Cari açıkta dönüm noktası

Haziran ayı dış ticaret rakamları cari açığın sürdürülebilir düzeye yönelmekte olduğunu gösteriyor...

Haberin Devamı

Haziran ayı dış ticaret rakamları cari açığın sürdürülebilir düzeye yönelmekte olduğunu gösteriyor. Cari açığı büyük ölçüde dış ticaret belirlediğinden, ihracat ve ithalat dinamiklerinden yola çıkarak cari açık konusunda tahmin yapabiliriz. Kur ve faiz şokundan itibaren her vesileyle cari açığın gazı kaçan balon gibi sünmesinin pekâlâ mümkün olduğunu savundum. Cari açıkla birlikte kur riski de düşecektir. Kur riskinin düşmesi, bu faiz düzeyinde, çıkan sıcak paranın geri dönmesi demektir. Aslında geri dönüş ufak ufak başladı bile.

Bu koşullarda kurun baskı altında kalması kaçınılmaz. Buna TCMB'nin göstereceği tepki, enflasyon ve büyüme dinamiklerinin orta vadede en önemli belirleyicisi olacak. Ama dereyi görmeden paçaları sıvamayalım. Önce cari açığın sürdürülebilir düzeye gelmekte olup olmadığını irdelemeye çalışalım.

Kuru küçümseyenlerin kulakları çınlasın
Türkiye koşullarında cari açığın sürdürülebilir olması için bir yandan açığın milli gelir içindeki payının istikrara kavuşması, diğer yandan dış borç oranını artırmayacak şekilde doğrudan yabancı yatırımlarla finanse edilmesi gerekir. Kabaca, yarısı doğrudan yabancı sermaye ile finanse edilen yüzde 6 civarında bir cari açığın, IMF ve AB çıpaları bağlamında sürdürülebilir olduğunu düşünüyorum.

Haziran dış ticaret rakamları yeni bir dengeye yönelişin başladığını gösteriyor. Haziranda uzun süredir ilk kez ihracat artışı ithalat artışının net olarak üzerine çıktı: Yüzde 25,6'ya karşılık yüzde 18,6. TİM'in temmuz verileri ihracattaki ivmenin devam ettiğini gösteriyor. Bu rakamlar reel kurun ihracatta ne kadar önemli olduğunu doğruluyor. Kuru küçümseyenlerin kulakları çınlasın. Eğer önümüzdeki aylarda reel kur kazancı kurun gerilemesi artı enflasyon ile geri verilmezse, yüksek ihracat artışları devam eder.

İthalat artışında son iki aya kıyasla bir yavaşlama var ama yine de yüksek. Ancak bileşimi yakından incelendiğinde kur ve faiz şokunun etkisini göstermeye başladığı açıkça görülüyor.

Yatırım patlaması bitti
Sermaye malları ithalatında gerileme başlamış durumda (- yüzde 1,3). Türkiye ekonomisinde yatırım mallarının önemli bir bölümü içerde üretilmediğinden, TL'nin değer kaybı sermayenin değerini artırarak talebini doğrudan kısar. Buna bir de artan faizler ve belirsizlik nedeniyle yatırımların kısılması eklenirse, önümüzdeki aylarda sermaye malları ithalatının daha da düşmesi beklenmelidir.

Tüketim mallarında artış yarı yarıya azalmış olsa da halen yüksek: Yüzde 18,4. Bu artış oranı nispi fiyatı önemli ölçüde artan yabancı mallar için normal değil. Tahminim, döviz daha yükselecek beklentisiyle bir miktar spekülatif ithalat yapılmış olması. Gelecek aylarda tüketim malı ithalatında da düşüş yaşanması şaşırtıcı olmaz. Ara malı ithalatında büyük artışın (yüzde 26,6) bir bölümünü enerji faturasındaki yüzde 50'den fazla artıştan kaynaklanıyor. Ayrıca spekültaif ithalatın ara mallarında da etkili olduğunu tahmin ediyorum.

Gelecek aylarda iç talepteki gerileme ve spekülatif stokların eritilmesinin etkisiyle ithalat artışlarının tek haneli rakamlara düşmesini bekliyorum. İhracat dinamiği kırılmazsa, cari açığın kontrol altına girmesi hiç de zor olmayacak. Mesele, TCMB'nin reel kur dinamiğini aşırı iddialı enflasyon hedefi ile tutarlı şekilde nasıl yöneteceği.

DİĞER YENİ YAZILAR