Kapadokya'da nerede kalınır?

Kapadokya gezisi nihayet bitti...

Haberin Devamı

Kapadokya gezisi nihayet bitti.. Peki o kadar gezdim tozdum nerede kaldım?

Kapadokya bölgesi kalacak yer bakımından zengin bir çeşitlilik sunan bir yer. Hemen hemen her zevke ve bütçeye göre otel ve pansiyonlar mevcut.

Ancak Kapadokya'ya gidip bir "kaya (mağara) evde" kalmamanın büyük bir hata olduğu fikrindeyim. Doğanın, -dağlar da "doğa" dır öyle değil mi?- bir başka şekilde "göbeğinde" olmak, bunun verdiği titreşimsizlik ve yankısızlık, biz "beton çocukları'nın hakikaten yaşanması gereken bir deneyim.

Severek önereceğim üç yer var: Ürgüp Evi, Esbelli Evi ve 4 Oda.

Bu otellerin üçü de Ürgüp'ün Esbelli Mahallesi'nde. Şehir merkezine araçla 3 dakika uzaklıkta olan ve komple kaya evlerin olduğu, şehre tepeden bakan bu mahalle kalınmasa da görülmesi gereken bir yer.. (Turasan'ın arkası)

Ürgüp Evi (0384 341 31 73, www.urgupevi.com.tr) tüm odalan kaya içinde olan, nefis bir bahçeye sahip, son derece cana yakın bir işletme. İşletmecileri ikisi de rehber olan Sevim ve Fatih. Az ama yeterli personeli, standart dört veya beş yıldızlı otellerden farklı olarak sizi "oda numarası" olarak değil isminizle ve cisminizle bilip hizmet ediyor. Kendinizi otel müşterisinden çok evin ferdi veya hatırlı misafiri gibi hissediyorsunuz..

Esbelli Evi, (0384 341 33 95 www.esbelli.com.tr) sahibi Süha Bey'in titizliğini her köşesinde görebileceğiniz, son derece şık ve sempatik bir otel. Gerek şarap çeşitliği, gerek klasik müzik CD koleksiyonu gerek umuma açık bilgisayarları ve oturma odasında kablosuz internet servisiyle üst düzey hizmet ve "teknoloji" sunuyor. Önümüzdeki haftalarda odanın yanı sıra ev tutma imkanı da olacak.

"4 Oda" (0384 341 60 80 www.4oda.com) adı üstünde 4 odalı ve aynı şekilde dağ oyularak elde edilmiş fevkalade bir yer. Sahibi Nurcan Hanım'ın itinayla seçtiği mobilyalarıyla, 2000 kitabıyla, her odanın önündeki kişiye özel teraslanyla ve diğerlerinden farklı olarak odada televizyon, laptop ve kablosuz internet servisiyle iddialı bir o kadar da "feminen" bir yer. Otelde değil yakınınızın evinde kalıyor gibisiniz. Nurcan Hanım'ın doyumsuz sohbetleri ise katmerli bonus.

***


Ancak bilmeniz gereken bir şey var. Nerede kalırsanız kalın, beklentiniz Ürdün Kralı'nın veya İngiltere Kraliçesi'nin beklentisiyle esse, mutluluk ve tatmin size asla uğramayacaktır. "Para verdim, otel benimdir!" dediğiniz taktirde her yerin bir kusurunu, her yerin bir eksikliğini bulmanız mümkün. Türk turistiyle yabancı turistin arasındaki en büyük fark da bu. Avrupalı veya Amerikalı tatile çıktığında "bulduğunun keyfini" çıkartmaya çalışırken Türk turist "bulamadığının acısını" çekmeye çalışıyor. Aynı dakikalarda sağ yanımdaki Alman çift güneş altında mutlu mutlu gülümser, bahçedeki kaplumbağayı fotoğraflayıp eğlenirken sol yanımdaki Türk aile saçma sapan bir domates krizine girip hem kendilerinin hem başkalarının keyfini kaçırmaktaydı. Bu nasıl olabiliyordu doğrusu aklım almadı. Aynı güneş, aynı bulut, aynı çim, aynı taş altında ve üstünde bambaşka iki yaşam tarzı..

Demek istediğim, ihtiyacınızı ne kadar azaltırsanız o kadar zenginsinizdir, o kadar mutiusunuzdur..

DİĞER YENİ YAZILAR