Baranotti Altın Karadut Ödülleri

Antalya Altın Portakal Film Festivali dün akşam bitti. Siz bu satırları okurken hangi film, yönetmen ve oyuncuların ödül aldığı belli olacak

Haberin Devamı

Antalya Altın Portakal Film Festivali dün akşam bitti. Siz bu satırları okurken hangi film, yönetmen ve oyuncuların ödül aldığı belli olacak.

Hayatımda hiç bu kadar arka arkaya Türk filmi seyretmemiştim..

İtiraf etmem gerekiyor ki biraz gaz yapıyor. Dört gündür altı film resmen davul gibi oldum. Yabancı filmleri de eklersek -ki aslında hiç eklemek istemiyorum ne kadar berbat film varsa hepsini özenle seçmişim- bir adet gaz istasyonuna döndüm. Metan gazına ihtiyacı olan varsa buyursun gelsin en az iki depo çıkar.. (Metan yoksa ineklerin ürettiği miydi? Bizimki ne gazıydı?)

Üzülerek söylemem gerekiyor ki öyle çok umut vadeden bir sezon gelmiyor. “Araf” diye bir film var ki mesela, Bir Türk Korku Filmi diye pazarlanıyor (niye vurgulanıyorsa bu? Daha mı çok korkacağız bu durumda?) Allah’ım, uzun zamandır bu kadar kötü bir film seyretmemiştim!

Cep telefonuna karısını “KARIM” diye kaydeden kötü adamlar mı istersiniz, merdiven altında MAKASLA yapılan anestezisiz kürtajlar mı, aldırılmış çocuğun hayaletinin -üstelik üç yaşında!- ortalıkta dolaşmasını mı, şizofreni şablonu olarak bir saat içinde siniri bozuk bir yetişkinden oyuncak isteyen bir küçük çocuğa dönüşen kadınlar mı.. Madem mevzuda bir takım hastalıklar ve komplikasyonlar var, bir doktora, doktoru geçtim bir hemşireye danışmak hiç mi aklına gelmez kimsenin..

Büyük umutlarla beklenen Nuri Bilge Ceylan’ın “İklimler” filmi ise kendine işkence etmeyi sevenler için ideal. Her bir plan en az 5 dakika.. Filmin sadece girişi zaten tek plan 15 dakika. Kadın kocasına bakar, bakar, bakar, bakar.. Nice sonra gözünden bir damla göz yaşı dökülür. Yine bakar, bakar, bakar.. Ve bu film boyunca devam eder.. Arada kestirip veya tuvalete gidip hatta kahve pişirip yeniden filme dönmek mümkün yani.

Madem ödül günlerindeyiz, benim ALTIN BARANOTTİ KARADUT ÖDÜLLERİM de işte bunlar..

***

En kötü film: “Araf”. (Bir Türk Kastırmasyon filmi)

En kötü oyuncu: “İklimler”i hem yönetip hem filmde oynamaya çalışan Nuri Bilge Ceylan ve “Eve Dönüş” filminde 107 dakika boyunca işkence gören Mehmet Ali Alabora (O yakışıklıyla bir daha işkence yapılmasın lütfen. Ağlatmayın delikanlıyı.) ve Araf’da kötü adamı canlandırmaya çalışıp şahane bir komedi malzemesi yaratan (her halde kasten yaptı) Kubilay Tuncer.

En güzel ağlayan: EVE DÖNÜŞ’te oynayan Sibel Kekilli (O kızı da hep ağlatsınlar.. Bu kadar mı içli ağlanır be kardeşim..)

En uzun bakan: Ebru Ceylan (İKLİMLER filminin girişi.)

En az planla çekilmiş film: Nuri Bilge Ceylan’ın “İKLİMLER”i. (30 plan ya var ya yok. Her biri beş on dakika zaten.)

En yakışıklı: Murat Yıldırım (Araf filminin bize kazandırdığı tek güzellik)

En asık suratlı: Birol Ünel

En tanışılmak istenen: “2 SÜPER FİLM BİRDEN” de oynayan Tim Seyfi (Aynı zamanda en muhabbetçi)

En şeker: Murat Şeker

En sempatik: Güven Kıraç

En iyi göbek atan yönetmen: “Dondurmam Gaymak”ın yönetmeni Yüksel Aksu

En durmadan dans eden: Sibel Kekilli

En güzel, en sevimli, en bilet alınası, en kayrılası, en alıp koyuna sokulası film: DONDURMAM GAYMAK

En polemik yaratacak film: TAKVA (Aynı zamanda “en anlamını kimsenin bilmediği kelime”. Allah’tan korkma, dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp, buyurduklarını yerine getirme demek.)

En yanıltıcı afiş: Troya Belgeseli (Afiste 90-60-90 bir hatun var, ama filmde öyle biri yok)

En parti kuşu: HERKES!

DİĞER YENİ YAZILAR