Fıstık sen bizim her şeyimizsin!

Haberin Devamı

Antep, Halfeti, Urfa, Harran derken yine Antep’teyiz. Bildiğiniz veya bilmediğiniz gibi Akşam gazetesinin şahane (ve hakikaten komik!) yazarı Elif Aktuğ ile ben, küçük Mahmut’un deyimiyle “kısskısa” beş gündür buralarda dolanıp duruyoruz.. (Küçük Mahmut, Urfalı bir arkadaşın oğlu)
Mizyal Hanım’ın nefis konağına (“Belkıs Han”... Antep’te kalınacak iki yerden biri. Diğeri Timur Bey’in “Anadolu Evleri”. İkisi de restore edilmiş iki Antep konağı. Meraklısı için tabii. Yoksa apartman otellerden bol miktarda mevcut) yerleştikten sonra mini bir şehir turu yapalım dedik.
Memlekette kilometre başına en çok kebapçı ve baklavacı düşen yer açık ara Gaziantep olmalı. Hayatımda hiç bu kadar çok et ve baklavayı bir arada görmemiştim. Caddenin bir yanında yan yana yüzlerce baklavacı, öbür yanında yüzlerce kebapçı dükkanı! Arada da bir iki “kâhke” (süper bir Antep kurabiyesi) ve “katmer” (yine acayip bir Antep böreği) fırını.. Hepsi de pırıl pırıl, hepsi de ışıl ışıl!
Bu nasıl bir yeme içme meraktır inanılır gibi değil. İnsan ister istemez merak ediyor. Hepsi iş yapıyor mu gerçekten bu dükkanların? Antepli dediğin vatandaş sabah akşam baklava mı yer? Olabilir mi böyle bir şey?
Oluyor ki dükkan üstüne dükkan açılmış. Şehrin yarısı harıl harıl baklava açarken, diğer yarısı da harıl harıl yiyor anlaşıldığı kadarıyla.
Tabii bu kadar yeme içmenin kilosal bir “ bedeli” de olmuş belli ki. Şu günlerde Antep sokakları komple “Bayanlara çok özel! Falanca Fitnes salonunda hem kilo verin hem eğlenin!” afişleriyle kaplı. Özel hocalar eşliğinde çok özel programlar yapıyorlarmış. Çok özel baklava/kahke/katmer eritme programı..

***


Bu fıstık merakıyla nasıl kilo verecekler o da ayrı bir soru. Ağza atılabilen her şeyin içinde Antep fıstığı var. Kebabında, köftesinde, baklavasında, böreğinde, kurabiyesinde, katmerinde... Ve hatta brovnisinde! Onu BİLE fıstıkla yapmışlar!
“Cevizli baklava yok mu?” diye bir soru sorma gafletinde bulundum, baklavacı hayatının şaşkınlığını yaşadı: “Yok ablacım, niye olsun ki fıstık varken!?”.
“Ne bileyim, ceviz de güzel bir kabuklu yemişimiz.. Hani fıstığı seven vardır, sevmeyen vardır” diyecek oldum, şaşkınlığı daha da arttı.
“Olur mu yahu böyle bir şey!!! Fıstığı sevmeyen mi olurmuş!”
Olmaz tabii değil mi...
“Alerjim var ama..” diyerek durum kurtarmaya çalışıyorum gürledi: “Bizim fıstık alerji yapmaz!!!”
Pe hey hey heyyy.. Öyle de emin yani. Tıp literatürünü yalayıp yutmuş, hadisenin “yalancı”, “kaprissel” bir şey olduğundan en küçük bir şüphesi yok!
“Sen hele bir ye bizim baklavayı, alerji malerji kalmaz! İlaçtır bu ilaaaç...”
Oldu.. Hastaneye de sen taşırsın di mi? İki doz kortizon, bir doz Avil..

***


Fıstık fanatikliği yeme içme mevzu ile sınırlı kalmamış, Gaziantep Life dergisinden öğreniyoruz ki Antep fıstığından otomobil yakıtı da üretmiş bir Antepli mühendis.
Ne denebilir ki buna.. Hem yeriz, hem yakarız, hem taparız.. Fıstık sen bizim her şeyimizsin!!!

DİĞER YENİ YAZILAR