“Üç Maymun” sosyal gerçekçi mi?

Haberin Devamı

Durum aynen şu: Bir Nuri Bilge Ceylan filmine gitmişiz ve bilet kuyruğundayız.

Yanlış duymadınız: Nuri Bilge Ceylan filmine bilet bulmak için kuyrukta bekliyoruz.

Hani şu “seyircisi yok” diye eleştirilen Nuri Bilge

Ceylan... Cannes’da ve dünyanın çeşitli

yerlerinde ödüllere boğulan...

Gişede yer beğenen süslü kızlara falan bakıyorum: Dünyaca meşhur bir yönetmenin nihayet kendi ülkesinde de ilgi görmesi, adaletin tecellisi değil mi?

“Üç Maymun”un sinematografisi hakkında söylenecek çok şey var: Mesela, Ceylan’ın kamerayı yine Gökhan Tiryaki’ye emanet etmiş olması, önemli bir şey. Biliyorsunuz: Ceylan filmlerinde atmosfer önemlidir. Yerli filmlerin çoğunu banka reklamına benzeten o sakil ışıklara onda rastlayamazsınız. “Üç Maymun”da yine Kafkaesk bir atmosfer yaratmayı başarmış Ceylan. Görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki’ye buradan alkış...

***


Cannes jürisi, karamsar filmleri sever. Örneğini İran sineması, bunu iyi uygulayarak birçok ödül kazandı. Nuri Bilge Ceylan’da modern İran filmlerinin etkisi var. Zaten “Üç Maymun”un en önemli tarafı şu: Ceylan bu filminde İran sinemasının etkisinden nihayet kurtulmuş, (biraz da Lütfi Akad mirasının yardımıyla) kendi dilini kurmuş.

Cannes jürisi, amiyane tabirle “entel takılmayı” sever. Örneğin jüri başkanı Sean Penn, festivalden önce “dünyanın bilincinde olan yönetmenlerin filmlerini önemseyeceklerini” söylemişti. Bakıyorum da, “Üç Maymun”un aldığı ödülü buna bağlayan arkadaşlar var.

Hayır efendim, filmdeki dramın “dünya ahvaliyle” ilgisi yok. Şimdi Atilla Dorsay gibi filmin sonunu söyleyip sizden küfür yemek istemem ama, filmdeki aileyi bu hale getiren, tamamen kendi geçmişlerinde yaşadıkları trajedi. Öyle kötü bir şey yaşamışlar ki, içleri ölmüş üçünün de. Göremez, duyamaz, konuşamaz olmuşlar. Ama bunda toplumun günahı var diyemeyiz. Aynı şey pekâlâ bir burjuva ailesinin de başına gelebilirdi.

Her sinema delisi gibi, ben de sevdim “Üç Maymun”u. Gayet “gerçekçi” bir film ama “sosyal” değil. Zaten böyle bir iddiası da yok bence. Kuyruktaki süslü kızlarla da fuayede karşılaştım, sıkılmış gibiydiler. Muhtemelen bir an önce evlerine gidip “Binbir Gece”yi seyretmek istiyorlardı.

DİĞER YENİ YAZILAR