Çorbacı güzeli Tuğçe Tenceredeviren

6 su bardağı su, 3 sap pırasa (açık renkli kısımları kullanılacak), 1 orta boy kereviz, 1 taze rezene (hani önceki gün fotoğrafını yayınladım, tombul ve çok dallı pırasa gibi olan şey. Onun da sadece beyaz kısımları kullanılacak), 2-3 adet sarımsak, 100 ml krema, 1 tatlı kaşığı sebzeli çeşni. (Ben tavuk bulyon kullandım)

Sebzeler güççük güççük doğranacak, tencerede biraz, kavrulacak, üzerine su konulup iyice pişirilecek. Sebzeler piştikten sonra çeşni (veya benim gibi tavuk bulyon) eklenip blendırdan geçirilecek, son olarak da krema eklenecek. Üzerine karabiber eklendikten sonra yenmeye hazırdır.

Krema ve tavuk bulyon hikayesiyle çorbanın rejime uygunluğu konusunda derin şüpheler içindeyim. Fakat var ya, umurumda bile değil. O kadar lezzetli bir çorba ki gördüğünüz gibi Türkçe'm bile bozuldu. (Ne demekse 'Var ya" ?) Utanıyorum bunu söylerken ama DÖRT kişilik çorbayı tek başıma bitirdim. Utanç verici kısmı şimdi geliyor: Hadise İKİ saat içinde olup bitti! Çorbayı lüp-letmem yani. Rezalet!

Bu noktada, çorba rejime sü-persüper uygun olsa bile manası yok çünkü en az kalorili rejim çorbası bile bir buçuk litre içilince... Neyse devam etmeme gerek yok... Kısacası yine saçmaladık. (Önceki hayatımda hakikaten neydim acaba? Nedir bu iştah kardeşim?)

Tarif Nutrizone Beslenme ve Diyet Merkezi'nin Genel Koordinatörü Selen Tamer'den geldi. "Diyettesiniz diye sebzeleriniz tatsız, tuzsuz olmak zorunda değil" diyerek girmiş mevzua... Herhangi birinden gelseydi krema delikanlılığı ve rejimi bozar diyerek es geçerdim. Ama şimdi beslenme uzmanıyız deyince... Bir bildikleri vardır deyip... Lüplettik netekim...

Hakikaten nefis bir çorba... O kereviz, o pırasa, taze rezeneyle nasıl şahane bir uyum şeysi yapmışlar... O taze rezene nasıl hoş bir tat, koku vermiş... Öyle böyle değil yani. Yemin ediyorum çıldırtıcı bir tat.

Anneler! Nineler! Dadılar! Ve -tahmin etmiyorum ama-babalar! Çocuklarınıza pırasa ve kereviz yediremiyor, bu nedenle suçluluk duyuyorsanız, hiç tereddüt etmeyin, bu çorbayı yapın!

Rezeneniz yoksa da olur. Pırasa ve kereviz de yeter. Bu olağanüstü çorbayı içiremeyeceğiniz bir Allah'ın veledi olduğunu sanmıyorum dünya üstünde. Emin olun yiyeceklerdir. Yeter ki içinde ne olduğunu söylemeyin.

Bu arada benim de aşçılığım gün be gün ilerlemekte. Kayın mantarlı enginarla hadiseyi yardım. Soğanı kavurdum, içine mantarları ve ince ince dilimlediğim enginarları koydum, hiç su koymadan, en kısık ateşte, kapalı vaziyette pişirdim. İçine biraz muskat (küçük hindistan cevizi) biraz keten tohumu ve biraz da kekik... Peee... Nefis oldu nefis! Fotoğrafını da çektim. (Domatesli, salatalıklı süslemem dikkatlerden kaçmasın lütfen.)

Bu arada yüz gram daha vermişim... Buna da şükür demek lazım herhalde. Koca bir tencere çorbanın etkisini tabii yarın sabah göreceğiz...