Ege’nin gizli sığınağı: Milos

Milos, Ege’nin ortasındaki Kiklad adalarının bir parçası. Bu volkanik ada, mavinin içinde gizli bir sığınak adeta

İngiliz yazar Lawrence Durrell 1940’lı yıllarda Yunan adalarının neredeyse hepsini gezip bir seyahat kitabı yazmış. Her ne kadar haliyle güncel bilgiler içermiyorsa da bence Yunan adalarını gezmeye niyeti olan herkesin okuması gereken bir kitap. Yazarın “orada oturanların bile sevmedikleri bir ada” gibi sarkastik yorumları ve tarihten hikayelerle dolu kitabı keyifle okunuyor.

Her Ege adası seyahatimde olduğu gibi bu sefer de Lawrence Durrell’in “The Greek Islands” kitabını yanıma aldım ve gideceğim adalarla ilgili sayfalarını karıştırmaya başladım. Milos’u bulunca okuduklarım pek hoşuma gitmedi, “lanet olası can sıkıcı bir ada” diyordu Durrell varmak üzere olduğum ada için! Oysa benim beklentilerim çok yüksek idi bu volkanik ada için, bembeyaz kayaların denizin içine düştüğü uçurumlar, vahşi dalgaların yıllar boyu dövdükleri kıyılardan içeriye giren sarp kayalıkların sardığı koylar, birkaç hoş dağ köyü; bunlar mıydı “can sıkıcı”?

Haberin Devamı

Milos, Atina’dan gemi ile bir saat mesafede. Sabahın erken saatlerindeki İstanbul-Atina uçağı rötar yazmaz, siz de Pire’den saat 10’da kalkan gemiye yetişebilirseniz öğlen 12 sularında kendinizi Ege’nin lacivert sularında yüzerken bulabilirsiniz. Adanın en iyi otelleri Pollonia köyündeki bir koya bakan kayalıkların üzerindeki Melian ile hemen yanıbaşındaki Salt. Sürekli bir esinti, kuzey rüzgarlarıyla kâh coşan, kâh sakinleşip sizi davet eden bir deniz, gökyüzünü ilk önce kızıla, sonra pembelere, morlara boyayan günbatımları daha ilk günden Lawrence Durel’in kısa ve haksız Milos yorumlarını, hatta kitabını bu seyahatlik bir kenara bırakmama yetti.

Tavernalarda kuyruk var...

Pollonia Milos’u karşısındaki Kimolos adasından ayıran boğazın kenarında yarım ay şeklindeki bir kumsalın kenarında kurulu bir köy. Bir ucundaki balıkçı barınağına giden yolun üstündeki tavernalardan birisinin önünde her daim bir kuyruk, tam sevdiğim tarz, yaşayan bir lokanta Gialos! Yemeklere gelince yeşil Barbayani eşliğinde tarama, kalamar, hatta kızarmış patates, ana yemekte de istakozlu spagetti çok lezzetliydi. Milos’un merkezi Adamandas, yüz yıl kadar önce Girit göçmenleri tarafından kurulmuş. Eski merkez ise Adamandas’ın sırtını dayadığı yamacın üstündeki Plaka ve hemen yanıbaşındaki Trypiti köyleri. Mandraki koyundaki Medusa adanın en iyi lokantalarından biri. Adamandas’a dönüş yolu üzerinde uğranılması gereken restoran ise Şef Vasilis Papikinos’un başta fırında domates soslu oğlak olmak üzere harika yemekler yaptığı kendi lokantası Alevromylos.

Haberin Devamı

Etkileyici derin mavi

Milos’ta 75 tane plaj olduğu söylenir. Bunların çoğu adanın güzey kıyılarında, maden zengini adanın rengarenk boyalı uçurumlarının altında uzanan ulaşımı zor plajlar. Buraları görmenin en iyi yolu Paliohori’den bir tekne tutup Kleftiko’ya kadar olan sahili kat etmek. O zaman yolda bembeyaz bir uçuruma tabiatın sarı ve kızılın tonlarında röfleler attığı Fyriplaka’da veya başka bir ücra koyda denize girebilir ve bir yolun sonunda tam bir tabiat harikası olan Kleftiko’yu görebilirsiniz. Kleftiko’da etrafımı hayranlık içinde seyrederken birden kitabımın yazarıyla samimileşerek “Lawrence sen herhalde buraya gelmedin” diyorum gülümseyerek…

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR