‘Türk toplumu Harf Devrimi ile büyük bir değişime girmiş değildir...

...değişime giren Türk toplumu, harflerini değiştirmek zorunda kalmıştır’ Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın yeni kitabı Osmanlı'ya Bakmak’a bu sözler damga vuruyor. Gerçekleri dobra dobra anlatan İlber Hoca’nın yeni kitabından satır başları.

Tarih yazmanın tarih yapmak kadar önemli olduğu bilinciyle yazan bir tarihçi İlber Ortaylı... Samimi ve tanıdık üslubu, tarihi bir bilim olmaktan çok, güncel bir konu olarak bize sunma becerisi, onu diğer tarihçilerden farklı kılan en önemli özelliği. “Sorguladığınız ya da merak ettiğiniz her şey hakkında kitap okuyun. Sadece ders kitaplarıyla gerçekleri öğrenemezsiniz” diyen bir aydın... Türk toplumu tarihi onunla sevdi, onunla öğreniyor. İlber Ortaylı’nın yeni kitabı bu hafta çıktı. Bugünün yaşayan en değerli araştırmacı ve yazarlardan biri... En özel ve güzel tarafı da yazar gibi konuşması, konuşur gibi yazması... Böylece her yaştan okurla yan yana gelebiliyor ve onlarda bir tarih bilincinin oluşmasını sağlıyor.

Kitap, üç bölümden oluşuyor. Her bölümde Osmanlı'nın çağdaşlaşması konusundaki temel noktalara tek tek yer verilmiş. Son bölümde Osmanlı’da batılılaşma sorunu, Tanzimat, Meşrutiyet, Yeni Osmanlılar ve Harf Devrimi yer alıyor.

Haberin Devamı

Tarihte müthiş bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

“Cem Sultan vakası, yaşayan bir tarihtir”

Fatih Sultan Mehmet’in iki oğlundan biri olan Cem Sultan’ın hikayesi, İlber Ortaylı’ya göre yaşayan bir tarih. Aradan onca zaman geçmiş olmasına rağmen canlılığını hala sürdürüyor. Fatih’in Otlukbeli Savaşından dönüşü gecikince onun yenildiğine ve bir daha dönmeyeceğine ilişkin rivayetlere kayıtsız kalamayan Cem Sultan, etrafındaki iktidar sahipleri ve ulemadan biat (yemin) almaya kalkar. Bu yaptığı, sultan babasının gözünde büyük bir hatadır. Yine de sanata ve batıya olan düşkünlüğüyle babasına ağabeyi 2'nci Bayezid’den daha çok benzer. Ağabeyi onun tam aksine oldukça sofu, sanata hiç merakı olmayan, şarklı karaktere sahip bir şehzadedir. Cem Sultan, önce Malta’ya daha sonra Rodos’a sığınmış, batılı anlayışı dolayısıyla Avrupa’da büyük itibar görmüş. Ama ne yazık ki bu aydın sanatsever ve çağdaş sultanın soyundan gelenler, Avrupa’daki diğer Osmanlı ailesi mensubu olan Osman Ertuğrul Efendi’ye yakınlık gösterdikleri halde o, aynı soydan geldiklerini kabul etmiş ama bir tarafın Hıristiyanlaşmış olduğunu öne sürmüş, diğer tarafın da halife soyundan gelmesi sebebiyle iki tarafın arasında resmen bir akrabalığın söz konusu olamayacağını belirtmiş.

Haberin Devamı

‘Türk toplumu Harf Devrimi ile büyük bir değişime girmiş değildir...
İlber Ortaylı’ya göre Osmanlıca; Edebiyat Fakültesi dışında, tamamen yadsınmıştır. Hoca buna rağmen liselere Osmanlıca dersinin konmasını da gereksiz buluyor.

Ağustos'ta savaşlarla yazılan büyük bir tarih

Kanuni’nin en büyük seferlerinden Mohaç, Macaristan tarihinde bir miladı simgeler. O tarihten sonra gelecek dört yüz yıllık Macaristan tarihinin nasıl şekilleneceği, o günün eseridir. Savaşın kazanıldığı tarih, 29 Ağustos’tur.

Kösem diğer tüm sultanlardan farklı

Tarihimizde pek çok sultan padişahlar tarafından diğerlerinden ayrı tutulmaları, çok sevilmeleri, akıllarına çok güvenilmeleriyle ünlüdür. Hürrem Sultan, Safiye, Hatice, Terhan ve Gülnuş Emetullah Sultanlar bunlardan bazılarıdır. Ama İlber Ortaylı’ya göre sadece Kösem Sultan bir yönüyle diğerlerinden ayrılır. Çünkü Kösem Sultan resmen naibe-i saltanattır ve devlete hükmetmiştir. Ortaylı’ya göre Kösem, Osmanlı hanedanının büyükannesidir. Aldığı rüşvetleri meşrulaştırarak ağaları ve ulemayı elinde tutmayı tercih etmiş, devlet otoritesini bu şekilde elinde tutmuştur. Son derece zeki ve güzel bir kadın olan Kösem Sultan, eşi 1'nci Ahmet’in erken ölümüyle yalnız kalmıştır. İlber Ortaylı’ya göre üvey oğlu 2'nci Osman, Kösem’in güzelliğinden etkilenmiştir. Kösem Sultan’ın lakabı Mahpeyker yani ay yüzlü güzeldir. Bu lakabın ona yüzünün güzelliğinden dolayı verildiği bilinmektedir. Bu sebeple üvey oğlunun ona gizli bir hayranlık duyması, o dönemin şartları düşünüldüğünde normal sayılmalıdır. Kösem’in, 2'nci Osman’ın ölümünden son derece etkilenmiş olduğunun da altını özellikle çiziyor İlber Ortaylı.

Haberin Devamı

‘Türk toplumu Harf Devrimi ile büyük bir değişime girmiş değildir...

Haberin Devamı

Pinti padişah Abdulhamid

2'nci Abdülhamid devri Osmanlının son dönemine damga vurmuştur. Bu dönemdeki istibdat rejimine rağmen, gençlerin doğu ve batı kültürüne vakıf olmaları dikkat çeker. Birçok meziyetinin yanında, o dönemde izlediği ekonomik politikalar sebebiyle eleştirilmiş bir sultandır. Memur maaşlarının bazen ödenmemesi, ordunun modernleşmesi konusunda kurmay sınıfların öneri ve taleplerinin dikkate alınmaması, 2'nci Abdülhamid’in askeri ve mülki memurlar tarafından pinti olarak anılmasına sebep olmuş. Bu dönem Osmanlının tezatlarla dolu dönemi olarak tarihe geçmiş.

Dolmabahçe Sarayı israf değil

Abdülmecid Han’ın müziğe, modaya ve hayatın bu tür zevk veren ayrıntılarına meraklı bir padişah olduğu bilinen bir gerçek. Abdülmecid, Topkapı Sarayında tahta çıkmış ama orada oturmayı tercih etmemiş. Sanılanın aksine Osmanlı, tarih boyunca yaşanan yerler konusunda mütevazı davrandı. Ortaylı’ya göre Dolmabahçe Sarayı Abdülmecid’in tüm meraklarının ve harcamalarının dışında kalıyor. Çünkü o dönemde İstanbul’da Rusya Sefaret Sarayı, Britanya Sefareti, Fransız Sarayı gibi çok daha büyük binalar, yabancılar tarafından kullanılmaktaydı.

DİĞER YENİ YAZILAR