliyattan sonra cinsel fonksiyonların da korunabilmesi mümkün. Ancak Türk
erkeği bundan korkuyor, kaçıyor. Bu durum Türkiye'ye özgü, çünkü batı
toplumlarında prostat kanseri tedavisi olan insanlar bir araya geliyor, destek
grupları oluşturuyorlar."
Prostat ameliyatlarının ardından bazı hastalarda idrar kaçırmanın da
görülebildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Kırkalı, "Az veya çok idrar kaçırmanın,
abdest almayı ve namaz kılmayı engelleyeceğini düşünenler olabiliyor. Ama ibadeti
yapabilmek için önce sağ olmak lazım. İyi huylu prostat büyümesinin farklı tedavi
yöntemleri var. Hastaların idrar yapmaya ilişkin sıkıntıları aşılabilir"
şeklinde konuştu.

Haberin Devamı