Sonbahara yakışan kitaplar

Okuma mevsimine geldik, havaların azıcık serinlediği ılık-sarı sonbahara... Yazarların en çarpıcı ifadelerinin saklı olduğu mevsimde birçok kitap çıktı...

Hayat devam ediyor...

Sonbahara yakışan kitaplar

Eddi Anter’in yeni kitabı Kesmeşeker, yine bir insan hikayesini anlatıyor, üstelik kendi ağzından… Sahici, çok yakın zamanda yaşanmış bir olayı, okura anlatır tatta akıp gidiyor sayfalar üzerinde sözcükler. Bir film izler gibi ya da yazarla karşılıklı oturup konuşuyormuş gibi oluyorum kitabı okurken. Hayat güzel şey… Ama bir o kadar da karanlık köşelere de sıkıştırabiliyor yaşayanları. Öyle şeyler oluyor ki bazen izleri ömür boyu silinmiyor.

Hayat, öyle büyük sürprizler hazırlayabiliyor ki insana, her şeyi alt üst edip düzeni yeniden kurabiliyor. Yazarın, akıcı Türkçesinin ve klinik psikolog oluşunun kitabı nasıl şekillendirdiğini; hayatın bizim için cebinde sakladıklarını nasıl hiç umulmadık anda çıkarıp önümüze koyabileceğini; bunların bizi nerelerden nerelere götürebileceğini kendiniz görün.

Gerçek bir aşkın öyküsü

Haberin Devamı

Sonbahara yakışan kitaplar

Kitabın arka kapağındaki son paragrafı okuyunca aldım Aşk Kapanı’nı: “Tutkulu bir aşkın öyküsü bu. Anneannem Mari Apostoliva’nın, Yunanistan’da başlayıp İstanbul’da sonlanan yaşamına damga vuran büyük aşkının romanı.”. Melike Karakurt’un yaşanmış bir hikayeden yola çıkarak yazdığı roman, geçmişimizin geleceğimizi nasıl şekillendirdiğinin en güzel örneği.

Hepimizin hayatı, film gibi… Hani o son anda bir şerit gibi gözlerimizin önünden geçen... İşte bazı yazarlar, o son an’ı beklemeden sevdikleri birinin hayatını film şeridi haline getirip gözlerimizin önünden geçirmeyi şahane bir şekilde başarıyorlar. Başka toprak parçasında başlayıp bu topraklarda son bulan bir film şeridinin karelerine sığan mutlu ve karmaşık tüm ayrıntıları bulabilirsiniz eserde.

Yeni bir yaşam ahlakı...

Sonbahara yakışan kitaplar

Geleceğe bir şeyler yazmak isteseydik kendimizle, yaşadığımız günlerle ilgili bu bir mektup olmazdı… Yaşananları, birikenleri uzun uzun anlatmak yerine ona bir kart atıp varsa sevinçli bir haberimiz ya da ani gelişen bir sıkıntımız söylemek isterdik hemen. Bu da bir kartpostala sığardı, artık neredeyse hiç gönderemediğimiz, kültürünü kaybettiğimiz…

Haberin Devamı

“Ne Yapabilirim?” sorusuyla “Geleceğe Kartpostallar” yazmayı seçen Gündüz Vassaf, bir örgüte hatta ideolojiye bağlı olmayanlara sesleniyor. Kötümserliğe kapılıp edilgenleşmeye, değişimi kendimizden başka yerde aramaya karşı çıkıyor. Okuru, çaresiz çırpınışlarda tükenmeden ne yapabileceğini düşünmeye davet ederek yeni bir yaşam ahlakını tartışmaya açıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR