Türkiye Somalisi

Haberin Devamı

Somali, Afrika Boynuzu denilen bölgede -Afrika’nın en doğusu- yerleşik. Hint Okyanusu’na kıyısı var. Afrika’nın en uzun sahili bu ülkede. Burası, turizme çok müsait bir ülke. Kızıldeniz üzerinden Akdeniz’e kestirmeden çıkışı bulunduğunu da hatırda tutmakta fayda var.

Ülke topraklarının, Vebi Şabella ve Vebi Cuba ırmaklarının beslediği sadece %2’si tarıma uygun. Ancak, %45 gibi bir oranda hayvancılığın gerçekleştiği geniş otlak alanları mevcut. Ormanlık alan %14. Gerisi dağlık...

Tarihi köklü ve çok renkli (!) deyip geçebiliriz.

Somali el değmemiş doğal kaynakları yönünden çok zengin bir ülke; uranyum, demir, kalay, bakır, boksit, doğal gaz ve petrol yatakları...

Bu Afrika ülkesinde ciddi kalkınma potansiyeli mevcutken, ülkede genele hakim ve hizmet üreten bir yönetim günümüze kadar tesis edilememiş.

Nüfusun %45’i 14 yaş altıyken, ortalama ömür 48 yıl ve çocuk ölümlerinin oranı binde 122 olarak bırakılmış.

Somali’de bugün hiçbirşey yok ama ne kadar anlamlı gelecekse, Somali Petrol Şirketi mevcut.

Halkın önemli kısmı göçebe ve %75’i kırsalda yaşıyor. Bu nedenle nüfus tam olarak hiçbir zaman sayılamamış. Kayıtlı ya da gizli nüfus açısından geniş otlaklarda hayvancılık ekonomi dışı çok ciddi bir geçim kaynağı.

Somali’de resmi din İslam. Nüfusun %99.8’i sünni Müslüman.

Uzaktan bakınca Somali işletme açısından tam bir cevher. Sosyal, ekonomik ve politik başarı için her türlü kaynağa sahip. Geriye iç savaşla bozulan güvenlik sorunu ve bundan kaynaklı ya da buna çanak tutan yönetim açığı kalıyor.

Derken, Somali, diğer ileri medeniyetler tarafından rezerv olarak tutulurken ve insanlarının profili, ekonomisi, içsavaşı önemsizken, açlık gibi bir felaket ile yüzyüze kaldı.

Başbakan ve diğerleri, açlıkla mücadele edemeyen Somali’li din kardeşlerimizi görmeye gittiler. Şaka gibi ama 20 yıldır bu ülkeye Afrika dışından giden ilk lider bizim Başbakan. Memnunum...

Herkes bu seyahatin bolca dedikodusunu yaptı; bu bir PR çalışmasıydı, Emine Hanım’ın parmağında pırlanta yüzük vardı, yara almadan kurtulunan ve gerçekten çok tehlikeli bir uçak kazası, plastik kaplarla kol uzaklığından Somaliler’e uzatılan yiyecek kareleri, 80 kişilik Karşı Atak Timi koruma, çadır hastanede açlık hastası çocuklarla temas, meşhur iş kadınlarımızın ve sanatçılarımızın çadırlardaki aç insanları inceleme görüntüleri, dramlar, Dolmabahçe’de Somali zirvesi, bağış kampanyaları...

Nasıl bakacağınızı bilirseniz, bu perdenin arkasında;

Birleşmiş Milletler’in Somali’ye ikinci bir milyar Dolarlık yardımın da gerekli olduğunu açıklamasıyla, Libya’da kaybettiğimiz alt yapı ve inşaat sektörü gelirlerinin yeniden ancak bu sefer Somali’den kazanımı,

Somali’nin geniş otlaklarında hayvancılığın desteklenmesiyle ucuz et ithalatımıza kaynak yaratılması,

Gıda ve sanayi ürünleri karşılığında doğal kaynak ithalatımızın daha ucuza karşılanması,

Çin’in yıllık 107 milyarlık Afrika ticareti ile mukayese edilemeyecek 7 milyarlık ihracatımızın artması,

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dahil tüm uluslararası gruplardaki diplomatik yaptırımlarımıza Somali desteğinin kazanılması,

Ucuz insan kaynağına (fason üretim) kolay ulaşım olduğunu görmek mümkün.

Bu nedenlerle, tüm konuşulanların aksine, Somali’nin dramından AKP’ye PR çıkartıldı ihtilafına rağbet etmiyorum ancak, dikkat çekmek istediğim başka bir konu var.

Başbakan, Somali’ye, Türkiye hayırsever yurttaşlarından topladığı neredeyse 230 milyon TL’lik yardımla gitti ve, Somali Devlet Başkanı ile mutabık kaldıkları üzere; alt yapı iyileştirilmesi işleri, havaalanını ve hastane inşaat işleri ve yol yapım işlerini alarak döndü.

Başbakan’ın çok başarılı bir işadamı olduğuna ikna oldum. Somali’nin yeniden yapılandırılmasından Türkiye’ye kazanç çıkarabilmek iyi ve haklı bir manevradır. Bu anlamda Başbakan’ın Eylül’deki BM Genel Kurulu’nda konuşmasını Somali konusuna ayıracak ve dolayısıyla BM’den Somali yeniden yapılanması için kaynak yaratacak olmasını da, İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan 500 milyon Dolar talep etmesini de çok zekice buluyorum.

Gerçekten, Somali’nin sadece bugün doyurulmasının yetmeyeceğini, fiziksel ve hizmet alt yapılarının tamamlanmasının ve sürdürülebilir bir barış ortamının gerekliliğine inanıyorum.

Başbakan’ı gönülden kutluyorum.

Sevemediğim tek konu ise Türkiye’liden dualarla “mubarek Ramazan’da açlıktan kırılan Somali’li Müslüman din kardeşlerimizi doyurmak için” toplanan paraların Türkiye ekonomisine hangi koşullarda geri katılacak olması.

Diyorum ki, Devlet, sivil toplum örgütü gibi yardım toplayacaksa, tıpkı örgütler gibi kampanya kazanımlarının nereye ve kimler aracılığı ile harcanacağını önceden ilan etmiş olmalıydı.

Toplanan bağışlarla hangi hizmetler için, hangi koşullarda, hangi bedellerle, hangi tacirlerden satınalımlar yapılacağı yani şeffaflık ve uzmanlık önemlidir.

Kılıçdaroğlu’nun “Somali'ye yapılan yardım bir partinin yardımına dönüşmüştür” söylemine ima ettiği anlamda katılmıyorum ancak, değil mi ki Başbakanımız Somali için bağış toplamakta, toplanan bağışlardan Somali’nin azami menfaat bulmasından ve bunun muhasebesinden bizzat AKP sorumludur düşüncesindeyim.

Bunu ancak zaman içinde o da mümkün bırakılırsa görebileceğiz.

Diğer taraftan, tarihte Somali karşımıza Britanya Somalisi ve İtalyan Somalisi olarak çıkıyor.

Türkiye Somalisi’ni dilemem.

DİĞER YENİ YAZILAR