Sabırsızlıkla beklediğim diğer bilimsel doğrular

Bir gün diyecekler ki: “SPOR ASLINDA ZARARLI!” Ahhh... İşte o gün keyfimden dört köşe olacağım gündür..

Haberin Devamı

Bir gün diyecekler ki:

“SPOR ASLINDA ZARARLI!”

Ahhh... İşte o gün keyfimden dört köşe olacağım gündür..

Ve hatta diyecekler ki:

“BROKOLİ ÖMÜR KISALTIYOR! EN SAĞLIKLI YİYECEK İSKENDER KEBAP!”

Bu üç cümleyi duyabilmek için seksen yaşıma kadar yaşamak isterim. Neden seksen? Çünkü doğrular elli yılda bir çıkıyor ortaya da ondan!!

Ha gayret bir elli yıl daha yaşarsam, belki spor aleyhine de bir şeyler duyup suçluluk duymadan öteki dünyaya gidebilirim..

Hem de nasıl giderim?

Son derece mutlu, yüzümde yayvan bir gülümseme, sağ elimin orta parmağında hafif bir dikilme (anladın sen onu) ve ve ve üzerinde “uzun ömrünü spor ve brokoli düşmanlığına borçlu” yazan BİFTEK şeklindeki mezar taşımla.. (A ha ha haaaa.. Çok komiğim çoook.. Torunlar da gelir mezarıma inadına brokoli dikerlermiş..)

***

Aspirin ve vitamin faciasından haberiniz vardır herhalde.

Ne yalan söyleyeyim Aspirin’e üzüldüm.. Sevdiğim saydığım bir ilacımızdı.. Baş ağrısına, soğuk algınlığına antin kuntin yeni yetme ve pahalı ilaçlar almak yerine Aspirin almak bana hep daha “ağır başlı” gelmiştir. Klasik boşuna klasik değildir şiarıyla.. İşin komik tarafı migrenim dahil hepsine de hakikaten sırf Aspirin iyi gelmiştir.

Hoş kimsenin migrene, nezleye alma dediği yok zaten ama en büyük kozu kalp damar hadisesinden fena yara aldı. Karizma kötü çizildi.. Güven hafiften sarsıldı..

Fakat vitamin haplarının fos çıkması resmen kalbimin yağını eritti. Neydi yahu o çık çıkır, çık çıkır çantaları ötüp duran Solgar/GMC kadınlarının terörü! Her yemekten önce sonra şıkır şıkır dizerler şişelerini, yutarlar o haplarını bilmiş bilmiş.. Antioksidan, serbest radikaller diye ufaktan da girerler mevzua.. Kendini süper köylü hissedersin bir an.. Masada şiddetle karşı çıkarsın, yok ağbi ben meyve sebze yiyorum dersin..

Sonra fark edersin ki hayır iddia ettiğin kadar meyve sebze yediğin yok.. Acaba hata mı ediyorum diye gidersin sen de bir kutu alırsın.. Bir heves başlarsın sen de almaya.. Çişin portakal rengi olur, hey hey hey ben de sağlıklıyım artık hoy hoy hoy diye sevinirsin.. Üç beş hadi en fazla on tane derken almayı unutursun.. Annenle oturuyorsan annen, yalnız oturuyorsan temizlikçin Fatma da alır onu olabilecek en saçma yere koyar. Aradan sekiz ay geçer, tesadüfen eline geçer, bir bakarsın son kullanma tarihine 20 gün kalmıştır.. Ulan ben buna dünya para vermiştim, içeyim bari diye panik içinde yutarsın arka arkaya.. Sonra da bir yerlerinde acayip acayip sivilceler çıkar, sinir olursun..

Oh be! Bitti..

Vitamincilerin önünden geçerken “acaba? acaba?” demeden geçebileceğim artık.. Hepsi yalanmış yalan..

***

Sabırsızlıkla beklediğim bir diğer cümle de şu:

“ERKEN KALKMAK ÖMRÜ YÜZDE 56 KISALTIYOR!”

Bilim şeysileri bu konunda da bir çalışma yaparlarla çok memnun olacağım.

DİĞER YENİ YAZILAR