Aşk çiçeği tomurcukları!

Çoğu zaman hayretler içinde kalmış, kendi kendime sormuşumdur: 'Türkiye Ligi'nde şampiyonluğa bile oynamaları gereken Bursa, Kocaeli ve Eskişehir gibi potansiyel yüklü şehirlerin futbol takımları nasıl olur da alt kümelere düşer?"

Haberin Devamı

Çoğu zaman hayretler içinde kalmış, kendi kendime sormuşumdur: 'Türkiye Ligi'nde şampiyonluğa bile oynamaları gereken Bursa, Kocaeli ve Eskişehir gibi potansiyel yüklü şehirlerin futbol takımları nasıl olur da alt kümelere düşer?"

Hani derler ya, "Un var, şeker var, yağ var... Helva neden yapılamıyor?" Bir Bursa'yı, bir Kocaeli'ni gözünüzün önüne getirin; sanayisi müthiş gelişmiş bu şehirlerimizde futbolun iddialı hale gelmesi için gerekli herşey vardı. Para bulma potansiyeli çok genişti. En büyük avantajları da futbolun merkezi İstanbul'a "banliyösü" sayılacak kadar yakın olmalarıydı.

Mesela Eskişehir'i anımsayın. Belediyecilik ve ekonomi açısından Avrupa'nın en gelişmiş şehirleri ile mukayese edebilecek çizgiye gelen bu güzel ilimizin sanırız maziden gelen seslerle kulaktan çınlıyordur: "Es... es., es.. Ki... ki., ki.. Es-ki, es-ki, es..."

Türkiye Ligi'nde nereye deplasmana gidiyorlarsa 15-20 bin taraftarını da peşinden taşırdı. Amigo Orhan bir hareketi ile bu kadar seyirciyi ayağa diker, bir hareketi ile aynı anda bağırtırdı. Sanki gök gürler, şimşekler çakardı. Bir renkti, bir varlıktı Eskişehir. Şampiyonluğu ucuna kadar kovalamış, İsmailler'i, Münirler'i , koca usta Vahaplar'ı, Nuriler'i, Fethi, Ender, Nihatlar'ı ile Türk futbol tarihinin 'anılar' kısmında kalmışlardı.

Bursa geliyor ama
Bursa ve Kocael'nin durumları daha değişikti. Düşüyor, çabalıyor, geri dönüyorlardı. Bu yüzden de bu iki önemli şehir futbol temsilcisine "asansör takım" deniyordu. Bursa bu defa "yukarı hareket eden asansör"ün içindeydi. Süper Lig'e yükselmeyi garantilemiş olmasına rağmen, geçen hafta Büyükşehir Belediyespor'la oynadığı maça 10 bine yakın taraftarını da peşinden getirmişti. Ali Sami Yen Stadı'nın tribünlerinde "baharda patlayan aşk çiçeği tomurcukları" gibi salkım saçaklardı. Yine sevgi doluydular. Yine coşkuyla takımlarını kucaklıyorlardı. Bu sanki maziden ders almanın göstergesiydi ama...

Sahadaki görüntü "ama"sını da peşinden sürüklüyordu. Yıllarca İstanbulspor ve Bursaspor'da futbol oynadıktan sonra "Yeşil Cennet"e yerleşen sevgili dostum Haluk Erdem, maç başlamadan kulağıma fısıldamıştı:

"Bursa bu yapısıyla yine asansör takım olur." Onun ifadesine göre, bu kadro ile Süper Lig'de tutunmaları imkansız gibiydi. İyi ama futbolculuk kişiliği kadar hırslı ve bilgili Raşit Çetiner gibi bir hoca ile çalışıyorlardı. Başlarında milli takımlar sınavından "pekiyi" ile geçmiş Levent Kızıl gibi bir başkan vardı. Bursa'yı kısa sürede toparlayıp, Süper Lig'e doğru havalanan asansöre bindirmeyi başardıklarına göre transferde de boş durmaz, "Unutulmaz bir Bursaspor" yaratırlardı.

Haluk dostum, "Zor" dedi ve ekledi: "30 trilyon borç var. Herkes konuşuyor ama kimse elini cebine atmıyor. Başkan ne yapsın?"

Bir zamanlar Eskişehir... Bir zamanlar Kocaelispor... Bursa tekrar geliyordu ama... Yoksa o da kısa süre sonra "bir zamanlar" diye mi anılacaktı? Haydi sevgili Bursalılar. Haydi 'Yeşil Cennet"in cepleri geniş imkanlıları... Bursaspor artık asansör takım olmamalı. Eğer asansöre binecekse de şampiyonluğa hareketlenen asansörlerde olmalı. Bursa'ya bu yakışır diyorsanız, futbolda uzayan yolda, Bursa severler sizler için her adımda dua bırakmalı.

DİĞER YENİ YAZILAR