Köy turizmi zarar ziyan tespiti

Hayatımın ilk futbolunun açtığı hasarlar kabaca şöyle:

Haberin Devamı

Hayatımın ilk futbolunun açtığı hasarlar kabaca şöyle:

• Sanki ağırlık çalışması yapmışım gibi omuz kas ağrısı
• Sanki mekik çekmişim gibi karın kas ağrısı
• Sanki yoga yapmışım gibi boyun kas ağrısı
• Sanki koşmuşum gibi bacak kas ağrısı
• Sanki gol atmışım gibi toto ağrısı... Sonuncu madde gerçekleşti gerçi.. Nefis bir morluğa sahibim söz konusu bölgemde.

"Ne diyor bu hatun?" diyenlere hemen özet geçeyim: Bir haftadır şirin köyümüz Şirince'de bulunmaktayım. Her zamanki gibi dönüş yolunu kaybettim yine ve anladığım kadarıyla da bulmaya niyetim yok. Fakat genel sapıklığım yine hortladı ve faaliyet olarak normal insanların yaptığı gibi yürüyüş, börtü böcek keşfi yerine "futbol oynamayı" tercih ettim. Kendimi zorla kabul ettirdiğim köyün iddialı takımı Nişanyanspor'un bir "fitbolcusu" olarak da Şirincespor'la ilk maçımı yaptım. Yegane golümü totomla atarak tarihe geçtim. Pek iyi bir başlangıç sayılmasa da başlangıç başlangıçtır. Bütün o listesini yaptığım ağrılarımın nedeni işte budur..

Ve lakin hayretle şunu fark etmiş bulunuyorum ki futbol, vücudu diğer tüm sporlardan daha iyi bir şekilde çalıştırıyor. Burnum dahil ağrımayan yerim yok. Burnumun ağrıma nedeni sportif faaliyet değil gerçi ama olsun. Belli ki bütün kaslanm çalışmış. Kız arkadaşlarımı futbol oynamaya ikna etmem için bir neden aslında ama ner-de onlarda o ruh..

Bu arada sobacılık konusunda da epey ilerledim. Köy hayatı soba demek biliyorsunuz. Şikayetçi değilim fakat mesele alışık olmamak. Fakat onu da ufak ufak çözüyorum. Artık en azından gürül gürül yanmakta olan bir sobayı, destekleyeyim derken sön-dürmemeyi başarıyorum. Personel bunu nasıl yapabildiğime epey bir şaşırdıktan sonra sonunda öğrendim. Odunların da bir atılma usulü varmış meğer. Langırt diye at-mayacakmışım.

Fakat sobacılık da az hasar veren bir şey değil. Her iki elim de yanık ve su dolu baloncuklarla dolu. Soba kapağını o minik telle bir tarafından yakalayıp açmak az maharet istemiyor. Kapatması daha da zor çünkü küt diye düşebiliyor ve utanç verici bir gürültü çıkartıyor. Kapağı elle tutmaya kalkmak da pek zekice bir değilmiş, öğrenmiş oldum. Gazı da fazla dökmemek gerekiyormuş, şahane bir harlama sonucu kirpiklerimi ve kaküllerimi yakarak bunu da öğrendim.

Durumum biraz perişan görünse de keyfim yerinde. İstanbullardansa buralardan ev almak her geçen gün daha mantıklı görünmeye başladı. VATAN Şirince muhabiri olarak hayatıma devam etmek.. Niye olmasın ha!?

DİĞER YENİ YAZILAR