Haydar Dümen’e teslim olalım

Haberin Devamı

Haydar Dümen’in evi çıkmış geçen günlerde televizyona. HeyCanlı diye bir magazin programında. Taraf Gazetesi’nin ismini yazık ki bilmediğim ama zevkle okuduğum TV eleştirmeninin köşesinde okudum.

Doğanın ortasında kocaman bir evmiş. Evin içinde Haydar Bey ve eşiyle beraber iki karga, bir kirpi, dört köpek, bir tavşan ve dört muhabbet kuşu da yaşıyormuş. Kanepenin birinin üzerinde karga, öbürünün üzerinde biberonla besledikleri kirpi, beri tarafta bir köpüş. Haydar Dümen onlara türlü oyunlar da öğretmiş. Karga gelip Haydar Beyin cebinden parayı kapıp kaçıyormuş, kirpi gel deyince geliyormuş falan filan. Home made sirk tadında muhteşem bir ev yani. İnsanlar mutlu, hayvanlar mutlu.

Ben bu adamı seviyorum. Hep sempatiyle bakardım artık kesin karar verdim. Milyonlarca sıkıcı insan arasında bir nefes o.

Bundan kaç yıl önce idi hatırlamıyorum dergilerden birinde çalışıyordum. Fırlama harikulade bir kadın dergisiydi. Zaten bu nedenle kapandı. Memleketin okuru da reklamvereni de fırlamalığı sevmiyor. “Ay bu dergi nasıl diyelim.. Yaaaani bizim müşteri kitlemize hitap etmiyoooo...” diye böyle leş bir konuşma şekli ile reddediyorlardı ilan vermeyi. Nasıl bir “müşteri kitlesi” hayal ediyorlarsa... Bir insan hem fırlama olup hem de nemlendirici krem süremez zira “röfle kafa”ların indinde.. İlan alamayan dergi de bildiğiniz veya bilmediğiniz gibi batmaya mahkum.

Her neyse. Derginin bir sayısında cinsellikle ilgili aynı 20 soruyu hem Haydar Dümen’e hem de o sıralar ünlü olan bir başka “gazetenizin psikiyatrı”na sormuştuk. Sorular insanı çileden çıkartacak kadar abartılı ve komplike vaziyetler üzerineydi. (“Kocamı geçen gün bir erkekle bastım, zaten ben de bir kadına aşığım ama ben yine de kocamdan çocuk yapmak istiyorum bu arada şuyum da var buyum da bozuk acaba ben neyim?”)

Haydar Dümen’in cevapları bitirmişti bizi.. Her tür tabudan arınmış, tümüyle kişinin mutluluğunu ve başkalarına zarar vermemeyi esas alan, keyifli, esprili cevaplardı. Her cevaba kahkahalarla gülüyorduk. Adam rahattı. Kasmıyordu. “Bu kadarı da ayıp olur” demiyordu.

Demiyordu da ne oluyordu? Alay ediliyordu. “Aman canım bu kadarı da yaaani... Biraz gelenek biraz tabu olsun canım”lanıyordu. Saçıyla başıyla, bilmem kaç yaş genç olduğu habire vurgulanan genç karısıyla.. Durmadan laf sokuluyordu.

Halbuki memleket bildiğiniz gibi ruh hastası kaynıyor. Ciddi bir ruh hastası stokumuz var. İçlerinden bir tanesi geçen gün İtalyan sanatçıyı öldürdü biliyorsunuz. Kadın gelinliğiyle İtalya’dan Filistin’e otostopla gidecekti ve bütün dünyaya “buraların güvenli olduğunu” kanıtlayacaktı. Türkiye topraklarına kadar kadının kılına bile dokunmadılar burada girer girmez tecavüz edip öldürdüler. Anında. Daha ilk gün.

Radikal manşet yapmış. “Bu nasıl

bir ülke böyle?” diye.

Bir erkeğin elinden çıktığı nasıl da

belli manşetin.

Zira biz kadınlar buranın kadın düşmanı bir ülke olduğunu pek iyi biliriz. Türkiye’de tecavüz edilmemiş az kadın vardır. Büyük çoğunluğu kocaları tarafından tabii ki. Edenin nikahlı eş olması durumu değiştirmiyor. A plas’lar, entel danteller de dahil olmak üzere tecavüz etmek Türk erkeğinin bir alışkanlığıdır. Üstelik böyle yaptığının da farkında değildir. Kadın ertesi gün çok vızıldarsa, “sarhoştum hatırlamıyorum, canım çok istedi dayanamadım” diye pişkin pişkin de savunur kendini. (“Hayır hiç yapmadım böyle bir şey” diyenler bir kez daha düşünsün.)

Bir koca toplum esasen tecavüz çocuğu. Bu ülke evet öyle bir ülke. Türk kadınları sokaklarda bu yüzden asık suratlıdır. Bu yüzden nadandırlar, bu yüzden kaprislidirler. İyi niyet daima cezalandırılır zira.

Gel de hadım önerimi yeniden tartışma şimdi. Ülkenin komple Haydar Dümen’e teslim edilmesi gerek belki de.

DİĞER YENİ YAZILAR