Gazete Vatan Logo
Magazin Toprağı ekmeye ve koklamaya bayılırım

Toprağı ekmeye ve koklamaya bayılırım

Doğuş İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Burak Talu’nun oyuncu-model ve güzellik uzmanı eşi Boglarka Csösz Talu, içinde organik tarım yaptığı muhteşem evinin kapılarını Şamdan Plus’a açarak hakkında merak edilenleri anlattı.

Toprağı ekmeye ve koklamaya bayılırım

Boglarka Csösz Talu, 10 parmağında 10 marifet olan isimlerden... Macaristan Güzellik Kraliçesi, model, oyuncu, dansçı, güzellik uzmanı. Oxford Brookes Üniversitesi’nde İngilizce işletme eğitimi almış bir iş kadını. Dalgıç ve sualtı fotoğrafçısı. Altı dil biliyor, organik tarım yapıyor ve sağlıklı yaşam gurusu... 31 yaşındaki Boglarka Csösz Talu, Şamdan Plus’a Beylerbeyi’ndeki evinin kapılarını açtı ve hayat hikayesini anlattı.

Macaristan’dan hangi rüzgarlar sizi buraya attı?

Ülkemde modellik ve oyunculuk yapıyordum, ajansım vasıtasıyla çekimler için Türkiye’ye geldim. 2002 ve 2003’te de bir dönem İstanbul’da çalıştım ve çok güzel projelere imza attım. Mesela Mustafa Sandal ‘Kop’ şarkısının klibinde yer aldım ve Sertab Erener, Eurovision’da kazandığı, ‘Everyway That I Can’ klibinde ana dansçı olarak çalıştım. 2008’de yine Türkiye’ye geldiğimde buranın yerlisi gibi döndüm, çünkü Türkiye’yi çok sevdim. Eşimle tanıştım ve burada kaldım.

Macaristan’daki hayatınızdan, ailenizden bahseder misiniz?

Haberin Devamı

Aslında şu an Romanya’nın en büyük bölgesi olan Transilvanya’da (Erdel) doğdum, en eski Macar topraklarında, fakat İkinci Dünya Savaşı’nda Macaristan bu toprakları kaybetmiş. Dolayısıyla Romen dili de öğrendim ve bu daha fazla dil öğrenmemde yardımcı oldu, şu an altı dil konuşuyorum. 17 yaşındayken ailemden ayrılarak Budapeşte’ye yerleştim ve kariyer yaptım. 60’tan fazla ülke gezdim. Benden küçük bir erkek kardeşim var, kendisi mimar, Annem ve babam mühendis; babam şu an inşaat sektöründe çalışıyor. 13 yaşındayken Claudia Schiffer’in menajeri beni keşfetti. Modelliğe başladım, güzellik yarışmalarına katılarak kazandım.

Hem modellik ve oyunculuk yapıyorsunuz hem de anti-aging uzmanısınız. Nasıl bir eğitim aldınız?

Okulda kimya ve biyoloji ağırlıklı okuduğum için doğa ve insan yapısı ile çok ilgilendim. Güzellik yarışmaları ve modellik hayatım başlayınca kozmetikler hep hayatımın önemli bir parçası oldu. Oxford Brookes Üniversitesi’nde işletme okudum.

Oyunculuk nasıl kanınıza girdi?

Daha doğmadan sahnedeydim diyebilirim. Oyuncu olmam çok doğal bir şeydi. Türkiye’de de şans yardım etti, tiyatro ustası Ayla Algan’dan eğitim alarak yanında oyunculuğa başladım. Bu şans bana çok artılar kattı.

Haberin Devamı

SOSYAL HAYATIM HAREKETLİ

Eşinizle nasıl tanıştınız, ne kadar süredir evlisiniz?

Eşimle bir partide, ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla tanıştık. O akşam üç saat boyunca benimle konuştu. Onu başta sadece arkadaş olarak gördüm, pek tipim değildi, ayrıca aramızda 14 yaş vardı. Zamanla ne kadar iyi bir yüreği olduğunu keşfettim ve bana ne kadar çok benzediğini anladım. Muhteşem bir insan ve tabii ki zaman içerisinde ona aşık oldum. İlk zamanlarda evlilik düşünmüyor, Macaristan’daki hayatımı da bırakmak istemiyordum ama eşim bu konuda çok başarılıydı, fikrimi değiştirdi.

İstanbul’da nasıl bir hayatınız var?

Çok yoğun tempoda yaşıyoruz. Eşim bazen her hafta iki-üç ülkeye uçuyor. Sosyal hayatımız da hareketli; devamlı etkinliklere, yemeklere, açılışlara katılıyoruz. Ben de işim gereği yurtiçi ve yurtdışına sık sık seyahat ediyorum. Ayrıca dalmayı çok seviyoruz, çok uzak yerlere giderek müthiş fotoğraflar çekiyoruz. Sanatla da çok ilgileniriz, ayrıca ikimiz de salsa yapıyoruz.

Haberin Devamı

Türkiye’de oyunculuk yapmayı sürdürüyorsunuz. Burada hangi projelerde yer aldınız?

Ayla Algan’ın yönettiği ‘Troyalı Kadınlar’ oyununda rol aldım.

Ülkemde benimle gurur duyuyorlar...

Ülkenizde çok ünlü bir isimsiniz. Orada sürdürdüğünüz projeleriniz var mı?

Macaristan’da birçok projeye bakıyorum ve burada yaşarken de hep projelerim vardı, aynı anda onlara da bakıyordum. Türk-Macar co-prodüksiyonlara bakıyorum daha çok, Türk yapımcılara Budapeşte’deki stüdyoları tanıtıyorum ve oradaki yapım şirketleri ile tanıştırıyorum. Yeni projem de öyle oldu, onunla bu sene Türk ve Macar sinemalarında olacağız. Filmin ismi ‘129’ ve gelecekte geçiyor. Bilim kurgu tarzında bir film, içinde animasyon var. Yine birçok festivale katılacağız. İleride Türkiye’de Macar Film Festivali yapmak istiyorum.

Buradaki yaşamınızla ilgili ülkenizde televizyon programlarına konu oluyorsunuz. Neler söylüyorlar sizin hakkınızda?

Haberin Devamı

Tarihte Macaristan, Osmanlı İmparatorluğu buyruğu altında yaşadı. Bir dönem çok savaş ve ölüm olduğundan dolayı insanların bir kısmı burada yaşamamdan pek memnun değil, fakat yeni jenerasyon Türkiye’yi çok iyi bir pazar olarak görüyor, onlardan çok pozitif şeyler duyuyorum. Medya çok pozitif; benimle gurur duyuyorlar çünkü yurtdışında ünlü olmanın zor olduğunu biliyorlar ve tabii ki çabalarımı takdir ediyorlar.