Haberin Devamı
Bazen soruyorum kendime; “altmışlı yılların mütevazı şartlarında yaşasaydık ve bugün başka alanlardan tanıdığımız birçok sanatçı edebiyata yönelmiş olsaydı, acaba nasıl bir yazı atmosferinde nefes alırdık?” diye.
Çağan Irmak’ın, Şebnem Ferah’ın, Yiğit Özgür’ün, Güven Kıraç’ın ya da Şirin Pancaroğlu’nun edebiyatçı olduğunu düşünün...
Edebiyatımızın haritası daha da renkli olurdu...
Bugünün edebiyatçısı en zorlu kavgayı işe başlarken veriyor. Çünkü okulda, gerekli bir bilgi gibi sunulmuyor edebiyat.
Turgut Uyar’ın deyimiyle “bütün mümkünlerin kıyısında” olan gençler için günümüz dünyasının rüzgârında savrulmadan kitaplara ulaşmak, hele yazıyı uğraş edinmek zor.
Benzer şeyleri yirmi yıl önce yaşayanlardan oluşan edebiyat kuşağıysa her şeye rağmen çıktı sahneye.
Hakan Günday, Elif Şafak, Cem Akaş, Aslı Erdoğan, Alper Canıgüz, Murat Menteş, Yekta Kopan, Sema Kaygusuz, Ahmet Karcılılar, Ayça Şen, Şebnem İşigüzel, Uygar Şirin, Mine Söğüt, Süreyya Evren, Başar Başarır, Hakan Akdoğan, Murat Gülsoy, Murat Uyurkulak, Ülkü Çadırcı, Karin Karakaşlı...
Ve şairler... Bejan Matur’dan Birhan Keskin’e, Osman Çakmakçı’dan Muhsin Ünlü’ye, şiirimizin sessiz simyacıları...
Ve isimlerini ihmal ettiğim için şu an bana darılanlar...
Şimdiki gençlerden farkları, internetsiz, cep telefonsuz ve az televizyonlu bir dünyada büyümüş olmaları...
Kavgalarını zamanın ruhunu kavramak, yeni edebiyatın birer ucundan tutmak için veriyorlar...
Çok şükür içlerinde Nazım Hikmet gibi yıllarını hapiste geçiren yok şimdilik... Attilâ İlhan gibi lise çağında kelepçeyle tanışan, Sabahattin Ali gibi kalleşçe öldürülen de...
Ama başka bir kavganın içinde de... Bugünün edebiyatının düşmanı çok daha sinsi: Kırk yıl öncesine rahmet okutacak kadar riyakârlaşan insan ilişkilerinde ve sahte tebessümlerde saklanıyor...
Basındaki yozlaşmada, kafayı cinsellikle bozmuş televizyonda, on yedi yaşında gençleri kolayca katile dönüşebileceği kadar cahil bırakan eğitim sisteminde...
Günümüzün bencilleşen insanında, kaybolan ulusal değerlerde, dünyayı saran ırkçılık virüsünde ya da... Bugünün edebiyatının savaştığı düşman işte buralarda...
Dikkatle bakın, eminim göreceksiniz...
