Zirzop Türkiye v YARGI-SEN

Haberin Devamı

Grev yasağının gündeme gelmesiyle Hava-İş Sendikası’na bağlı THY personeli iş yavaşlatma eylemi gerçekleştirdi. Eyleme katıldıkları gerekçesiyle 300’ün üzerindeki THY personeline SMS ve e-posta yoluyla işten çıkarıldıklarını belirten mesajlar gönderildi.

Torba yasa değişikliğiyle, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 29. maddesinin birinci fıkrası, "Banka ve noterlik hizmetleri ile havacılık hizmetlerinde grev yapılamaz" olarak değiştirildi.

Yasa maddesinin gerekçesinde, "Havacılık sektöründe yer alan faaliyetlerin grev ve lokavt yapılamayacak işler kapsamına alınması önem arz etmektedir" ifadesi yer aldı.

Uluslararası Çalışma Örgütü ILO sözleşmelerinin grevi bir hak olarak kabul ederken lokavta hiç yer vermemiş olduğunu biliyor muydunuz.

Türkiye’de hakimiyet süren “işine gelmeyenin vur beline kazmayı” anlayışının çirkin bir diğer örneği de Yargıtay, Yargıçlar ve Savcılar Sendikası davamız. Mevcut Türkiye’li yasaların uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunun somut kanıtıdır YARGI-SEN olayı.

Hatırlayacak olursak, bu aralar çok çabuk unutuyoruz, Ocak 2011 tarihinde kurulan YARGI-SEN, kişi icraatlerine çomak sokmaya ve kişinin ruhunu sıkmaya başlayınca Temmuz 2011’de kapatıldı. Sendika üyelerinden bazıları da yönetim kuruluna seçildikleri gün Ankara dışına gönderildi.

Kişi, o dönemde yargı insanlarının kendi haklarını, bağımsızlıklarını koruyamaz olmasının çok önemli olduğuna kanaat getirdi ve, YARGI-SEN’i fena yaptı, demokrasi bir-sıfır alt edildi.

Kişi halt etmişti ve sıradan bizler demokrasimize üzülmüştük.

YARGI-SEN, ezik kalmadı Türkiye’yi ILO’ya şikayet etti.

ILO, 15-30 Mart 2012 tarihlerinde Cenevre’de gerçekleştirdiği 313. oturumunda YARGI-SEN’in şikayetini değerlendirdi. YARGI-SEN artık ILO’nun dosya dolaplarında “CASE NO. 2892” olarak geçiyor.

Dosyada, YARGI-SEN’ın hukuksuz/adaletsiz yere kapatıldık, kurucu üyelerimiz Ömer Faruk Eminağoğlu, Dr. Ruşen Gültekin ve Ahmet Taşyurt gerekçe gösterilmeksizin Ankara dışına sürüldüler ey ILO diye şikayetçi olduğunu ve ilgili ulusal ve uluslar arası düzenlemeleri haklılığına mesnet gösterdiğini görüyoruz.

CASE NO. 2892’da, Türkiye’nin, uzuvları sakat mevcut Anayasa’nın 51. Maddesinde sendika kurma hakkının varlığına işaret ederekten sendika kurma hakkını yasalarla şekillendirme, istediği gibi ölçme-biçme, sökme yeniden dikme, güne göre düzenleme hakkının bulunduğu ve bu hakkını kullanaraktan bazı kamu görevlilerinin görevlerinin doğası gereği sendika kurma hakkı olamayacağı, yargıç ve savcıların bu kapsama sokulduğu, devletin buna karar verme yetkisinin bulunduğu güdük savunmasını da okuyoruz.

ILO durumu incelemiş ve tesis ettiği raporunda vardığı sonuçları ve önerilerini listelemiş.

ILO’nun tespitlerini okuyunca önce güldüm sonra Dünya’nın -her ne kadar artık Türkiye’linin olmasa da- Türkiye Devletiyle dalga geçmesine ciddi bozuldum, utandım, kanıma dokundu. Hangi sınıf dünya ülkesinde yaşıyorum diye düşününce yüzüm kızardı. Rapordaki diğer CASE NO’ların kimlere ait olduğuna baktım; Honduras, Guatemala, Bolivya, Arjantin, Kamboçya, Brezilya, İran, Cibuti vs...
ILO ara raporunda, Türkiye’ye, iyi güzel de kardeşim senin alt hukukun Anayasa hükümlerine karşı olamaz, ILO Sözleşme No.87’nin 2. Maddesini ihlal ediyorsun demiş.

İçimizde bu cümleyi anlamayan olmuş ki güncelde THY personelinin elinden grev hakkının alınmasını okuyup, seyrediyoruz.

ILO susmamış devam etmiş, çabuk özel sektör çalışanlarına verdiğin hakları kamu sektörü çalışanlarına da tanı bakiim demiş.

YARGI-SEN liderlerinin yönetim kuruluna seçildikleri gün Ankara dışına gönderilmeleri hakkında Türkiye’nin pek anlamlı bir savunma yapmadığına dikkat çeken ve “buna üzüldük” diyen ILO, “haydi bakiim sendika liderlerinin maruz kaldığı sendika-karşıtı ayrımcılık eylemlerinin düzeltilmesi için kafa patlat” demiş.

Raporun sonunda ILO’nun tavsiye kararlarına rastlanıyor. Türkiye demiş ILO;

En kısa zamanda, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununu uluslararası sözleşmelere (ILO 87 no’lu sözleşme) uygun hale getir, çabalarını bu işe yoğunlaştır,

Derhal, YARGI-SEN’i sendika olarak tanı, kayıt altına al ve faaliyette bulunmasına, üyelerinin haklarından yararlanmasına izin ver, yetmedi bu konuda ILO’yu da bilgilendir,

Sendika liderleri Dr. Ruşen Gültekin, Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Ahmet Taşyurt’un uğradığı sendika-karşıtı ayrımcılık yapıldığı iddiasına karşı gözlemlerini bildir.

ILO Raporunun son cümlesi, “ILO bu davanın yasal yönlerine Uluslararası Sözleşmeler ve Tavsiye kararlarının uygulanması hususunda ILO Uzmanlar Komitesi'nin dikkatini çeker.

YARGI-SEN ihtilafı henüz ortadayken ve ILO’nun ara raporu Mart’tan beri bilgi dahilindeyken, THY personelinin elinden grev hakkını alan torba yasasının Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması, insanı, ILO çekse çekse ILO Uzmanlar Komitesi’nin dikkatini çeker, Türkiye’nin dikkati ve niyeti çok dağınık diye düşündüm en iyi niyetli halimle.

Dürüst olmak gerekirse, tüm bu olanlara bir yandan da çok mutluyum çünkü birileri bindikleri dalı itinayla, özveriyle ve büyük hızla budamaya devam etmekteler.

Yazının sonunda, Türkiye’nin işbu Mart 2012 tarihli ILO raporuna ve tavsiye kararlarına ne gibi bir cevap vereceğini çok merak etmekteyim.

Ne de olsa ILO, Türkiye’ye çok somut ve net bir “hadi len zirzop” der gibi geldi bana.

Zirzop, aklına estiği gibi davranan anlamındadır.

Bizi zirzop ilan eden ILO’ya alternatif mi kursak, bu yandaş olması beklenen alternatif kuruluşun toplantılarını İstanbul’da mı yapsak ve bunu başarı mı saysak nedir?!.

Anladınız...





DİĞER YENİ YAZILAR