57. Alay İngiltere’yi fethetti!

Can Atilla’nın bestelediği dünyanın ilk Gelibolu Senfonisi, uluslararası prömiyerini Londra’da Kraliyet Filarmoni Orkestrası ile yaptı.

Londra’daki konserde neler yaşandı, neler hissettiniz? Yunus Emre Enstitüsü’nün, Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlediği özel bir geceydi. Protokol de vardı ama 900 kişilik salonu ağırlıklı olarak bilet alıp gelen İngiliz sanatseverler doldurmuştu. Bu senfoninin, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzakı olmasını istedim. Baştan itibaren de çalışmalarımı bu doğrultuda yaptım. Bu konser bir anlamda emeklerimizin de taçlandırılması oldu.
Savaşta yer alanların torunları da vardı konserde, savaşı bilmeyen klasik müzik severler de. Sonrasında albümlerimi imzaladığım yerde uzun kuyruklar oldu. Birçok İngiliz müziksever, eseri ne kadar beğendiklerini, uzun süredir dinledikleri en iyi klasik müzik olduğunu söyledi.
Konser için kaç prova yaptınız?
Biz 2 Nisan’da Pazartesi günü gittik, Salı günü 3 saatlik bir prova, konserin olduğu 5 Nisan Perşembe günü de iki saat prova yaptık. Yani toplam 5 saatlik provayla konser yapıldı.
Prens Edward’la konuşma imkanınız oldu mu?
Evet Kent Dükü Prens Edward’la sohbet ettik. Abdullah Gül beyefendi Çankaya Köşkü’ndeki bir resepsiyonda beni İngiltere Kraliçesi’ne takdim etmişti. Senfoninin iki bölümünün icra edildiği 23 Nisan 2015’te İstanbul’daki zirvede de Prens Charles’a takdim edilmiştim. Bu benim Kraliyet ailesiyle üçüncü temasımdı. Prens, senfoni ile ilgili birçok soru sordu, ben de kendisine kapsamlı bilgi verdim.
Atatürk senfoninin bir parçası
Senfoninin iki sene süren bestelenme sürecine dair neler söylersiniz?
Senfoni, dünyadaki müzik formlarının en yücesidir, bestecilerin en iddialı eserleri senfonilerdir. Benim de idealim, hayalim böyle bir senfoni yazmaktı. Tahsilimi, kariyerimdeki tüm birikimimi bu eserde sonuna kadar zorladım. Öncesinde hem Çanakkale Savaşı hem de senfoniye adını veren 57. Alay ile ilgili çok kapsamlı araştırmalarım oldu. Çanakkale Savaşı’nın özel bir ruhu vardır, dünyadaki hiçbir savaşa benzemez. 57. Alay ise benim için ölümsüzlük ikonudur. Aynı ruhla, vatan sevgisiyle canlarını feda etmeleri, dünyanın sayılı kahramanlık hikayelerindendir. Dünyada da saygıyla, hürmetle anılan bir alaydır. 57. Alayın kahramanlık ruhunu bu eserin bütün notalarının içinde yansıtmaya çalıştım. Mustafa Kemal Atatürk’ün bu savaşta hayatını kaybedenlerin ailelerine yönelik o muhteşem sözleri de artık sadece Çanakkale’deki duvarda yazmıyor, artık bir senfoninin de parçası...
Sizi en fazla zorlayan ne oldu?
Savaş atmosferini, vahşetini dinleyenlere hissettirebilmek için çok çalıştım. Dört dakikalık bir vivace bölümü var, çok hızlı çalınması gereken yer. O bölümde savaşın soğuk yüzünü hissettirebilmek için orkestranın tüm olanaklarını kullandım.
Ayakta alkışladılar
Konser sırasında seyircinin tepkisi nasıldı?
Londra’daki konserde hiç olmayacak bir şey oldu. İngiliz dinleyicisi ve Avrupalı klasik müzik severler bölüm aralarında alkışlamazlar, ayıptır. 50 dakikalık duygusal bölüm bitip de savaş patladığında önce salondaki herkes koltuklarında bir doğruldu. Müzik herkesi kapladı ve öyle bir bölüm bitişi oldu ki, bütün salon sanki senfoni bitmiş gibi alkışladı.
Eserin klasik müziğin fiziksel yapısına aykırı olduğunu söylediniz, orkestra çalarken zorlandı mı?
Evet, özellikle de yaylı grubu için çok zordu. Ama Bilkent Senfoni Orkestrası çok az bir prova ile eseri dünyaca ünlü Alman Plak Şirketinin yatırım yapacağı kadar kusursuz çaldı.
Prens Charles’tan mektup geldi
2015’in 23 Nisan günü İstanbul’da yapılan ve 30 ülkenin liderlerinin katıldığı toplantıda çalındı senfoninin ilk iki bölümü. Cumhurbaşkanları eser çalınırken ayaktaydı. Senfoninin bestecisi olarak Prens Charles’a eserin içeriğinden bahsetmiştim, CD’si çıktığında da kendisine gönderdim. O da bana bir mektup yazdı; Eseri hatırladığını ve İngilizler tarafından değerlendirilmesi konusunda yardımcı olacağını bu mektupta ifade etmişler.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR