Bizimkisi bir aşk hikayesi

Onunla bizim aramızda da yaşadığımız aşklara, bu şarkıyı henüz yazmadan yazılmış bir aşk hikayesi vardı. Kırklı yaşlarını yeni yeni sürenler, onlu yaşlarının sonunda hem aşkla hem de onunla tanışmışlardı, Kayahan böyle girmişti hayatlara... Plaklar yerini kasetlere bırakırken her arabadan, her evden, her kasetçi dükkanından onun sesi yükselir olmuştu. O ve Nilüfer’in şahane sesleriyle hayata tutundu gençlik...

“Seni seviyorum diye senden önce hiç kimseye söylemedim dersem, yalan olur”; diyecek kadar dürüst, “ben yine gözlerinin hapsindeyim” diyecek kadar gönüllü yenik, “sarı saçlarından sen suçlusun” diyecek kadar kızgın, “Allah’ım neydi günahım” diye soracak kadar isyankardı aşka...

Aşkın farklı tanımları, onun duygularıyla şekillendi.

“Odalarda ışıksızım, katıksızım, divaneyim; seni, sensiz duvarlara yazan benim, viraneyim; kanım aksın ki terk etmem seni, peşindeyim yar! Ellerimsin, gözlerimsin, inanmazsın, yar! Ben perişan, günlerim dar, anlamazsın yar...”

Bu sözlere dikkat ederseniz, hemen her cümlesinde Türkçe’nin saf, duru ve insanı can evinden vuran ifadesini bulursunuz. Derinliki, gerçekçi ve insanı can evinden vuran, aşkı anlatmak istesem tam da böyle anlatırdım... Ya da birine seni seviyorum demek istesem ben de böyle söylerdim, dedirttiği için Kayahan, Kayahan oldu. Abi, baba, erkek kardeşti topluma... Hiç yaşlanmayacak, hiç ölmeyecekmiş gibiydi.

Haberin Devamı

Ünlülerle aramızdaki ilişki hep böyle değil midir zaten? Biz onları şarkılarıyla, yazdıklarıyla, filmleriyle, yarattıklarıyla görür, tanırız. Hele bizim kuşak için onları görmek, ne büyük olaydı! Görmezdik çünkü. Tek kanallı televizyonlarla büyümüş çocuklar, nasıl bilecektik sevdiğimiz, hayran olduğumuz bu sanatçılar nerelerde yaşar, nerelerde gezer, eğlenir, tatil yapar? Bilmezdik. Belki de onları az gördüğümüz için, az bildiğimiz için, büyüleri hiç bozulmaz. Az ve sadece televizyonlarda gördüğümüz bu büyük ustalar, ne kadar yaşlansalar da hiç ölmezler bizim için... Sesleri kalır geriye, şarkıları, sözleri, filmleri, kitapları, şiirleri, oyunları, çizimleri...

Haberin Devamı

Kayahan da böyle olacak. Hiç gitmeyecek...

1991’de “Yemin Ettim” adlı albümüyle satış rekoru kırmıştı. Aşkın içinde gurura yenik düşmüş bir adamın, kendi yarattığı çaresizlik içinde sevdiği kadına yalvarışını ilk defa ondan duyduk. Nasıl yazdı o sözleri, hala inanamam. Ardından, bir yıl sonra “Odalarda Işıksızım” albümünü çıkardı. Sonra sırasıyla Son Şarkılarım, Sarı Şekerim, Vazgeçmem, Aman, Kardeşiz Senle gibi şarkılarla kazındı zihinlere... 1995’te, Benim Penceremden çıktı. Bu albüm, “Sevenleri ayırmayın, sevenler ayrılmayın” oldu. Allah’ım Neydi Günahım adlı parçası Türk Pop Müziğine damga vuran bir eser oldu... 1996’da, Canımın Yaprakları adlı albümü de yine bir sloganla, ‘Allah kimseyi sevgisiz bırakmasın’la buluştu sevenleriyle... 1997’de Emrin Olur albümünü çıkardı. İki yıl sonra, Beni Azad Et adlı çalışması geldi. 2000’de Gönül Sayfam, 2002’de Ne oldu Can geldi. 2005 yılında, Kelebeğin Şansı, iki sene sonra da Briciğime albümleri gönüllerdeki yerini aldı.

Haberin Devamı

Sayısız ödülü, başarısı, sosyal sorumluluk çalışmaları var Kayahan’ın... Ama her şeyden önemlisi o son dönemin pop müziğinin son ozanıydı.

Bu şahane albümlerle, iki kuşak, aşkı ondan öğrendi. Yirmi yıl önce, altı aylık ömür biçilmişti Kayahan’a, yirmi yıl daha yaşadı, öylesine bağlıydı hayata...

“Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz” demişti. Şimdi onun dediği gibi olacak.

DİĞER YENİ YAZILAR