Türkiye’nin Michelin rehberi

İncili Gastronomi Rehberi’nin daha ilk yılından “Bu akşam nereye gidelim?” diyenlere iyi rehberlik edeceği ksesin.

Aslında her şey bundan yüz yıl kadar önce bir Fransız lastik üreticisinin bir rehber kitap yapmasıyla başladı. Rehberin amacı Fransa’da arabalarıyla seyahat edenlere hangi şehirlerde nerede benzinci veya tamirhane bulabilecekleri konusunda bilgi vermekti. Daha insanların otomobilleriyle yeni seyahat etmeye başladığı yıllardı ve bu rehberin büyük bir boşluğu dolduracağı ümit ediliyordu. Belki de bu nedende rehberi hazırlayanlar bu yeni nesil seyyahların rehberde yer alan şehirlerdeki konaklama ve yemek yeme ihtiyaçlarını karşılayacak adresleri de eklemeyi ihmal etmemişlerdi. Sonra iş daha ciddiye binmeye başladı ve her yıl rehbere ilave edilen restoran sayısı hızla arttı. Ve bir gün rehberi hazırlayanların akıllarına bu restoranlara yıldızlar vermek geldi. İşte dünyaca ünlü Michelin rehberleri ve yıldızları göyle ortaya çıktı. Bir yıldız o şehirdeyseniz mutlaka o restorana gidin, iki yıldız ise o şehrin yakınından geçiyorsanız o restoranda yemek yemek için yolunuzu uzatmaya değer demekti. En üst seviye ise üç yıldız, ki o da sadece o 3 Michelin yıldızı olan restoranda yemek yemek için bile restoranın bulunduğu şehre gitmeye değer demek.

Haberin Devamı

Böyle bir sistemin her yıl büyük tartışmalara neden olduğu açık. Özellikle Michelin yeni bir şehre gidip oranın restoranlarını yıldıklamaya kalkıştığı zaman, hele o şehir gastronomide dünyanın en iddialı şehirlerinden New York olursa! Michelin New York’a el atalı on yıl kadar oldu ve müfettişleri ilk yıl koca şehirde sadece dört tane restoranı 3 yıldız almaya layık buldular. Bu restoranlardan üç tanesi Fransız restoranı olunca da Amerikalılar kıyameti kopardılar.

Türkiye’nin Michelin rehberi

4 incili tek restoranımız Mikla oldu. Bu başarıya itiraz eden de çıkmadı.

Fransızlar bu konuda kendilerini ön plana çıkarma isteklerini pek frenlemeye de niyetli görünmüyorlar. Geçen hafta yayınlanan ve sözde dünyanın en iyi bin restoranını sıralayan “La Liste” buna iyi bir örnek. Liste Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron himayesinde Elysee sarayında tanıtıldı ve tabii ki ilk yüz restoranın üçte biri Fransız lokantalarından oluştu. Ama Fransızlar bu sefer de İngilizleri kızdırdılar, çünkü 3 Michelin yıldızlı restoranlarla dolu Londra ile İngiltere’nin tümünden La Liste’in ilk 100 restoranının içine sadece bir tane restoran almışlardı. Gerçi La Liste daha dünyada gerektiği kadar prestij elde edebilmiş bir liste değil. Fransızlar La Liste’i 2015 yılında dünyanın en prestijli restoran listelerinin başında gelen “50 Best Restaurants”a rakip olarak çıkardılar. Gerekçeleri ise dünyanın en iyi 50 restoranı listelerinde kendilerine yeteri kadar yer bulamamalarıydı. Görüldüğü gibi restoranları sıralamaya kalkmak çok tartışmaya, hatta kavgaya açık bir konu. Onun için sevgili arkadaşım Müge Akgün Türkiye’de türünün ilk örneklerinden olacak olan Karaca ve Hürriyet’in “İncili Gastronomi Rehberi” projesinin başına geçince bir bakıma başına gelecekleri tahmin edebiliyordu.

Haberin Devamı

Hummalı bir çalışma ile gizli müfettişler son bir yıl içinde gittikleri restoranları değerlendirdiler ve 4 inci “mükemmel”, 3 inci “çok iyi”, 2 inci “iyi” ve 1 inci “gitmeye değer” diye bir sıralama yaptılar. 4 incili tek restoranımız “50 Best Restaurants” listesinde de 51. sırada yer alan Mikla oldu. Mehmet Gürs’ün bu başarısına pek itiraz eden olmadı. 29 restoranımız 3 inci alırken, 80 restoran da 2 inci alabildi. Bu arada istedikleri neticeyi alamayıp haksızlığa uğradıklarını düşünen bazı şefler sosyal medyada rehberi yerden yere vurmayı ihmal etmediler. Yazının başından belirttiğim gibi restoranlara not vermek gerçekten çok zor bir iş. Ama yine de bazı itirazlara rağmen İncili Gastronomi Rehberi’nin daha ilk yılından “Bu akşam nereye gidelim?” diye düşünenlere iyi rehberlik edeceği kesin.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR