İnsan hikayeleri

Hayatın içinde her şey var... Keşke bütün bunların içinde ölüm hiç olmasa. Keşke hayat, başlangıcı ve yanına alıp getirdikleriyle sınırlı kalsa...

Kadın yüzyıllardır köle mi?

Yüzyıllardır tartışılan, konuşulan ve neredeyse hala cevabı bulunamamış bir sorudur bu. Kadın köle midir? Ne sebeple ve nasıl oluşa olsun, hep bir itaat etme zorunluluğu mu yaşatılır olan? Kendi kararlarını veremez mi, verdiği kararlardan dönemez mi? Kültürler, dinler, coğrafyalar, gelenekler, folklor; bir toplumun tarihini etkileyecek ne varsa hep onun aleyhine mi işlemiştir? Bu sorulara cevap bulmak için çok ciddi araştırmalar yapıldı. Feminist araştırmacı-yazarlar, kadınların yaşadıkları baskı, zulüm, eziyet ve ötekileştirilmenin sebeplerini bulaya çalıştı. İşte bunlardan biri de John Stuart Mıll ’in Kadınların Köleleştirilmesi adlı kitabı. Yazar, kitapta bir cinsiyetin diğerine olan bağımlılığı üzerine yıllarca yapmış olduğu gözlem ve araştırmaların sonuçlarını toplamış, Avrupa’nın geleneksel, siyasi, hukuki, ekonomik ve ahlaki sistemini oldukça sert bir biçimde eleştiriyor. Bilge Yayıncılık, 170 syf, 15TL

Ağlatan geceler bıraktın...

"En kötüsü değil miydi? 'Bilmem seviyor gibiydi...' demek. Sırf sevdiğin için onun gülümsemelerini üzerine alındın. Seninle konuşmasını, yanında yürümesini veya başkalarına anlatamadığını gelip sana anlatmasını... 'Sevdiği için' diyerek ve inanarak hayaller kurdun. Çevrendeki insanlarla mutluluğunu paylaştın. İçinde tarifsiz bir sevinç, sıcaklık vardı. Bu tür mutluluklar güzel bir filmin fragmanı gibi kısa sürer. Ve gözlerin, onun bir başkasına ait olduğuna şahit oldu. O an, enkaz altındaymış gibi hissettin kendini, sonra kıyametler kopmaya başladı kalbinde. Günlerce evden çıkmak istemedin, telefonun hep kapalıydı. Sana iyi gelmeyeceğini bildiğin halde gecelerce o şarkılarla ağladın. Aynadaki yüzüne sövdün, bağırdın, sitem ettin. Ve 'Neden bu kadar çok kapıldın?' diye sordun kendine..." Mehmet Ali Kılınç'ın "Bilmem Seviyor Gibiydi" romanından etkilenmemek mümkün değil... Olimpos Yayınları, 196 syf, 15TL

Haberin Devamı

İhanetin bahanesi yoktur

Kahraman Tazeoğlu'nun yeni kitabı Simru, bir genç kızın hayattan beklentileriyle karşısına çıkanlar arasındaki farkı çok güzel gözler önüne seriyor. Hayatın gerçeği de bu değil mi zaten? Birine aşık olursunuz, ama o bunun farkında değildir. Ya da sadakate bağlanırsınız ona ama yetmez. Aşktan aradığınız başka incelikler vardır size uyan. Bazı insanlarda öncelikleriniz yoktur, bazılarında olsa da onlar da gönül telinizi yeteri kadar titretmez. “Şu hayatın bize en büyük darbesi beklediklerimizin hiçbir zaman gelmemesi, gelenlerin ise bizi hak etmemesidir. Bazı insanlar hiç başlamayan hayatlarının bitmesinden korkarlar…” Böyle diyor romandaki kahraman… Bu satırları okuyor ve bu hikayenin sonunu daha da merak ediyorsunuz. Destek Yayınları, 254 syf 20TL

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR