Yıl biterken kitaplar…

Bu hafta koca bir yılın sonunda biriken satırlar, seçilen ve sevilen yazarlar, kitaplığımıza eklenen kitaplar bizi ne kadar zenginleştirdi, bize neler hissettirdi, düşünmenizi istiyorum...

İnsan gibi insan olmak… Everest Yay, 248 syf, 18 TL

Hasan Ali Toptaş, "Kuşlar Yasına Gider" romanında, Aziz adlı bir kahramanı anlatıyor. Aziz, kitaptaki olayları anlatan kişinin babası. Uzun yollarda tır şoförlüğü yapıyor. Aziz’le ilgili ayrıntıları okurken insanlarla ilgili insan olmakla ilgili ayrıntılara geliyorsunuz. Baba olmak, insan olmak, adam olmakla ilgili çizgiler belirliyorsunuz. Hayatın insana neler getireceğini ya da ondan neleri götürme ihtimalinin olduğunu görüyorsunuz.

Bir insan başına ne gelirse gelsin, ne yaşarsa yaşasın olgunluğunu koruyabiliyorsa hayattan beklentileri de azalıyor. Kitabı okurken bunu görüyorsunuz. Hiçbir şeyi içine çok sözcüğünü koymadan yaşamak, anlamak ve sevmenin ne demek olduğunu görüyorsunuz. Büyük coşkulara, korkulara, taleplere, kocaman sevgilere yer vermeden insanca yaşamanın formülü verilmiş adeta Aziz karakterinde.

Haberin Devamı

Biraz ermiş, biraz hayatın sırrına vakıf, çokça anlayışlı, ”baba” olmanın neredeyse tüm inceliklerine ve farkındalıklarına sahip bu adamın hikayesini okurken türkü tadında bir ifade yakalayacaksınız.

İşe yaramayan zemberek... Remzi Kitabevi 159 syf, 15 TL

Ne yaşadığımıza bakarız zamanın içinde... Bizi neler, kimler meşgul ediyor, bunların içinde sevdiklerimiz var mı, örnek aldıklarımız, merak ettiklerimiz? Yoksa hepsi bizim için sadece birer geçici heves, birkaç günlük meraklar mı? Gereksiz ne kadar çok şey oluyor, gereksiz olan ne kadar çok insanla, durumla kafamızı meşgul ediyoruz. Banu Avar, “ Zemberek” adını verdiği kitabında bizi saate, tahammül gücümüzü de saatin zembereğine benzetmiş. Bir zaman gelip de fazla gerilmekten yayından boşalıp kurtulan, serbest kalan ama sonrasında artık hiçbir işe yaramayan zembereğe... Bazı insanların toplum önünde olmaları, topluma örnek olma çabalarıyla ön plandalar. Gerçekten öyle insanlar mıdırlar yoksa ünlü ve önde oluşun zorunluluğu mudur bu? Bunun kararını vermek için bu kitabı okumakta fayda var. İnsanlar, duruşlar ve hayat görüşleri üzerinde bizi ciddi ciddi düşündürecek bir kitap…

Haberin Devamı

Biz O Zamanlar Baaçede Oynardık Doğan Kitap, 200 syf, 17 TL

"Biz yedikçe daha çok mu meyve verirdi ne? Ağacın tüm meyvelerine, yerdeki çekirdek kabuğuna hücum etmiş karınca sürüsü gibi dalarak yiyip bitirirsek de, ertesi gün en az bir önceki gün yediğimiz kadarını yere dökülmüş, bir o kadarını da dallarında yenmeyi bekler bulurduk. Tüm mahalle dut ağacının etrafında buluşur, sanki bereketi kutlama töreni yapardık. Birileri dallarına tırmanıp çekiştirip sallarken, diğerleri de altına gerilmiş çarşaftakileri bir yandan ağzına atar, bir yandan da uzatılan torbalara dağıtırdı. Dut severdim sevmesine de hele o mahallenin gözbebeği, onlarca beyazın arasındaki tek karadut yok mu, işte ona gerçekten bayılırdım. Dallarının arasına tırmanmışken, sadece üstüm başım değil yüzüm gözüm bile dut lekesi olur, ağzıma attığım o karadutun, hafif ekşimsi, buruk, bol şekerli tadıyla kendimden geçerdim. Üstüm lekelenmiş mi, ağaçta mahsur mu kalmışım, annem leke içindeki üst başı görünce kızacak mı, umurumda olmazdı.”

Haberin Devamı

Ne güzel cümleler değil mi? Özellikle otuzlu yaşlarını bitirmek üzere olanlara, bu satırlar çok tanıdık gelmiştir. Bahçede oynamanın tadını bilenlere…

Biz O Zamanlar Baaçede Oynardık kitabının 10'uncu baskısını yapıyor Ayçe Ayyıldız. Kitapta, 1970’li yıllardaki çocukluğunu, yaşadıklarını, ailesini, kendi anılarını aktarırken bir yandan da, bir çocuğun gözüyle Türk toplumunun o dönemki aile yapısı, gelenek, görenek ve yaşam tarzını ortaya koyuyor. O yıllarda çocuk, genç, anne baba olan herkesin kendi anılarıyla karşılaşacağı bir kitap.

DİĞER YENİ YAZILAR