DENİZLER AŞKINA...

Haberin Devamı

Eski milli yüzücü Alper Sunaçoğlu’nun, Kuşadası'ndan Atina'ya, dünyanın en uzun mesafeli yüzme rekorunu kırma girişimi olduğunu öğrendim ve merak ettim.

Kılıç balığının saatte 90 km, yunusların ise 65 km hız yaptığını okudum. Acaba aynı tempoda kaç dakika yüzebilirler? Göç eden balıklarda hız yapmak önemli olmamalı. Acaba kaç km hiç durmazlar?

Alper Sunaçoğlu ne kadar hız yapabilir acaba? Ne kadar kesintisiz yüzebilir?..

Ne kadar meraklıyım. Sanırsınız Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafız ÖZAK’ım ya da Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus AKGÜL’üm!!!

Sunaçoğlu, Kuşadası'ndan Atina'ya 360 kilometrelik mesafeyi 10-15 günde yüzmeyi ve iki ayrı rekor kırmayı hedeflemiş.

Bilinen en uzun yüzme mesafesi nedir acaba?

Nedir bu, bir kıyıdan diğerine yüzmek hevesi?

Leander, bir Afrodit eğlencesinde görüp aşık olduğu Hero’yu görmek için her gece O’nun yaktığı mum ışığını takip ederek Çanakkale Boğazı, Sestos (Eceabat) - Abidos (Nara Burnu) arasını yüzerdi.

İskoçya doğumlu George Gordon Byron (şair Lord Byron) da Çanakkale Boğazını geçenlerdendir. 1810 yılında Leander’e özenerek Çanakkale boğazını yüzerek geçtiğini Don Juan isimli kitabında övünerek anlatır.

Lord Byron, gerçekte Çanakkale Boğazı’nı yüzerek geçen ilk kişidir. Bu başarısının ardından yazdığı şiirini Yunan mitoloji kahramanı Leandros için, “O, aşkını kazanmak için yüzdü, ben ise şeref kazanmak için” der. Lord Byron, Yunanistan bağımsızlığının kahraman ilan edilen savunucularındandır.

Türkiye’deki ilk yüzme hareketlerinin Galatasaray Mektep-i Sultanisinin beden Hocası Monseur Moiroux ile başmış olduğu görülüyor. Modern anlamda çalışmalar ise 1910’lu yıllarda dikkat çekici.
Bu yıllarda, uzun mesafe yarışlarında Selahattin Bey, kısa mesafede Said Selahattin Bey, kule ve tramplen atlamada Kemal Bey başarılı sporcular olarak alkışlanmışlar.

Moda-Kınalıada yarışını Fazıl Adnan 3 saat 50 dakika ile birinci bitirdiğinde ise yıl 1922. Daha Cumhuriyet’in en sancılı yılları. Eski Moda’lı olarak bu bilgi neden bende daha önce yoktu diye kendi kendime söylendim.

Ne kadar meraklıyım. Sanırsınız Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafız ÖZAK’ım ya da Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus AKGÜL’üm!!!

Yüzmeyi hayal edip tarihte öyle salınırken, Murat Güler’in, “16 Ağustos 1954' te Fransa' da Gris Nez Burnu' ndan suya giren ve aralıksız 16 saat 10 dakika yüzdükten sonra İngiltere' nin Rover kıyısına ulaşarak Manş Denizi' ni geçen ilk Türk yüzücü” olduğunu öğrendim.

Barış adına, 1974 yılında Kıbrıs Harekatı sonrasında Anamur'dan denize giren genç yüzücümüz Ersin Aydın’ın, 34 saat hiç durmadan kafes içinde kulaç attığını ve 110 km.lik mesafeyi katedip Girne, “Yavruvatan”a yüzdüğünü hatırlıyorum. Sakın yüzmeye, dalmaya merakım bundan olmasın!..

Yıl 2010, genç Alper Sunaçoğlu’nun Kuşadası-Atina yüzüşünü hevesle bekledim. Gençlerimizle gurur duyarak...

Kara haberi Alper’den duydum. İşin organizasyon kısmını Yüzme Federasyonu değil de Pentatlon Federasyonu üstlenmiş. Üstlenmiş üstlenmesine ama olmazsa olmaz masraflar için Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nden ayni ya da nakdi olarak Federasyona teslim edilecek miktar çıkmamış.

Ne kadar meraklıyım. Sanırsınız Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafız ÖZAK’ım ya da Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus AKGÜL’üm!!!

Kimileri vardır tekneye biner ve ıslanmaktan yakınır. Başkaları vardır Mayıs ayında Akdeniz’de üşür yüzemez. Denize girip beş kulaç atıp yorulanlar, deniz keyfini güneşin altında - kumun üstünde yaşayanlar, bikini/mayo karşıtları, donla denize giren çocuklar... 2010 yılında yüzme ve yüzme sporuna dair genel kültürümüz budur.

Alper’lerin hayal kırıklığı ise kamu ile ihtilafın konusudur.

Ya denize olan aşkım... Su ne kadar serinse ve derinse, o kadar kutsaldır.

Koşar adım hevesle denize ayak basarsın, ıslaklık tek tek parmaklarında gezinir, bileklerine duygularla köpük köpük dolanır. Dalga çekilirken hemen geri gelsin istersin. N’olur, seni hiç bırakmasın. Teslim olursun, geri dönemezsin... Her bir zerren ürperirken, su ve zevk bileklerden yukarılara çıkar. Dizlerin okşanırken sabırsızlanır içine tümünle dalıverirsin.

Her hareketine karşılık alırsın...

Hiç bir duygun reddedilmez.

Uzun uzun yüzdükten sonra her bir kasın sızlaya sızlaya denizi seyretmenin tadına doyum olmaz, şimdiden özlemeye başlarsın.

Dünyanın en keyifli sporu yüzme olsa gerek.

Yüzme aslında Türkiye için bir sokak sporu olabilir. Memleketin üç bir yanı deniz.

Bir gencimizin rekor kırma hevesini okuduk, nerelere gittik; eylemin tarihini öğrendik, içine mitoloji kattık, “Dostluk adına hep beraber yüzeceğiz” misyonu yükledik, denizle romantizm bile yaşadık. Aklımızın ve hayallerimizin sınırı yok. Başarımızın sınırı neden olsun ki? Olayı ve genci anladık, önemsedik, yürekten destekledik, gurur duyduk.

Maksadımız, yüzme sporunun ülkemizde gelişmesine katkıda bulunmak, çocuk ve gençleri spora özendirmek.

Bununla görevli Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün ise kulakları sağır, “gönlü dar” gibi gözüküyor.

Hey, kimse yok mu? Tınn, tınnn, tın...

Hey! Sunaçoğlu size diyor ki...

Hiç durmadan yüzülen 38 saatlik süreyi 40 saate çıkartarak rekor kıracağım. Lord Byron şiirini yazmış Yunanistan’ın kahramanı olmuş. Beni Dünya basını yazacak. Günde 35-40 km mesafe kaydederek, 10 günde toplam 360 km yüzüp en uzun mesafe yüzme rekorunu kıracağım. Hey, kimse yok mu?..

Eski Milli Yüzücülerimizden Alper Sunaçoğlu, bunu başarabilirse, Dünya’nın en uzun mesafe yüzme rekorunu Türkiye'ye kazandırmış olacak.

Mubarek sporcu başka memlekette doğmamış ki Türkiye ithal etsin.

Tınnn, tınnn, tın...

Ne kadar meraklıyım. Sanırsınız Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafız ÖZAK’ım ya da Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus AKGÜL’üm!!!

DİĞER YENİ YAZILAR