Tacize uğrayan çocuk, aile şikayetçi olmazsa adaleti bulamayacak...

Manisa Alaşehir’de 2008’de 11 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla bir kişi hakkında 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Baro tarafından tayin edilen avukat, davayı takip ederek şikayetçi oldu ve katılan sıfatını aldı. Çocuğun anne-babası resmi nikahlı olmaması nedeniyle duruşmalara katılmadı. Annesi de sanıktan şikayetçi olmadığını söyledi. Alaşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın beraatine hükmetti. Çocuğun, baro tarafından atanan avukatı ise beraat kararını temyize götürdü. Yargıtay 14. Ceza Dairesi 20 Kasım 2013’te mağdurenin annesinin duruşma sırasında sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi nedeniyle avukatın hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı sonucuna vardı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 9 Şubat 2014’te dairenin kararına itiraz etti. İtirazda, baro tarafından atanan avukatın davayı takip ederek, şikayetçi olduğu ve katılan sıfatı aldığı belirtildi. İtiraz üzerine dosyayı yeniden inceleyen 14. Ceza Dairesi, 17 Nisan 2014’te itirazı reddetti. Dairenin iki üyesi ise çoğunluk görüşüne katılmadı. Karşı oy yazısında, “Olayımızda 11 yaşındaki mağdurenin cinsel istismara maruz kaldığı iddialarıyla ilgili sanık beraat etmiş ancak zorunlu vekilin temyizi kabul edilmediği için kararın doğru olup olmadığı, üst yargı mercii önüne getirilememektedir. Yasanın zorunlu vekilliği getirmesindeki amaç bu olmasa gerekir” denildi.
Dairece Başsavcılığın itirazı yerinde görülmediğinden gönderilen dosya bu kez son sözü söyleyecek Ceza Genel Kurulunca değerlendirildi. Kurul oy birliğiyle 14. Ceza Dairesinin temyiz talebinin reddine dair kararını yerinde bularak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazını reddetti. Kurulun gerekçesinde, anne-babanın kişilik haklarının bir parçası olan velayet hakkının başkasına devredilemediği gibi bu haktan feragat da edilemediği belirtildi.