Siyasete eğitim sorununu kökten çözmek için girdim!
Seçim heyecanı son sürat devam ediyor. Ancak İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Batuhan Aydagül gibi bazı isimler farklı vaatleriyle ön plana çıkıyor. Aydagül: "Türkiye'nin en önemli sorunu eğitim. Davam eğitim davası” diyor.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Eğitim politikaları uzmanıyım. 28 Nisan 1971’de İstanbul’da doğdum. Marmara Üniversitesi’nden İşletme okuduktan sonra bir süre bankacılık ve özel okul yöneticiliği yaptım. Sonrasında özel sektörün bana uygun alan olmadığına karar vererek Amerika'ya tekrar eğitim almaya gittim. Eğitim Yönetimi ve Politika Analizi konusundaki yüksek lisans derecemi, dünyanın en prestijli üniversitelerinden biri olan Stanford Üniversitesi’nden aldım. Son 13 yıldır Türkiye’nin en saygın sivil toplum kuruluşlarından biri olan Eğitim Reformu Girişimi’nde eğitim politikası uzmanı olarak çalıştım, son 4 yıl boyunca da aynı kurumun yöneticiliğini yaptım. Bunların dışında, şimdiye kadar Darüşşafaka Cemiyeti, Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖR-AV) ve Network of Education Policy Centers’da yönetim kurulu üyesi olarak yer aldım. Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ile birlikte Lübnan’daki mülteci kamplarında Filistinli mültecilere, Almanya’da ise Berlin’deki Türkiye kökenli anne ve çocuklara, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin’de eğitimde ayrımcılığa uğrayan kız çocuklarına yönelik birçok farklı çalışma yürüttüm. 2007-2008 yılları arasında, yapılan davet üzerine, yaşanan iç savaş sonrasında büyük yıkım gören Liberya'da Eğitim Bakanlığı’nda danışmanlık yaptım ve bu ülkeye verdiğim hizmetlerden dolayı Liberya Eğitim Bakanlığı tarafından Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görüldüm. Son olarak, 2012’de Türkiye’de eğitime yaptığım katkılardan ötürü Chicago Council of Global Affairs tarafından Yılın Sosyal Girişimcisi seçildim.
Şimdi ise eğitim konusundaki uzmanlığımı ve deneyimimi Meclis’e taşımak için İstanbul 2. bölgeden bağımsız milletvekili adayıyım.
Neden aday oldunuz?
Ben dört kuşaktır eğitimci bir ailenin bir ferdi, yıllardır eğitim alanında çalışan bir sivil toplum emekçisi olarak Türkiye’de eğitimin şu anki içler acısı hâline razı olamıyorum. On üç yıldır her gün işime Türkiye’deki her çocuğun nitelikli eğitim alabilmesi hayaliyle gittim. Ama özellikle son 4+4+4 yasası sürecinde artık iyice farkına vardım ki Türkiye’de siyaset bu şekilde yapılmaya devam edildikçe; eğitim, siyasetçiler tarafından bir torna tezgahı olarak görüldükçe ve başa gelen her iktidar bu torna tezgahının ayarlarıyla oynadıkça sivil toplumda kalıp eğitimde yapabileceklerim sınırlı. Bir siyasi liderin iki dudağının arasından çıkan bir söz, benimle benzer idealleri paylaşan sivil toplumdaki arkadaşlarımın belki yıllarca süren çalışmalarının bir çırpıda çöpe gitmesine sebep olabiliyor.
Ben de bu durumdan sadece şikayet etmek ve mutsuz olmak yerine sorumluluk almak istedim ve bu seçimlerde adaylığımı koymaya karar verdim.
BANA MEVCUT SİYASİ PARTİLERİN İÇİNDE YER YOK
Peki neden bir partiden değil de bağımsız aday olmayı tercih ettiniz?
Ben ve beni destekleyen arkadaşlarım günümüz siyaset kültüründen ve o siyasetin bir parçası olan bu partilerin işlevsizliğinden sıkıldığımız için bu yola baş koyduk. Ben üniversite sonrası hayatımın çoğunu eğitime ve sivil topluma verdim; siyasete de karar vericileri etkilemeye çalışmak yoluyla yakından ve defalarca değdim. Benim gibi bir adaya mevcut siyasi partilerin içinde yer olduğunu düşünmüyorum. Sonuç olarak, Türkiye yeni bir siyaset kültürüne bu kadar muhtaçken, bu yeniliği şikayetçi olduğumuz eski siyasetin başrol oyuncuları olan eski büyük partilerden beklemek artık bana gerçekçi gelmiyor. Bu sebepten dolayı ben de bir parti kapısında ceketimi ilikleyip adaylık beklemek ve bir parti liderinin gözüne girmeye çalışmak yerine doğrudan halka gidip oy istemeyi tercih ettim.
Milli eğitim sistemi tamamen iflas etti
Bence Türkiye'nin en önemli sorunu eğitim. Ülkemizde eğitim sistemi artık tamamen iflas etti, eğitimin değdiği tüm haneler bunalımda.
