Ona inanan kazanır

Beşiktaş, Tıgana'nın adeta diline ve gönlüne yapışan Delgado'yu İsviçre'nin Basel Kulübü'nden söke söke aldı. Peki kim bu 5 milyon Euro'luk 24 yaşındaki futbolcu?

Haberin Devamı

Beşiktaş, Tıgana'nın adeta diline ve gönlüne yapışan Delgado'yu İsviçre'nin Basel Kulübü'nden söke söke aldı. Peki kim bu 5 milyon Euro'luk 24 yaşındaki futbolcu? Telefonla ulaştığımız Basel'in basın sözcüsü Josef Zindel bizi kırmadı, Delgado'yu 'satmama' konusunda gösterdikleri inadın nedenini ve onun 'futbol özelliklerini' şöyle özetledi: "Takımımızın belkemiği, oyunumuzun rejisörü ve gol garantimize!!. Delgado, kendi gol yolunu kendisi arayıp bulan, çok iyi ara pasları atıp, arkadaşlarına da gol şansı yaratan türüne az rastlanan yaratıcı futbolculardandır. Bazen kafa bulduğu rakibine 'bacak arası' atıp gole gitmesi tribünlerimizi sık sık heyecanlandırıp neşelendirmiştir."

Yıllarca Almanya'da yaşayan usta gazeteci dostum İsmail Tipi'de de Delgado'nun yaşamı ve futbolundan önemli bilgiler vardı: Geçen sezon yediği bir tekme sonucu diz kapağından sakatlanmıştı. Tedavisi 3 ay sürmüş, bu süre içinde 7 kilo almıştı. İlginçtir, Delgado, Arjantin'de çocukluk günlerinde zayıflığı nedeniyle hastane ve kliniklerde yatmıştı.

Bu genç Arjantinli için babası Eoluardo Emilio 'herşey'di. Arjantin'de futbol oynayan baba, oğlunu gerçek bir futbolcu olarak yetiştirmek için bütün tecrübesini ve otoritesini kullanmıştı. Örneğin; 15 yaşındayken elinden tutmuş, bir gece onu diskoya götürmüştü. Sigara dumanı ile kaplı yerde 'çılgınca eğlenceye' katılmasına müsade eden babası, çıkışta elini omuzuna koyup şöyle demişti: "Bu pis hava mı, yoksa sahalardaki temiz hava mı, seni mutlu edecek? Buna hemen simdi karar vereceksin," Matias babasını çok sayıyor, seviyordu. Bu yüzden de, babasının çizgi bir karikatürünü, koluna 'dövme' olarak yaptırmıştı.

'Ne olur serbest bırakın!'
Hayâlinde İspanya'da futbol oynamak olan Delgado, 2003'te İsviçre'nin Basel Kulübü'ne 'hayır' diyemedi. Yolu gösteren babasıydı, ona şimdiye kadar hiç yanlış bir iş yaptırmamıştı. Basel Teknik Direktörü Cristian Gross, yönetici Ruedi Zbinden tarafından eline teslim edilen Delgado için ilk günlerde 'hayâl kırıklığına' uğramış gibiydi. Genç Arjantinli'ye durmadan yükleniyordu; "Top senin sevgilin değil. Onu hep kendinde tutmak istiyor, bu yüzden pas zamanlamasında yanılgıya düşüyorsun." Delgado da kendisini hep şöyle savunuyordu: "Arjantin'de futbolcunun özelliklerini ortaya koymasına müsade edilir. Burada ise kısıtlayıcı kurallar var. Ne olur bir maç serbest bırakın, bildiğim gibi oynayayım."

Ve sonuçta bir ortak noktada buluşuyorlardı. Gross artık onun için iftiharla şunları söylüyordu: "Kabına sığamayan bir futbolcu, adeta hırs küpü. Klasik 10 numaralar gibi genellikle durarak oynamıyor. İki ayağını da iyi kullanıyor. Ama sağı, iyinin ötesi mükemmel." Sıcakkanlı, olağanüstü iyi, coşkulu sevecenliği ile de İsviçre'de gönülleri fethetmişti, halkın da sevgilisi olmuştu.

G.Saray'da da oynadıktan sonra İsviçre'de bir restorant işletmekte olan Kubilay Türkyılmaz'a da ulaştık. O da "İyi futbolcu. Sorumluluk sahibi, çok çalışkan" diyor, ardından ekliyordu: "Ama... İsviçre Ligi'nde olsa olsa 2 iyi takım var. Futbol daha yumuşak oynanıyor. Türkiye Ligi daha agresif. O sert futbola uyum sağlar mı acaba?" Basel'de Gross ona inanmış, Basel kazanmıştı. Şimdi de Tıgana ona çok inanıyordu, Beşiktaş kazanacaktı.

DİĞER YENİ YAZILAR